|
İstanbul Mahkemesi 334 Numaralı Sicil (H. 1280-1329 / M. 1863-1911) cilt: 99, sayfa: 72 Hüküm no: 24 Orijinal metin no: [11-2] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Şahitlerin açık ve gizli olarak ne şekilde soruşturulacağına dair ferman ile tezkiye evrakı örnekleri
Şâhidlerin sırren ve alenen tezkiyeleriyle ilgili fermân
A‘lemü’l-ulemâi’l-mütebahhırîn-efdalü’l-fudalâi’l-müteverri‘în yenbû‘u’l-fazli ve’l-yakīn keşşâfü’l-müşkilâti’d-dîniye hallâlü’l-mu‘dılâti’l-yakīniye miftâhu künûzi’l-hakāyık messâhu rumûzi’d-dekāyık el-mahfûfu bi-sunûf-i avâtıfi’l-meliki’l-a‘lâ bi’l-fi‘il şeyhülislâm ve müfti’l-enâm olup murassa‘ nişân-ı Osmânî ile birinci rütbe-i Mecîdî nişân-ı zî-şânını hâiz ve hâmil olan Mehmed Refik Efendi -edâmallâhu te‘âlâ fezâilehû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûnum vâsıl olucak ma‘lûm ola ki, cülûs-ı hümâyûn-ı mes‘adet-makrûn-ı şâhânem rûz-ı fîrûzundan berü efkâr-ı ma‘delet-disâr-ı mülûkânem yed-i müeyyed-i hilâfetime vedî‘a-i cenâb-ı kibriyâ olan kâffe-i sunûf-ı teba‘a-i Devlet-i aliyyemin her hâlde istihsâl ve istikmâl-i âsâyiş ve istirâhatleriyle beraber hukūk-ı meşrû‘âlarının kıstâs-ı adâlet ve mi‘yâr-ı hakkāniyet olan şerî‘at-ı mutahhara-i Ahmediye’ye tevfîkan hüsn-i rü’yet ve muhâfazasına ma‘tûf ve bu dahi esnâ-yı terâfu‘de lede’l-îcâb ikāmet olunan şuhûdün keyfiyet-i şehâdetlerine ve şehâdetlerinin menât-ı kabûl ve adem-i kabûlleri olan adâletin vücûd ve fikdânına medâr-ı vukūf ve ıttılâ‘ olan tezkiyeye kemâl-i dikkat ve i‘tinâya vâbeste ve menût olduğu hâlde bir müddetten berü şuhûdün sırren tezkiyesi emrinde iğmâz ve müsâmaha olunarak yalnız alenen tezkiye ile iktifâ kılınmakla ve çünki alâniye tarafeyn hazır oldukları hâlde muvâcehe-i şühûdda icrâ olunan tezkiyeden ibâret olup tezkiye olunanlar her ne kadar fâsık ve mu‘lin ve gayr-ı mevsûk olsalar bile yüzlerine karşı cerh ve tezyîfleri müşkil bulunmak hasebiyle âdil gayr-ı âdilden fark ve temyîz ve sâdık ve kâzib ta‘rîf ve teşhîs olunamamakda idiğinden ahvâl-i ehl-i zamana nazaran ba‘zı hukūk-ı ibâdın zâyi‘ olması ihtimâlâtından görünmeğin hâl-i mezkûrun ıslâhı zımnında ba‘demâ esnâ-yı mürâfa‘a ve istimâ‘-ı şühûdda hükkâm-ı şer‘ taraflarından tedkīkāt-ı lâzıme bilâ-kusûr icrâ olunarak tezkiye-i aleniyye ile iktifâ olunmayıp evvel-emirde kütüb-i fıkhiyede bast ü beyân olunduğu vechile örf-i fukahâda mestûre ta‘bîr olunan varakaya müdde‘î ve müdde‘â-aleyhin isimleri ve iddi‘â olunan şey ile şuhûdün isim ve şöhret ve san‘atları ve şekil ve mahalleri ve babaları ve dedeleri isimleri tahrîr, varaka-i mezkûreyi zarf derûnuna vaz‘ ile üzeri temhîr olundukdan sonra müzekkî intihâb olunan kimesnelere hâkim tarafından ba‘de’l-irsâl müzekkîler mestûreyi beynlerinde feth ve kırâet edip içinde isimleri muharrer olan şâhidler âdiller ise isimleri tahtına adl ve makbû[lü]’ş-şehâde deyü tahrîr ve âdil değiller ise gayr-ı adl deyü terkīm ve imzâ eyleyerek mestûreyi îsâl eden adamı ve âhar kimesneyi mazmûnuna vâkıf etmeksizin üzerini bi’t-temhîr hâkime i‘âde edip adl ve makbûlü’ş-şehâde oldukları muharrer ise mertebe-i sâbitede müterâfi‘ân beraber oldukları hâlde şâhidler tezkiye nâibine terfîkan mahallerinde alenen tezkiye olunmaları ve gayr-ı adl murakkam bulunanların şehâdetleri kabûl olunmayıp müdde‘îden âhar