|
İstanbul Mahkemesi 334 Numaralı Sicil (H. 1280-1329 / M. 1863-1911) cilt: 99, sayfa: 231 Hüküm no: 237 Orijinal metin no: [67-2] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Memurin muhakematına dair bir izahnamenin gönderildiği
Taraf-ı vâlâ-yı Fetvâ-penâhîye
Ma‘rûz-ı bende-i dîrîneleridir ki,
Me’mûrîn-i mülkiyenin usûl-i muhâkemeleri hakkında Şûrâ-yı Devlet’e âid olan vezâif-i nizâmiyenin teşrîh ve tefsîrine ve suver-i icrâiyesine dâir şûrâ-yı mezkûr Tanzîmât Dâiresince kaleme alınıp bâ-mazbata i‘tâ kılınan îzâhnâme Meclis-i Mahsûs-ı Vükelâ’da lede’l-mütâla‘a işbu îzâhnâmenin mündericâtı me’mûrîn muhâkemâtınca el-yevm düstûrü’l-amel olan nizâmât ve kavâ‘idin sûret-i isti‘mâliye ve icrâiyesini mübeyyin olarak yolunda göründüğünden birer sûretinin irsâliyle bi’l-cümle devâir ve vilâyâta icrâ-yı teblîgāt olunması bi’t-tensîb iktizâ[sı] îfâ ve mezkûr îzâhnâmenin bir nüsha-i matbû‘ası da leffen sûy-ı sâmî-yi Fetvâ-penâhîlerine isrâ kılınmış olmağla mündericâtına tevfîkan icrâ-yı mu‘âmele-i lâzımeye himem-i aliyye-i Meşîhat-penâhîleri derkâr buyurulmak bâbında emr ü irâde hazret-i men-lehu’l-emrindir.
Fî 14 Rebî‘ülâhir sene [1]301 ve fî 31 Kânûn-ı sânî sene [12]99.
Said
[68] Me’mûrîn-i mülkiyenin usûl-i muhâkemeleri hakkında Şûrâ-yı Devlet’e âid olan vezâyif-i nizâmiyenin teşrîh ve tefsîrine ve sûret-i cezâiyesine dâir îzâhnâmedir
Bidâyet mahkemeleri Şûrâ-yı Devlet’e âid olan me’mûrîn-i mülkiyeden birinin vazîfe-i me’mûriyetinden dolayı hilâf-ı kānûn bir fi‘il ve hareketi gerek doğrudan doğruya ve gerek bir şikâyet veyâ iddi‘â üzerine anlaşıldıkda ol me’mûrun mensûb olduğu nezâret veyâ vilâyet tarafından tahkīkāt-ı evveliye icrâsına müsâra‘at olunur.
Bu tahkīkāt medâr-ı muhâkeme olabilecek delâil ve berâhimini câmi‘ sûretde icrâ kılınıp evrâk-ı müsbete ve musaddaka tahtına alınmak meşrûtdur.
Tahkīkāt-ı evveliyeyi icrâ eden nezâret veyâ vilâyet buna müte‘allik evrâk-ı müsbite ve musaddıkayı Bâbıâlî’ye irsâl eyler ve maznûnun-aleyh olan me’mûr müstahdem bulunup da tahkīkāt-ı evveliyenin netîcesi me’mûriyetinde bekāsınca maddeten veyâ siyâseten bir mahzûr gösterdiği veyâ işden el çekdirilmesi veyâ azli lâzım geldiği hâlde bunun esbâb-ı mûcibesini dahi muvazzahan iş‘âr eder ve me’mûr-ı maznûnun me’mûriyet üzerinde bulunmasının mahzûru mâlen veyâ mülken mühim görünüp de emr-i resmî istihsâline kadar bekā-yı me’mûriyeti câiz olamaz ise esbâb-ı mûcibesi isbât olunmak üzere hemen me’mûriyetinden el çekdirilmesi nezâret ve vilâyetlerin taht-ı me’zûniyetlerindedir.
Maznûnun-aleyh olan me’mûrun hakkında icrâ edilen tahkīkāt-ı evveliye evrâkı Bâbıâlî’ye geldikde takımıyla Şûrâ-yı Devlet’e havâle olunarak müdde‘î-i umûmîliğe verilip bu müdde‘î-i umûmî icrâ-yı tedkīkāt ederek tahkīkātın noksanı olup olmadığı ve me’mûr-ı maznûnun azli ve muhâkemesi kānûnen lâzım gelip gelmediğini hâvî bir takrîr yaparak Dâhiliye Dâiresi’ne i‘tâ eder.
