|
İstanbul Mahkemesi 154 Numaralı Sicil (H. 1237-1246 / M. 1822- 1831) cilt: 88, sayfa: 454 Hüküm no: 259 Orijinal metin no: [91b-2] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Unkapanı’nda Seferikoz Mahallesi’nde bulunan Yahûdi sinavisinin tamiri
Yahûdi sinâvîsine dâir
Düstûr-i mükerrem müşîr-i mufahham nizâmü’l-âlem müdebbiru’l-umûrü’l-cumhûr bi’l-fikri’s-sâkıb mütemmimü mehâmmi’l-enâm bi’r-re’yi’s-sâib mümehhidü bünyâni’d-devleti ve’l-ikbâl müşeyyidü erkânü’s-sa‘âdeti ve’l-iclâl el-mahfûf bi-sunûfi avâtıfi’l-meliki’l-a‘lâ hâlâ bi’l-istiklâl Asâkir-i Mansûre Seraskeri vezîrim Hüsrev Mehmed Paşa -edâmallâhu te‘âlâ iclâlehu- ve akzâ kuzâti’l-Müslimîn evlâ vülâti’l-muvahhidîn ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn vârisü ulûmi’l-enbiyâi ve’l-mürselîn el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-Mu‘în mevlânâ İstanbul kādısı -zîdet fezâilühû- ve kıdvetü’l-emâcid ve’l-a‘yân hâssam mi‘mârbaşısı Abdülhalim -zîde mecdühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki İstanbul hısnı ebvâbından Kapan-ı dakīk hâricinde Seferikoz Mahallesi’nde Yahûdiyân menâzili verâsında deryâ kenarında vâki‘ bir tarafdan na‘lıncı esnâfının taslak na‘lîn ve vaz‘ eyledikleri mağaza ve bir tarafdan tüccârdan Hayim Ananova ve Hırdavâtçı Nesim Ferisko Yahûdîler tasarruflarında olan kayıkhâne ve bir tarafdan Çukacı Yako Amon menziliyle zikr-i âtî sinâvîye mahsûs on yedi zirâ‘ on sekiz parmak tûlünde ve üç [92a] zirâ‘ arzında olarak ziyâ kisb olunan açıklık mahalli ve taraf-ı râbi‘i leb-i deryâ ile mahdûd Şeridçi İsak v. Yuda İvad Yahûdînin uhdesinde olan bir bâb kadîm sinâvîlerinin sakfı mürûr-ı ezmine ile harâb ve inhidâma mâil olduğundan derûnunda icrâ-yı âyîn mümkün olamadığından mâ‘adâ münhedim olduğu sûretde civârında olan menâzili dahi harâb edeceğinden bahisle vaz‘-ı kadîm ve hey’et-i asliyesi üzere ta‘mîr ve termîmi husûsuna müsâ‘ade-i aliyyem erzân kılınması millet-i mersûme tarafından arzuhâl takdîmiyle istid‘â ve istirhâm olunmakdan nâşî sinâvî-i mezkûr ma‘rifet-i şer‘-i şerîf ve hâssam mi‘mârı mûmâ-ileyh ma‘rifetiyle keşf ve mu‘âyene olunarak iktizâsı i‘lâm olunmak üzere husûs-ı mezbûr sen ki mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin sana lede’l-havâle cânib-i şer‘-i enverden irsâl olunan başkâtib eşrâf-ı kuzâtdan kıdvetü’l-kuzât ve’l-hükkâm İbrahim Ârif -zîde fazluhu- hâssam mi‘mârı mûmâ-ileyh hulefâsından Ahmed Mümtaz ve Hasan ve Abdullah halîfeler ile sinâvî-i mezbûra varıp kurb ve civârında sâkin Kapan-ı dakīk iskelesi kayıkçılar kethüdâsı Mustafa b. Feyzullah ve Berber el-Hâc Ahmed b. Ahmed ve Taşçı Mehmed b. Hasan nâm kimesneler ile sinâvî-i mezkûr mütevellîleri tüccârdan Sabatay Mizrahi ve Camcı Yakof Kıbrısî nâm Yahûdîler hâzır oldukları hâlde keşf ve