şâhid taleb olunması ve fîmâ-ba‘d huzûr-ı hâkimü’ş-şer‘de şehâdet edenler mensûb oldukları cânibden ya‘ni talebe-i ulûmdan ise sâkin oldukları medresesinin müderrisiyle mu‘temed ahâlîsinden ve askerîden ise bulunduğu tabur zâbıtânından ve ketebeden ise kalemi zâbiti ve hulefâsından ve tüccârdan ise mu‘teber ve mevsûk ehl-i tüccârdan ve esnâf ise kethudâsıyla lonca ustalarından ve sunûf-ı mezkûre hâricinde bulunanlar sâkin oldukları mahalle ve karyeleri imâm ve muhtârlarıyla mu‘temed kimesnelerden ber-minvâl-i meşrûh sırren ve ba‘dehû alenen tezkiyelerinin icrâsı ve senedât-ı şer‘iyede müzekkîlerin isim ve şöhretleri tasrîh olunması ve sırren ve alenen tezkiye olunmayan şuhûdün şehâdetlerini kabûl ile hükümden umûm hükkâmın men‘ olunmaları ve tezkiye-i sırrın keyfiyeti evrâk-ı mahsûsaya tab‘ ile birer kıt‘asının tezkiye icrâ olunacak mahallere i‘tâsı bi’t-tensîb karârlaşdırılmış olduğundan ol bâbda lâzım gelen emr-i şerîfimin tasdîri tarafından ifâde ve inbâ olunmuş olmakdan nâşî keyfiyet [12] cânib-i şeref-i pâdişâhâneme arz ile lede’l-istîzân ol vechile icrâsı husûsuna irâde-i ma‘delet-âde-i mülûkânem ta‘allukuyla emr-i hümâyûn-ı şâhânem sünûh ve sudûr eylemiş olmağın muktezâ-yı münîfi üzere tenbîhen ve i‘lânen Dîvân-ı hümâyûnumdan işbu emr-i celîlü’l-kadrim ısdâr ve i‘tâ olundu. Keyfiyet emr ü irâde-i seniyye-i mülûkânem memâlik-i mahrûse-i şâhânemde bulunan bi’l-cümle hükkâm ve nüvvâba i‘lân ve işâ‘atla ba‘de ezîn esnâ-yı terâfu‘de tahkīkāt-ı lâzıme ve tedkīkāt-ı mukteziye icrâsıyla beraber sırren ve alenen tezkiye olunmayan şuhûdün şehâdetleri kabûlle hükmedilmemesi için tenbîhât-ı lâzıme ve kaviyye icrâsı ve tezkiye-i sırrın keyfiyeti evrâk-ı mahsûsaya tab‘ ettirilerek birer kıt‘asının îcâb eden mahallere i‘tâsı husûslarına mezîd i‘tinâ ve sarf-ı himmet ve işbu emr-i âlîşânım sicille kayd ile hükm-i münîfinin dâimâ ve müstemirren mer‘iyyü’l-icrâ tutulması emrine bezl-i cell-i miknet eyleyesin.
Fî 1 Cumâdelâhir sene 1283.
Şâhidlerin tezkiyeleri icrâ olunacak mahalle irsâl kılınacak mestûre sûretidir
İstanbul’da Mollagürânî mahallesinde sâkin Filan Efendi b. Filan b. Filan yine İstanbul’da Hoca Sinan mahallesinden müderrisînden Filan Efendi’den kitâb semeninden bin guruş Mahmud Paşa Mahkemesi’nde da‘vâ ve müdde‘â-aleyhin inkârına binâen müdde‘âsına işbu mestûre zeylinde ismi muharrer şâhid ile diğer şâhid şehâdet etmeleriyle işbu ismi muharrer olan şâhidin âdil ve makbûlü’ş-şehâde olup olmadığı bilinmek lâzım olduğundan hasbeten lillâhi te‘âlâ ma‘lûmatınız vechile şâhid-i mezbûrun ismi zîrine makbûl olup olmadığı tahrîr ile müsâb olalar.
Hoca Paşa kurbünde Çelebioğlu Alâaddin mahallesinden ve Mısır Çarşısı attarlarından orta boylu, kumral sakallı, Hocazâde Filan Efendi b. Filan b. Filân.
Adl ve makbûlü’ş-şehâdedir.
İmzâ, imzâ, imzâ
Müzekkîler mu‘âmelesinin ta‘lîmât ve ta‘rîfâtıdır
Mestûre zeylinde ismi muharrer şâhidin âdil ve makbûl olduğu müzekkî indinde ma‘lûm ise ismi zîrine adl ve makbûlü’ş-şehâde deyü tahrîr, âdil ve makbûl değil ise kezâlik ismi zîrine adl ve makbûlü’ş-şehâde değildir deyü tahrîr ve vaz‘-ı imzâ veyâhûd temhîr olunacakdır ve bu mestûre denilen varakanın mazmûnu me’mûrîne ve âhar kimesneye bildirilemeyerek yine zarf derûnuna vaz‘ ile üzeri mühürlenip yine i‘âde kılınacakdır.
|