.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 334 Numaralı Sicil (H. 1280-1329 / M. 1863-1911)
cilt: 99, sayfa: 216
Hüküm no: 218
Orijinal metin no: [57-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


İlâm ve senedlerin muhteviyatına delil getirilmeden mahkeme hakimi tarafından amel edilmesi

Fazîletlü efendim hazretleri,

Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye’nin bin sekiz yüz yirmi birinci maddesinde “usûlüne muvâfık ve şübhe-i tezvîr ve tasnî‘den sâlim olarak bir mahkeme hâkimi tarafından i‘lâm ve senedin bilâ-beyyine mazmûnuyla amel ve hüküm câizdir” deyü mastûr olduğundan Mecelle’nin târih-i neşrinden berü Der-aliyye mehâkim-i şer‘iyesinden hükmü veyâ ikrârı hâvî olarak verilip esnâ-yı mürâfa‘ada ibrâz olunan senedât-ı şer‘iyenin mazmûnları inkâr olundukda mahâll-i tanzîmi olan mahkemeden lede’s-suâl sicill-i mahfûzda mukayyed olduğu cevâbı alındığı hâlde mazmûnlarıyla bilâ-beyyine amel ve hükmolunmakda ve yine bu kabîlden olarak taşra mehâkim-i şer‘iyesinden verilip hâmişlerine Fetvâhâne’den mührü mutâbık ve meâli usûlüne muvâfık veyâhûd ikrâr ve vekâlet ve verâset beyânından ibâret idiği deyü işâret edilen senedât-ı şer‘iyenin mûceblerince îfâ-yı mu‘âmele kılınmakda ise de usûlüne muvâfık olup fakat hükmü muzammın olmayan idâne hücceti ve ikrâr-ı deyn i‘lâmı ibrâzıyla karz veyâ kefâletden dolayı da‘vâ vukū‘unda müdde‘â-aleyhin inkârına mebnî işbu i‘lâm ve hüccetin tanzîm olunan mahkemeden bi’s-suâl sicill-i mahfûzda mukayyed bulunduğu cevâbı alındıkdan sonra bilâ-beyyine mazmûnuyla amel ve hüküm câiz olacak mıdır yoksa bu gibi senedât-ı şer‘iyenin inkâr olunan mazmûnları bi’l-beyyine ısbâta tevakkuf edecek midir? Buraları müstefsir Rumeli Sadâret-i aliyyesinden verilen takrîr Mecelle Cem‘iyeti’ne lede’l-havâle Mecelle’nin madde-i mebsûtasında mezkûr olan sened ibâresinin hükmü hâvî bulunan senede tahsîsine delâlet eder bir kayd ve işâret olmadığından madde-i mebhûse hükmünün ıtlâkı üzere ibkāsı ya‘ni ta‘lîmât-ı seniyyeye tevfîkan tanzîm olunup usûlüne muvâfık ve şübhe-i tezvîr ve tasnî‘den sâlim olarak mehâkim-i şer‘iyeden verilmiş olan her nevi‘ i‘lâm ve senedât-ı şer‘iyenin bilâ-beyyine mazmûnuyla amel ve hüküm câiz olup ancak ta‘lîmât-ı seniyyenin neşrinden evvel mehâkim-i şer‘iyeden tanzîm ve i‘tâ kılınan senedâtın bilâ-beyyine mazûnuyla amel câiz olamayacağının ta‘mîmen hükkâm-ı kirâma bildirilmesi lüzûmu ifâde kılınmış ve sûret-i hâl Sadâret-i müşârün-ileyhâ ile sâir Dersa‘âdet mehâkim-i şer‘iyesine ve bi’l-umûm merâkiz ve elviye-i müstakille niyâbet-i şer‘iyelerine bildirilmiş olmağla taraf-ı fâzılânelerinden dahi ber-vech-i meşrû‘ îfâ-yı mu‘âmeleye himmet ve Dersa‘âdet nüvvâbına da teblîğ-i keyfiyet buyurulması siyâkında tezkire-i senâverî terkīm kılındı.

Fî 29 Rebî‘ülevvel sene [1]301 ve fî 16 Kânûn-ı sânî sene [1]299.

Ahmed Said