İstanbul Mahkemesi 172 Numaralı Sicil (H. 1257-1258 / M. 1841-1842) cilt: 96, sayfa: 460 Hüküm no: 397 Orijinal metin no: [154-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Misafiren İstanbul’da bulunan Harputlu Ahmed’in eski altınlarının yenileriyle değiştirilmek vaadiyle dolandırıldığı
17500 [guru]ş men‘
[Ma‘rûz]
İstanbul’da Sultan Selim Hân-ı kadîm Câmi‘-i şerîfi civârında müsâfiren sâkin Harputlu Ahmed b. İbrahim nâm kimesne meclis-i şer‘-i enverde Havâss-ı Refî‘a kazâsına muzâfe Büyükçekmece nâhiyesine <> tâbi‘ Çakmaklı karyesi ahâlisinden bâ‘isü’l-i‘lâm Çiftçi Mehmed b. Mehmed Said muvâcehesinde ben işbu târih-i i‘lâm şehri Recebi’l-müreccebinin on birinci Perşembe günü İstanbul’da Ebu’l-feth Sultan Mehmed Han Câmi‘-i şerîfi avlusunda aslâ mu‘ârefem olmayan Mustafa nâm kimesneye tesâdüf ve mülâkāt edip sohbet eder iken mâlım olup yanımda olan mecmû‘u on yedi bin beş yüz guruşluk ecnâs-ı atik altınlarımı cedîd altınlara tebdîlini murâd eylediğimi beyân eylediğimde mezbûr Mustafa dahi bana birkaç günden sonra tesâdüf olunur ise ben vech-i muharrer üzere tebdîl ederim deyip müfârakat ettiğimizden sonra ben şehr-i mezkûrun on üçüncü Cumartesi günü müşârün-ileyhe Sultan Selim Hân-ı kadîm Câmi‘-i şerîf-i mezkûru avlusunda bir nefer refîki ile mezbûr Mustafa’ya rast gelip zikr olunan altınları vech-i muharrer üzere tebdîl için bir çevremin içinde mevzû‘ olduğu hâlde mezbûr Mustafa’ya verip ol dahi çevreyi küşâd ve altınlara nazar ettikden sonra alıp koynuna koyup der-akab koynundan bükülmüş işbu bir siyâh yemeniyi çıkarıp refîkine teslîm ol dahi bana teslîm ben dahi derûnunda cedîd altınlar var zannıyla alıp müfârakat eylediğimizden sonra müsâfir olduğum mahalle gelip zikr olunan siyâh yemeniyi küşâd eylediğimde derûnunda aslâ altın olmayıp işbu meclis-i şer‘de mu‘âyene olunan kurşun parçaları zuhûr etmekle zikr olunan altınlarımı mütâlebe için târih-i merkūmdan berü mezbûr Mustafa’yı teftîş ve tafahhus etmiş isem de mekânı ma‘lûmum olmadığından kendine zafer bulamayıp ve târih-i i‘lâmdan bir gün mukaddem işbu mezbûr Mehmed’e rast gelip mezbûr Mustafa’nın refîki zannıyla Bâb-ı Seraskerî tarafına ahz ettirmiş isem de bî-garaz sikāt-ı Müslimînden işbu hâzırûn bi’l-meclis hâlâ karye-i mezkûre zâbiti el-Hâc Hasan Ağa b. el-Hâc Hüseyin ve karye-i mezkûre ahâlisinden Bayramoğlu Mustafa Ağa b. Mustafa ve Mehmed Şevki Ağa b. Osman nâm kimesnelerin haberleri üzere mezbûr Mehmed iki aydan berü İstanbul’a gelmeyip karye-i mezkûrede mütevâliyeten sâkin ve mevcûd olduğunu tahkīk etmemle fî-mâ ba‘d mezbûr Mehmed ile husûs-ı mezkûra müte‘allika aslâ da‘vâ ve nizâ‘ım olmayıp eğer mezbûr Mustafa’ya zafer bulur isem refîkine dahi zafer bulurum dediğini mezbûr Mehmed tasdîk eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı [âlîlerine i‘lâm olundu]
Fî 23 [Re]ceb sene 1258
|