mu‘âyene ve mesâha olundukda takdîm olunan resm mûcibince beş buçuk zirâ‘ kaddinde olan sinâvî-i mezbûrun tûlen deryâ cânibi on yedi zirâ‘ on sekiz parmak ve arzan deryâ cânibinden açıklık mahallinde olan kapıya varınca on dört zirâ‘ on sekiz parmak be-hesâb-ı terbî‘î iki yüz altmış bir zirâ‘ on sekiz parmak olup harâb ve inhidâma mâil olmağla ta‘mîre muhtâc olduğunu hulefâ-i merkūmûn ve mahâll-i mahdûd-ı mezkûr ötedenberü millet-i mersûmenin sinâvîsi olduğunu Müslimûn-ı hâzirûn-ı merkūmûn haber verdiklerini kâtib-i mûmâ-ileyh mahallinde tahrîr ve ma‘an meb‘ûs ümenâ-i şer‘den Çukadâr el-Hâc Ahmed b. Osman ve Muhzır Ahmed Çelebi b. Musa ile meclis-i şer‘e gelip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîr eyledikleri tarafından i‘lâm olunup muktezâ-yı şer‘îsi bi’l-fî‘l şeyhülisâm ve müfti’l-enâm olan Yâsîncizâde a‘lemü’l-ulemâi’l-mütebahhirîn efdâlü’l-fudalâi’l-müteverri‘în mevlânâ es-Seyyid Abdülvehhab -edâmallâhu te‘âlâ fezâilehû-dan lede’l-istiftâ bir beldede vâki‘ Yahûdîlerin sinâvîleri mürûr-ı eyyâm ile ta‘mîre muhtâc oldukda tâife-i mersûme sinâvî-i merkūmu min-gayr-ı ziyâde ta‘mîre kādir olurlar mı? El-cevâb olurlar deyü bir kıt‘a fetvâ-yı şerîfe verilmiş ve keyfiyet atebe-i felek-mertebe-i mülûkâneye lede’l-arz mesâğ-ı şer‘-i şerîf olduğu üzere ta‘mîr ve termîmi husûsuna ruhsat-ı seniyye-i pâdişâhânem bî-dirîğ ve erzân kılınarak ol bâbda hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn-ı şâhânem sahîfe-pîrâ-yı sudûr olmuş olmağla mantûk-ı münîfi ve verilen fetvâ-yı şerîfe mûcib ve muktezâsı üzere amel olunmak fermânım olmağın ruhsatı hâvî işbu emr-i celîli’l-kadrim ısdâr olunmuşdur. İmdi sinâvî-i mezbûrun tûlen ve arzan ve kadden ve vüs‘aten vaz‘-ı kadîm ve hey’et-i asliyesini bir karış ve bir parmak tecâvüz etmemek üzere bilâ-tevsî‘ ve lâ-terfî‘ ta‘mîr ve termîmi husûsuna müsâ‘ade-i behiyye-i şehriyârânem bî-dirîğ ve erzân kılındığı ve bu vesîle ile hey’et-i kadîmesinden ziyâde nesne ihdâsına irâet-i ruhsat olunmak ve zımnında millet-i mersûmeden akçe ahz ve tahsîl kılınmak bir vechile câiz olmayıp eğer akçe alındığı tahkīk olunur ise geri red ve cesâret eden tedîb olunacağından başka sinâvî-i mezkûr dahi hedm ettirileceği siz ki serasker-i müşâr ve mevlânâ ve mi‘mârbaşı mûmâ-ileyhimsiz ma‘lûmunuz oldukda ber-vech-i meşrûh amel ve harekete dikkat ve mugāyiri vaz‘ı tecvîzden tevakkī ve mübâ‘adet eylemeniz bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki ( ) vusûl buldukda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzimü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâ‘at-makrûnuyla amel ve hareket ve hilâfından hazer ve mücânebet eyleyesiz, şöyle bilesiz, alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.
Fî-evâsıtı şehri Şevvâli’l-mükerrem sene 1246
|