İstanbul Mahkemesi 172 Numaralı Sicil (H. 1257-1258 / M. 1841-1842) cilt: 96, sayfa: 521 Hüküm no: 457 Orijinal metin no: [178-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Aslen tütüncü dükkânı iken kahvehaneye dönüştürülen vakıf dükkân için açılan davanın sonuçlandırılamadığı
Mazbata kaydı
[Ma‘rûz]
İstanbul hısnı ebvâbından Topkapı dâhilinde Bâyezidağa mahallesinde sâkin iken bin iki yüz elli senesi evâhirinde vefât eden sâbıkā Kaldırımcılar Kethudâsı Ahmed Ağa b. Hasan’ın verâseti zevce-i menkûha-i metrûkesi Âişe Hatun bt. Abdullah ile sulbî kebîr oğlu Ali ve kebîre kızı Halide Hanım’a ba‘de’l-inhisâr verese-i merkūmûn Ali ve Âişe Hatun ve Halide Hanım’dan mezbûre Halide Hanım’ın hâlâ zevci ve taraflarından husûs-ı âti’l-beyânda vekilleri olduğu mezbûretân Âişe Hatun ve Halide Hanım’ın zâtlarını ârifân Süleyman Ağa b. Mahmud ve Hasan Ağa b. Halil nâm kimesneler şehâdetleriyle sâbit olan asâkir-i muntazama-i şâhâne binbaşılarından sâhib-i arzuhâl Mehmed Bey b. Mustafa bi’l-ma‘iyye rü’yete memûr Evkāf Müfettişi İstanbul pâye-i celîlesiyle mübâhî izzetlü fazîletlü es-Seyyid Mehmed Emin Âsaf Beyefendi tarafından meb‘ûs Mehmed İzzet Efendi hâzır olduğu hâlde Çarşamba günü huzûr-ı hazret-i Fetvâ-penâhî’de ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde zikri âtî bir bâb vakıf berber dükkânına bâ-temessük-i mütevellî bi’l-icâreteyn mutasarrıfe ve vâzı‘atü’l-yed olan derûn-ı arzuhâlde ismi mastûr şahsı mu‘arrefe Yakut bt. Haçador Nasrâniye muvâcehesinde Âsitâne-i aliyye’de vâki‘ tütüncü esnâfı Kethudâ vekîli İbrahim Efendi hâzır olduğu hâlde bâ-irâde-i seniyye Hazîne-i Evkāf-ı Hümâyûn tarafından idâre olunan evkāfdan merhûm Baba Mahmud Efendi Vakfı müsakkafâtından bâb-ı mezkûr dâhilinde ekmekçi ve tütüncü dükkânları beynlerinde kâin mersûme Yakut Nasrâniyenin ber-vech-i muharrer müstakıllen taht-ı tasarrufunda olan el-yevm bir bâb berber dükkânı fi’l-asl tütüncü dükkânı derûnunda ve mevcûd tütüncü gediği olup dükkân-ı mezkûr şurût ve nizâmda dâhil mu‘teber ve diğer arzuhâl hâmişinde mastûr işbu derkenâr nâtık olduğu üzere Eshâm Muhâsebesi’nde mukayyed olan bâb-ı mezkûr dâhilinde kasab dükkânı karşısında keresteci dükkânı ittisâlinde Duhâncı İvaz zimmî dükkânı olup kayınpederim müteveffâ-yı mezbûr Ahmed Ağa hayatında gedik-i mezkûra mâlik ve dükkân-ı mezkûr şehriye yedişer guruş kirâ ile taht-ı icâresinde iken sâlifü’l-beyân elli senesi evâhirinde vefât ettikde gedik-i mezkûr veresesi müvekkillerim mezbûrûn Ali ve Âişe Hatun ve Halide Hanım’a mevrûs olmuş iken mersûme Yakut Nasrâniye fesh-i icâre birle müvekkillerim mezbûrûnun mâl-ı mevrûsları olan gedik-i merkūmu dükkân-ı mezkûra vaz‘ ve derûnunda