.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 172 Numaralı Sicil (H. 1257-1258 / M. 1841-1842)
cilt: 96, sayfa: 526
Hüküm no: 461
Orijinal metin no: [180-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Hasan Ağa’nın, vefat eden diğer Hasan Ağa’ya ait olup çocukları Said ve Süleyman’a intikal eden habbazlık vazifesinin kendisine ait olduğu iddiasıyla açtığı davanın haksız bulunduğu

[Ma‘rûz]

Mübârek ve mes‘ûd rikâb-ı kamer-tâb-ı merâhim-nisâb-ı şâhâneye takdîm-i arzuhâl eden Hasan Ağa b. İslâm bi’l-ma‘iyye rü’yete memûr Evkāf Müfettişi İstanbul pâye-i celîlesiyle mübâhî izzetlü fazîletlü es-Seyyid Mehmed Emin Âsaf Beyefendi hâzır olduğu hâlde Çarşamba günü huzûr-ı cenâb-ı mu‘allâ-elkāb-ı Fetvâ-penâhî’de ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde vilâyet-i Rumeli’de Istarova Kazâsı’na tâbi‘ Gore nâhiyesine muzâfe Muçan karyesinde sâkin iken bin iki yüz elli dört senesi hilâlinde fevt olan mezbûr Hasan Ağa’nın li-ebeveyn hâli diğer Hasan b. İslâm’ın sulbî kebîr oğulları olup hâlâ karye-i mezkûrede sâkinler derûn-ı arzuhâlde mezkûriyyü’l-ism Said ve Süleyman taraflarından husûs-ı âti’l-beyânda bâ-hüccet-i şer‘iye vekîl-i sâbitü’l-vekâleleri kezâlik derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Bihlişteli Ömer b. Yusuf muvâcehesinde vekîl-i mezbûr Ömer işbu sene-i mübâreke şehr-i Rebî‘ülâhirinin yirmi birinci Çarşamba günü huzûr-ı hazret-i Fetvâ-penâhî’de müfettiş-i mûmâ-ileyh hâzır olduğu hâlde akd olunan meclis-i şer‘-i hatîrde benimle terâfu‘larımızda vekîl-i mezbûr bâ-irâde-i seniyye Hazîne-i Evkāf-ı Haremeyn-i Muhteremeyn tarafından idâre olunan İstanbul’da vâki‘ adn-âşiyân Şehzâde Sultan Mehmed -aleyhi rahmetü Rabbihi’s-Samed- hazretlerinin imâret-i âmirelerinde yevmî dört akçe vazîfe ile habbâzlık cihetine Ahmed b. Süleyman nâm kimesne mutasarrıf ve müvekkillerim gāibân-ı mezbûrân Said ve Süleyman’ın babaları müteveffâ-yı mezbûr diğer Hasan b. İslâm hayatında Âsitâne-i aliyye’de sâkin ve senin asıl kendi ismin Mersin ve baban ismi Himmet iken mezbûr Ahmed mutasarrıf olduğu cihet-i mezkûreyi bin iki yüz otuz beş senesi Zilka‘detü’ş-şerîfesinin on yedinci günü senin delaletinle mezbûr diğer Hasan b. İslâm’a yedi bin beş yüz guruş bedel-i makbûz mukābelesinde ferâğ ve kasr-ı yed ol dahi tefevvüz ve kabûl edip cihet-i mezkûre mezbûr Ahmed’in ferâğ ve kasr-ı yedinden mütevellî-i vakf bulunan Mehmed Emin Efendi inhâsı ve nâzır-ı vakf Dârü’s-sa‘âdeti’ş-şerîfe Ağası bulunan Hafız İsa Ağa arzı mûceblerince mezbûr diğer Hasan b. İslâm’a tevcîh ve yedine bir kıt‘a berât-ı âlî-şân tezkiresi i‘tâ buyurulup ol-vechile cihet-i mezkûreye mezbûr diğer Hasan b. İslâm mutasarrıf ve bi’n-nefs hizmet-i lâzımesini edâ eder iken bin iki yüz kırk iki senesi hilâlinde karye-i mezkûreye gider oldukda mutasarrıf olduğu cihet-i mezkûrenin hizmet-i lâzımesini rü’yet etmek üzere tarafından seni tevkîl ve zikr olunan berât-ı âlî tezkiresini dahi yedine teslîm sen dahi kabûl ve hizmet-i lâzımesini tarafından bi’l-vekâle rü’yete ta‘ahhüd ve iltizâm edip hâlik-i mezbûr diğer Hasan b. İslâm karye-i mezkûreye gitdikden sonra sen dahi hizmet-i mezkûreyi bi’l-vekâle edâ eder iken cihet-i mezkûreyi târih-i merkūmda mezbûr Ahmed’den tefevvüz eden kendin olmak için kendin ve baban isimlerini asıl-ı mefrûğun-leh-i merkūmun kendi babası isimlerine tahvîl ve kendine Hasan ve babana dahi İslâm tesmiye edip cihet-i mezkûrenin senedi dahi yedinde bulunmak takrîbiyle asıl mutasarrıfı olmak üzere fuzûlî zabt u tasarruf edip ba‘dehû mezbûr