İstanbul Mahkemesi 191 Numaralı Sicil (H. 1000-1027 / M. 1591-1617) cilt: 44, sayfa: 116 Hüküm no: 74 Orijinal metin no: [17b-1, Arapça] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Şehabeddin Ağa b. Abdüddaim’in vakfiyesi
Elhamdülillâhi’l-vâkıf alâ-küllî hâl, ellezî leyse lehû şerîkün ve lâ şebîhün ve lâ-nazîrün ve lâ-misâl. Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ-seyyidinâ Muhammedin ve alâ-âlihî ve ashâbih. Ammâ ba‘d, Mahmiye-i Kostantıniyye mahallâtından Tersâne mahallesinde vâki‘ merhûm Ahmed Paşa câmi‘i kurbünde sâkin olan zevvâk-ı sultânî sâhibü’l-hayrât ve râtibü’l-meberrât el-müsâri‘u ile’l-hayr umdetü’l-emâcid ve’l-ekârim Şehabeddin Ağa b. Abdüddâim -dâme mecdühû- dünyânın fâni, âhiretin bâkī olduğunu teemmül ettiğinde âhiret azığı tedârik etmeyi irâde etti. Mûmâ-ileyh Şehabeddin Ağa kıbelinden âti’z-zikr vakıf ikrârına ve vakıftan rücû‘ da‘vâsına vekâleti bimâ hüve nehcü’s-sübût şer‘an sâbit olan fahrü’l-a‘yân Mehmed Bey b. Abdülmennan meclis-i şer‘-i şerîfe hâzır olup müvekkil-i mezbûru Şehabeddin Ağa’nın işbu ikrârın kendisinden sudûruna değin mülkiyetinde ve taht-ı tasarrufunda bulundurduğu, mahalle-i mezbûrede vâki‘, muhavvata-i dâhiliyesi iki fevkānî hâneyi, sofayı, odayı, kenîfi, matbahı, eşcâr-ı müsmire ve gayri müsmireyi müştemil olan, muhavvata-ı hâriciyesi tahtânî bir hâneyi, ahırı ve kenîfi müştemil bulunan, hudûdu bir tarafından Kethudâ Memi mülkü, bir tarafından merhûm Hüsrev Bey vakfı, diğer tarafından tarîk-ı âm ile mahdûd bulunan cemî‘ menzilini cümle tevâbi‘i ve levâhıkıyla vakf ve habsettiğini, menzil-i mezbûrun nısfında süknâyı evvelâ nefs-i nefîsesine, vefâtından sonra Zamane bt. Abdullah nâm zevcesine, sonra onun evlâdına, evlâd-ı evlâdına ile’l-inkırâz evlâd-ı evlâd-ı evlâdına, sonra hergün bir cüz okuyup sevâbını vâkıf-ı mezbûrun rûhuna hediye etmek üzere câmi‘-i merkūmda imâm olacak kimselere şart ettiğini bi’l-vekâle ikrâr ve i‘tirâf eyledi. Menzil-i mezbûrun diğer nısfında süknâyı evvelâ Mahmud b. Abdullah nâm mu‘takına, sonra onun evlâdına, evlâd-ı evlâdına ile’l-inkırâz evlâd-ı evlâd-ı evlâdına, sonra hergün bir cüz okuyup sevâbını vâkıf-ı mezbûrun rûhuna hediye etmek üzere câmi‘-i merkūmda müezzin olacak kimselere şart etti Sonra cemî‘ menzilin icâre-i mu‘tâde ile icâreye verilip hâsıl olan ücret-i kirânın Medîne-i münevvere fukarâsına irsâlini şart etti. Vâkıf-ı mezbûr sonra menzil-i merkūmu, tescîl maksadıyla mütevellî nasbettiği fahrü’l-akrân Ahmed Bey b. Mustafa’ya teslîm etti. O dahi tesellüm edip sâir mütevellîler evkāfda nasıl tasarruf ettiler ise öyle tasarruf etti. Mütevellî-yi mezkûr vâki‘ ikrârı vicâhen ve şifâhen tasdîk etti. Emr-i vakf tamam olduğunda vekîl-i mezbûr İmâm Ebû Hanife indinde vakf-ı akārın gayri lâzım olduğundan bahisle vakıftan rücû‘ ettiğini beyân etti ve menzil-i istirdâd eyledi. Mütevellî-yi merkūm da imâmeyn katlarında lâzım olduğunu bâ-husûs teslimle lüzûm kesbettiğini iddi‘a ederek teslîmden imtinâ‘ etti. Hâkim huzûrunda mürâfa‘a olunduklarında hâkim imâmeynin kavlini enfa‘ ve ahrâ görüp vakfın sıhhatine ve lüzûmuna hükmetti. Menzil-i mezbûr bu sûretle sahîh, lâzım ve müseccel bir vakıf oldu. Fe-men beddelehû ilh.
Cerâ zâlike ve hurrire fî-evâili Safer li-sene sitte ve elf.
Şühûdü’l-hâl: Halil Bey b. Abdullah el-müteferrika, Mustafa Bey el-muhtar?, İbrahim b. Mehmed el-müezzin, Ömer Halîfe el-kāimü’l-makāmi’l-imâm bi’l-mahalleti’l-mezbûre, Mehmed Çelebi zevvâk-ı sultânî, İbrahim Bey b. Abdullah el-kâtib, Hasan Bey b. Abdullah el-cündî, es-Seyyid Ahmed, Mustafa b. Mahmud, Mehmed Çelebi b. Ramazan, Mehmed Bey b. Abdullah ve gayruhum
|