tütüncülük icrâ ettirmeyib dükkân-ı mezkûru zabt edip dükkân-ı mezkûra vaz‘ ve derûnunda berberlik icrâ etmek üzere Hudâvendigâr-ı sâbık müstağrak-ı bihâr-ı rahmet-i Hâlık-ı vâlid-i kesîrü’l-mehâmid hazret-i Hilâfet-penâhî mazhar-ı gufrân-ı İlâhî hazret-i Sultan Gāzi Mahmud Han -aleyhi eltâfü Rabbihi’l-Mennân- evkāf-ı celîleleri müstegallâtından berber gediği altı yüz guruş icâre-i mu‘accele ve yevmî üçer akçe icâre-i müeccele ile bin iki yüz zelli bir senesi Muharremi’l-harâmının birinci günü taraf-ı evkāf-ı celîleden mersûme Yakut Nasrâniyeye îcâr ve teslîm ve mu‘accele-i mezkûre Hazîne-i Evkāf-ı celîle tarafından tamamen kabz olunup mersûme Yakut Nasrâniye dahi istîcâr ve tesellüm ve kabûl ve yedine târih-i merkūm ile müverrah bir kıt‘a mütevellî temessüğü dahi i‘tâ olunup ol-vechile dükkân ve gedik-i mezkûrlar el-yevm tasarrufunda olmağla vaz‘-ı yed eder lâkin dükkân-ı mezkûr mukaddemâ ber-vech-i muharrer tütüncü dükkânı iken mukayyed olan tütüncü gediği müvekkillerim mezbûrûnun mülk-i mevrûsları olmağla binâen-aleyh Nasrâniye-i mersûme ber-vech-i muharrer mutasarrıfe olduğu dükkân-ı mezkûru tahliye birle kirâ-yı mezkûresini mâh be-mâh müvekkillerim mezbûrûn yedlerinden ahz ve mâl-ı mevrûsları olan tütüncü gediğini vaz‘ ve derûnunda icrâ etmek üzere kendilere teslîme Nasrâniye-i mesfûreye tenbîh olunmak murâdımdır deyü bi’l-vekâle da‘vâ ettikde ol dahi istintâk olundukda cevâbında dükkân-ı mezkûr fi’l-asl <> fi’l-asl kahvehâne olarak es-Seyyid Mustafa Ağa b. el-Hâc Salih nâm kimesne mülküne bâ-temessük-i mütevellî bi’l-icâreteyn mutasarrıf ve derûnunda olup aklâmda mukayyed gediklerden olmayan hevâyî gediği dahi müdde‘î-i vekîl-i mezbûr Mehmed Bey’in kayınpederi mezbûr Ahmed Ağa’nın tasarrufunda olup ve dükkân-ı mezkûrda mezbûr es-Seyyid Mustafa Ağa’nın aded-i şühûr beyân olunmadan şehriye meblağ-ı mezkûr yedişer guruş kirâ ile müşâhereten müsteciri iken kahvehâne-i merkūm bin iki yüz kırk bir senesi evâhirinde ocakları hedm ü imhâ ve gedikleri ref‘ ü ilgā olunmasına ve min-ba‘d [179] kahvehâne olarak küşâd olunmamasına bâ-irâde-i seniyye-i şâhâne fermân-ı âlî sâdır olan kahvehânelerden olduğundan kahvehâne-i mezkûr ve sâirlerinin ocakları hedm ü mahv ve gedikleri ref‘ ü lağv olunmuş olup ve müdde‘î-i vekîl-i mezbûrun kayınpederi mezbûr Ahmed Ağa dahi dükkân-ı mezkûra aslâ ta‘arruz dahi etmeyib keff-i yed eylediğinden mülk sâhibi mezbûr es-Seyyid Mustafa Ağa dükkân-ı mezkûru zabt etmiş ise de mârrü’z-zikr bin iki yüz elli senesi Şa‘bâni’l-mu‘azzamı’nın yirmi birinci gününe gelince mesdûd kalıp ba‘dehû târih-i merkūmda dükkân-ı mezkûru bâ-re’y-i mütevellî bana ferâğ ve tefvîz ve teslîm ben dahi tefevvüz