.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 172 Numaralı Sicil (H. 1257-1258 / M. 1841-1842)
cilt: 96, sayfa: 488
Hüküm no: 422
Orijinal metin no: [166-3]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Aşçı Yani ile kardeşi Pano’nun her biri mutasarrıf oldukları dükkân gedikleri hisselerini birbirlerine karşılıklı olarak satıp zimmet ibrası yaptıkları

Aşçı dükkânı nizâ‘ı

[Ma‘rûz]

Âsitâne-i aliyye’de vâki‘ kebâbcı ve aşçı esnâfından olup arzuhâl eden Yani v. Erami zimmî bi’l-ma‘iyye rü’yete memûr evkāf müfettişi izzetlü fazîletlü es-Seyyid Mehmed Emin Âsaf Beyefendi tarafından meb‘ûs Mehmed İzzet Efendi hâzır olduğu hâlde meclis-i şer‘-i hatîrde li-ebeveyn er karındaşı esnâf-ı mezkûreden derûn-ı arzuhâlde ismi mastûr Pano zimmî muvâcehesinde esnâf-ı mezkûre Kethudâsı es-Seyyid Ali Ağa ve Mütevellîsi Ali Ağa ve Yazıcısı İsmail Efendi ve Yiğitbaşısı el-Hâc Ebûbekir ve esnâf-ı mezkûreden sâir mazbûtü’l-esâmî kimesneler hâzır oldukları hâlde İstanbul’da Kapan-ı dakīk kapısı dâhilinde berber dükkânı ittisâlinde vâki‘ bir bâb aşçı dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf aşçı gediği ta‘bîr olunur Hüdavendigâr-ı sâbık müstağrak-ı bihâr-ı rahmet-i Hâlık vâlid-i kesîrü’l-mehâmid-i hazret-i Hilâfet-penâhî mazhar-ı gufrân-ı İlâhî hazret-i Sultan Gāzi Mahmud Han -aleyhi eltâfü Rabbihi’l-Mennân- evkāf-ı celîleleri müstegallâtından âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme Arnavud şerbetçi ve mırmırık bozacı gediği ta‘bîr olunur yine evkāf-ı celîle-i mezkûre müstegallâtından diğer âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeden her biri yüz yirmişer sehm i‘tibârıyla iki kıt‘a temessük-i mütevellî ile bi’l-icâreteyn mutasarrıf olduğum yirmişer sehmden cem‘an kırk sehm hisse-i şâyi‘alarının onar sehmden cem‘an yirmi sehm hisse-i şâyi‘alarını uhdemde ibkā edip mâ‘adâ onar sehmden cem‘an yirmi sehm hisse-i şâyi‘alarını hüsn-i rızâ ve tayyib-i ihtiyârım ve ferâğ-ı mu‘teber-i kat‘î ile karındaşım mersûm Pano zimmîye meccânen bâ-re’y-i mütevellî ferâğ ve tefvîz eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer tefevvüz ve kabûl ettikden sonra İstanbul’da Tahtakale nâm mahâlde câmeşûycu ve berber dükkânları beynlerinde vâki‘ bir bâb aşçı ve kebâbcı dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf aşçı ve kebâbcı gediği ta‘bîr olunur Evkāf-ı Haremeyn-i Muhteremeyn müstegallâtından âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme yüz yirmi sehm i‘tibârıyla bâ-temessük-i mütevellî bi’l-icâreteyn mutasarrıf olduğu on sehm hisse-i şâyi‘asını kezâlik ferâğ-ı mu‘teber-i kat‘î ile bana meccânen bâ-re’y-i mütevellî ferâğ ve tefvîz ve ben dahi ber-vech-i meşrûh ba‘de’t-tefevvüz ve’l-kabûl bi’l-cümle husûs-ı mezkûra ve ferâğ-ı merkūmlara müte‘allika âmme-i da‘vâdan tarafeynden her birimiz âharın zimmetini kabûlümüzü hâvî ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt edip bu vechile külliyen kat‘-ı münâza‘a eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl ve İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı [âlîlerine i‘lâm olundu]

Fî 13 Ş sene 1258