diğer Hasan b. İslâm fevt oldukda cihet-i mezkûre oğulları müvekkillerim mezbûrân Said ve Süleyman’a ale’l-iştirâki’s-seviyy âdiyen intikāl etmiş iken kemâ-kân fuzûlî müdâhale ve ta‘arruzdan hâlî olmamağla cihet-i mezkûre müteveffâ-yı mezbûr diğer Hasan b. İslâm’ın mahlûlünden oğulları müvekkillerim mezbûrân Said ve Süleyman’a ale’l-iştirâki’s-seviyy tevcîh ve senin ber-vech-i muharrer müdâhalen men‘ ü def‘ olunmak bi’l-vekâle matlûbumdur deyü benden da‘vâ ettikde ben dahi cevâbımda mezbûr Ahmed b. Süleyman mutasarrıf olduğu cihet-i mezkûreyi sâlifü’l-beyân bin iki yüz otuz beş senesi Zilka‘desinin on birinci günü târihinde senin müvekkillerin gāibân-ı mezbûrân Said ve Süleyman’ın babaları <> hâlim müteveffâ-yı mezbûr diğer Hasan b. İslâm’a <> fâriğ olmayıp kezâlik kendi ismim Hasan ve babam ismi dahi İslâm olarak bana ol-mikdâr guruş bedel-i makbûz mukābelesinde [181] ferâğ ve kasr-ı yed ben dahi tefevvüz ve kabûl edip cihet-i mezkûre mezbûr Ahmed’in ferâğından mütevellî-i mûmâ-ileyhe inhâsı ve nâzır-ı müşârün-ileyh arzı mûceblerince bana tevcîh ve yedime işbu bir kıt‘a berât-ı âlî-şân tezkiresi i‘tâ olunmağla cihet-i mezkûreyi târih-i merkūmeden berü bi-hakkın zabt u tasarruf ederim deyip müdde‘î-i vekîl-i mezbûr Ömer’in ber-vech-i muharrer müdde‘âsını inkâr ettiğimde husûs-ı mezkûra vukūf-ı tamları olup li-ecli’ş-şehâde huzûr-ı cenâb-ı Fetvâ-penâhî’ye gelen bî-garaz sikāt-ı Müslimînden kizb üzerine tevâti‘leri mutasavver olmayıp tevâtür mertebesinde olan cemm-i gafîr müdde‘î-i vekîl-i mezbûr Ömer’in da‘vâ-yı meşrûhasına mutâbık muvâcehemde vech-i vecîh-i şer‘î üzere şehâdet edip mûcebiyle cihet-i mezkûreden ben keff-i yed edip müteveffâ-yı mezbûr diğer Hasan b. İslâm’ın mahlûlünden oğulları mezbûrân Said ve Süleyman’a ber-vech-i muharrer iştirâken tevcîh ve yedlerine bir kıt‘a berât-ı şerîf-i âlî-şân i‘tâ buyurulmak iktizâ eylediği taraf-ı şer‘den bi’l-ma‘iyye i‘lâm olundukdan sonra zahr-ı arzuhâlde mastûr derkenâr nâtık olduğu üzere işbu sene-i mübâreke-i merkūme Cemâziyelevvel’inin altıncı günü târihinde cihet-i mezkûre müteveffâ-yı mezbûr Hasan b. İslâm’ın oğulları merkūmân Said ve Süleyman’a ber-mûceb-i şurût iştirâken ve intikālen bi’t-tevcîh vekîl-i mezbûr Ömer’in hâlâ huzûr-ı müşârün-ileyhde ibrâz edip kırâet olunan bir kıt‘a berât-ı şerîf-i âlî-şân i‘tâ buyurulmağla ben keff-i yed birle cihet-i mezkûre ber-vech-i muharrer el-yevm gāibân-ı mezbûrânın üzerlerinde olup hizmet-i lâzımesini taraflarından vekîlleri mezbûr Ömer edâ eder ise de lâkin hâlâ ben dahi cihet-i mezkûreyi sâlifü’l-beyân bin iki yüz otuz beş senesi Zilka‘desinin on birinci günü târihinde mezbûr Ahmed b. Süleyman’dan vech-i muharrer üzere tefevvüz eylediğimi cem‘-i kesîr getirip isbâta kādir olmamla öyle olucak cihet-i mezkûre ber-vech-i muharrer isbât ile mezbûrân Said ve Süleyman’ın ref‘lerinden bana tevcîh olunmak murâdımdır deyü takrîr-i meşrûhu üzere tasaddî eylediği da‘vâsı şer‘an ve kānûnen mesmû‘a ve iltifâta şâyân olmamağla mûcebiyle müdde‘î-i mezbûr Hasan Ağa da‘vâ-yı mezkûresiyle müvekkilân-ı mezbûrân Said ve Süleyman’a bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘ ve fîmâ-ba‘d da‘vâ-yı mezkûresiyle tekrar tasaddî ile rikâb-ı hümâyûn-ı mülûkâneyi yâhûd Bâb-ı âlîyi tasdî‘ ve ta‘cîz etmemek üzere mezbûr Hasan Ağa’ya tenbîh ve eğer mütenebbih olmayıp hûsûs-ı mezkûra tekrar ictisâr eder ise iktizâ eden tedîbi icrâ olunacağı kendine tefhîm dahi olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı [âlîlerine i‘lâm olundu]

Fî 13 L sene 1258