ve tesellüm ve kabûl ve ba‘dehû sâlifü’z-zikr bin iki yüz elli bir senesi Muharrem’inin birinci günü târihinde evkāf-ı celîle-i mezkûre müstegallâtından minvâl-i muharrer üzere altı yüz guruş icâre-i mu‘accele ve yevmî üç akçe icâre-i müeccele ile berber gediği istîcâr ve kabz ve dükkân-ı mezkûra vaz‘ ve târih-i merkūmdan berü derûnunda berberlik icrâ etmiş idim deyip minvâl-i meşrûh üzere Eshâm Muhâsebesi’nde mukayyed olan tütüncü dükkânı işbu tasarrufunda olan dükkân olduğunu inkâr etmekle istikşâf-ı hâl için taraf-ı dâ‘îlerinden irsâl olunan Kâtib es-Seyyid Mustafa Abdüllatif Efendi ve müfettiş-i mûmâ-ileyh tarafından mürsel Kâtib Hüseyin Hamdi Efendi dükkân-ı mezkûr üzerine varıp tarafeyn ve evkāf-ı celîle-i mezkûre kāimmakām-ı mütevellîsi ecille-i ricâl-i Devlet-i aliyyeden hâlâ Evkāf-ı Hümâyûn Nâzırı sa‘âdetlü atûfetlü Mustafa Kânî Beyefendi taraflarından mürsel vekîlleri teba‘adan Mahmud Ağa b. Abdullah ve kethudâ vekîli mezbûr İbrahim Efendi hâzır oldukları hâlde bi’l-ma‘iyye cerîdede mazbûtü’l-esâmî Müslimîn huzûrlarında akd eyledikleri meclis-i şer‘-i âlîde husûs-ı mezkûru vukūf-ı tamları olan bî-garaz sikāt-ı Müslimînden bâb-ı mezkûr dâhilinde vâki‘ Ahmed Paşa Câmi‘-i şerîfi imâm-ı evveli el-Hâc Ahmed Efendi b. el-Hâc Mustafa ve sâlifü’z-zikr Bâyezidağa mahallesi imâmı es-Seyyid el-Hâc Mehmed Efendi b. el-Hâc Mehmed ve muhtâr-ı evveli el-Hâc İbrahim Ağa b. İbrahim ve ahâlisinden Sığır Kasabı Ali Ağa b. Mehmed ve İpekci Ahmed b. İsmail ve sâir mazbûtü’l-esâmî kimesnelerden suâl eylediklerinde onlar dahi fi’l-hakīka dükkân-ı mezkûr fi’l-asl kahvehâne ve aklâmda mukayyed olmayan hevâyî gediği müteveffâ-yı mezbûr Ahmed Ağa’nın tasarrufunda iken ber-vech-i muharrer bâ- fermân-ı âlî ocağı hedm ü mahv ve gediği ref‘ ü lağv olunup minvâl-i muharrer üzere mülk sâhibi bulunan mezbûr es-Seyyid Mustafa Ağa zabt etmiş ise de sâlifü’l-beyân elli senesi Şa‘bânının yirmi birinci günü târihine gelince mesdûd kalmışdır ve Eshâm Muhâsebesi’nde mukayyed olan tütüncü dükkânı mersūme Yakut Nasrâniyenin hâlâ mutasarrıfe olduğu işbu dükkân değildir ve ne mahâlde olduğu dahi ma‘lûmumuz değildir deyü müdde‘î-i vekîl-i mezbûr Mehmed Bey muvâcehesinde alâ-tarîki’ş-şehâde haber verdiklerini kâtibân-ı merkūmân mahâllinde ketb ü tahrîr ve mâ‘an meb‘ûs ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîr etmişler ise de bu sûretde husûs-ı mezkûrun îcâb-ı şer‘î ve nizâmîsinin icrâsı’çün tarafeyn bir dahi huzûr-ı cenâb-ı mu‘allâ-elkāb-ı Fetvâ-penâhî’ye zuhûr etmedikleri vekāyi-‘i şer‘iye kâtibimiz cerîdesinde mazbût olduğu imtisâlen li’l-emri’l-âlî İstanbul Mahkemesi’nden huzûr[-ı âlîlerine i‘lâm olundu]
Fî 12 L sene 1258
|