.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 172 Numaralı Sicil (H. 1257-1258 / M. 1841-1842)
cilt: 96, sayfa: 280
Hüküm no: 234
Orijinal metin no: [89-3]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Karaağaç Voyvodası Mehmed Memiş Ağa’nın alacaklarının tahsili konusunda çıkan ihtilafın giderildiği

30000 [guru]ş men‘ ve 10000 [guru]ş hüküm ve ibrâ

[Ma‘rûz]

Mübârek ve mes‘ûd rikâb-ı kamer-tâb-ı merâhim-nisâb-ı şâhâneye takdîm-i arzuhâl eden sâbıkā Hamid sancağında Karaağaç Kazâsı Voyvodası es-Seyyid Mehmed Memiş Ağa b. el-Hâc Mehmed şifâhen sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen bi’d-defa‘ât Çarşamba günleri huzûr-ı cenâb-ı mu‘allâ-elkāb-ı Fetvâ-penâhî’de ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde bana sâbıkā Teke sancağı mutasarrıfı ve zikr olunan Hamid sancağının dahi emr ü idâresi uhdelerine muhavvel ferîkān-ı kirâm-ı me‘âlî-ittisâmdan hâlâ asâkir-i muntazama-i şâhâne ferîki derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism sa‘âdetlü es-Seyyid Hasan Paşa b. es-Seyyid Hüseyin b. es-Seyyid Mustafa taraflarından husûs-ı âti’l-beyânda vekâleti Mühürdâr İbrahim Efendi b. Mehmed ve Mehmed Ağa b. Abdullah şehâdetleriyle ber-nehc-i şer‘î sâbit olan es-Seyyid Abdulkadir Efendi b. Mehmed Emin muvâcehesinde bin iki yüz elli beş senesi hilâlinde müvekkil-i mûmâ-ileyh <> es-Seyyid Hasan Paşa sâlifü’l-beyân Teke sancağı mutasarrıfı ve Hamid sancağının dahi emr ü idâresi uhdelerine muhavvel ve ben dahi mârrü’z-zikr Karaağaç Kazâsı’nda voyvoda iken müvekkil-i Paşa-yı mûmâ-ileyhin bi-şarti’r-rücû‘ emirleriyle mâlımdan hazînedârları gāib ani’l-meclis Mehmed Efendi’ye medfû‘um olan on bin guruş ve zikr olunan Hamid sancağında İsparta Kazâsı’nda sandık emîni bulunan gāib an <> i’l-beled Ellesoğlu Hralom zimmîye verdiğim yirmi bin guruş ki cem‘an otuz bin guruşu ve gāib-i mesfûr Hralom zimmî yediyle mâlımdan bi-gayrı hakkın ahz u kabz ve istihlâk eyledikleri kırk bin guruşu dahi müvekkil-i mûmâ-ileyh es-Seyyid Hasan Paşa’dan hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ eylediğimde vekîl-i mezbûr es-Seyyid Abdulkadir Efendi dahi cevâbında müvekkilim paşa-yı mûmâ-ileyhin mârrü’l-beyân Karaağaç Voyvodası esbak gāib ani’l-beled el-Hâc Şaban Ağa b. Abdullah zimmetinde cihet-i karzdan kırk bin guruş alacak hakkı olup hattâ meblağ-ı merkūm cihet-i mezkûreden zimmetinde müvekkilim paşa-yı mûmâ-ileyhe zimmetinde deyni olduğunu ikrâr ve medîne-i İsparta’da paşa-yı mûmâ-ileyhi ol-mikdâr guruş deyni ile senin üzerine üçümüz bir meclisde iken havâle edip her biriniz havâle-i mezkûreyi kabûl ettikden sonra sen meblağ-ı mezkûr kırk bin guruşu gāib-i mersûm Hralom zimmî yediyle havâle-i merkūmeye binâen müvekkilim paşa-yı mûmâ-ileyhe verip ol dahi vech-i muharrer üzere ancak ahz u kabz etmiş idi deyü bi’l-vekâle def‘ ve mâ‘adâ müdde‘âmı inkâr ettikde def‘-i mezkûrunda ben istintâk olunduğumda cevâbımda gāib-i mezkûr el-Hâc Şaban Ağa minvâl-i meşrûh üzere ikrâr-ı deyn edip müvekkil-i paşa-yı mûmâ-ileyhi deyn-i mezkûruyla benim üzerime kabûlümüze mukārin havâle eylediğini ben ikrâr edip lâkin meblağ-ı muhâlün-bih-i merkūm kırk bin guruş deyn-i şer‘î olmayıp muhil-i gāib-i mezbûr el-Hâc Şaban Ağa’nın müvekkil-i Paşa-yı mûmâ-ileyhe cerîmeden dolayı vereceği olmağla havâle-i mezkûre sahîha değildir deyü inkâra mukārin îrâd eylediğim kelâmım şer‘an iltifâta şâyân olmadığı kıbel-i şer‘den bana tefhîm ve mûcebince ben meblağ-ı mecmû‘-ı merkūm otuz bin guruşdan mâ‘adâ da‘vâ-yı mezkûremle müvekkil-i mûmâ-ileyh es-Seyyid Hasan Paşa’ya bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘ ve mâ‘adâ otuz bin guruş da‘vâ-yı mezkûremi dahi beyâna havâle olunup beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a el-hâletü hâzihî beynimizde muslihûn tavassut edip ben mâ‘adâ tasaddî eylediğim da‘vâ-yı mezkûremden vekîl-i mezbûr es-Seyyid Abdulkadir Efendi ile kat‘an-li’n-nizâ‘ on bin guruş üzerine bi’t-terâzî ba‘de akdi’l-musâlaha ve’l-kabûl bedel-i sulh-ı mezkûr on bin guruşu dahi bana edâya bi’l-vekâle ta‘ahhüd etmekle bedel-i sulh-ı mezkûrdan mâ‘adâ ziyâde müdde‘âma ve bi’l-cümle zikr olunan husûsda işbu târih-i i‘lâma gelince sâir cemî‘ hukūk-ı şer‘iyeye müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mutâlebâtdan tarafeynden her birimiz âharın zimmetini ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ve iskāt-ı tamm-ı sarîh-i mer‘î ile bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını asâleten ve vekâleten kabûl edip bu vechile kat‘-ı münâza‘a eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl ve İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı [âlîlerine i‘lâm olundu]

Fî 4 S sene 1258