Dâhiliye Dâiresi’nden işbu takrîri ve evrâk-ı merbûtâsı bi’l-mütâla‘a me’mûr-ı mazmûnun işden el çekdirilmesine veyâhûd azline ve bunlardan birinin icrâsıyla beraber lüzûm-ı muhâkemesine dâir iş‘âr ve dermeyân olunan esbâb-ı evveliyeyi nizâmen kabûl ve tasdîk eyler ise karârını bâ-mazbata makām-ı Sadâret-i uzmâya bildirir ve tahkīkāt-ı evveliyede noksan görür ise Şûrâ-yı Devlet Riyâseti vâsıtasıyla mensûb olduğu nezâret veyâ vilâyâta teblîğ ve ikmâl ettirerek ba‘dehû zikrolunan karârı i‘tâ eder ve eğer tahkīkāt-ı evveliyenin îcâb ve iktizâsı me’mûr-ı maznûnun [ne] azline ve ne muhâkemesine delâlet etmez ise esbâb-ı mûcibesi kezâlik mazbata ile makām-ı Sadâret-i uzmâya beyân eyler.
Bir me’mûr-ı maznûnun muhâkemesi bâ-irâde-i seniyye Şûrâ-yı Devlet’e havâle olundukda tahkīkāt-ı evveliye evrâkı Dâhiliye Dâiresi’nin onu musaddak mazbatası takımıyla Muhâkemât Dâiresi’ne i‘tâ kılınır. Muhâkemât Dâiresi reis-i sânîsi işbu evrâkı dâire a‘zâsından iki zât ile mustantıkdan mürekkeb teşkîl olunacak encümene i‘tâ ederek orada me’mûr-ı maznûnun istintâkını icrâ ettirir. Mustantıklar Usûl-i Muhâkemât-ı Cezâiye Kānûnu’nda mu‘ayyen kavâ‘id dâiresinde hareket ederler. Fakat işbu îzâhnâmede gösterildiği üzere kabâhat ve cünha erbâbı esnâ-yı muhâkemede tedkīkden müstesnâ olacakları gibi cinâyetle ithâm olunan bir me’mûrun taht-ı tevkīfe alınması dahi irâde-i seniyye sudûruna mütevakkıf olduğundan mustantıklar bu tevkīf emrinde bir gûne vesâtat vazîfesiyle mükellef değildirler ve istintâknâmenin zeyli maznûnun-aleyh tarafından temhîr olundukdan başka encümende bulunan a‘zâ ve müstantık cânibinden dahi imzâ ve tasdîk ile Dâire-i Muhâkemât Riyâsetine verildikde müdde‘î-i umûmîye havâle olunarak onun tarafından yapılacak iddi‘â takrîri üzerine eğer me’mûr-ı maznûnun cürmü kabâhat veyâ cünha derecesinde ise Muhâkemât Dâiresi emr-i muhâkemeye ibtidâr edip vesâir bu nevi‘ de‘âvîde müdde‘î-i umûmîler mustantık beyninde ihtilâf zuhûr eyler ise bunun usûlen halli heyet-i ithâmiye vazîfesiyle mükellef olan Dâhiliye Dâiresi’ne âid olur. Muhâkemât Dâiresi kabâhat ve cünha hakkında vereceği hüküm ve karârı mahkûmun-aleyhe teblîğ eyler ve istînaf taleb eylediği hâlde Şûrâ-yı Devlet reisi müddet-i kānûniyesi zarfında verilecek lâyihayı heyet-i istintâkiyeye havâle eder. Fakat kabâhat ve cünha ile maznûnun-aleyh olan me’mûrların taht-ı muhâkemede mevkūfiyetleri lâzım gelmeyip lede’l-iktizâ mekfûlen muhâkemelerine bakılır.
[69] Bâlâda zikrolunan istintâk encümeninin icrâ edeceği istintâkın netîcesi me’mûr-ı maznûnun cürmünü cinâyet olmak üzere ta‘yîn eder ise ol hâlde evrâk-ı istintâkiye heyet-i ithâmiye vazîfesini hâiz olan Şûrâ-yı Devlet Dâhiliye Dâiresi’ne i‘tâ kılınır. Dâhiliye Dâiresi evrâk-ı merkūmeyi ve cinâyet işlerine me’mûr müdde‘î-i umûmînin iddi‘ânâmesini tedkīk ve mütâla‘a ederek üç gün içinde ithâma karâr verir ve maznûnun-aleyh cihetiyle ithâm olunur ise kānûnen taht-ı tedkīke alınıp da muhâkeme edilmesini hâvî mazbatasını yapıp makām-ı Sadâret-i uzmâya takdîm eder. Makām-ı Sadâret-i uzmâ dahi işbu tevkīf karârını istîzân ile müte‘allik buyrulacak irâde-i seniyye üzerine icrâ eden bu karâr mûcebince Dâire-i Muhâkemât cinâyet fi‘ilinin muhâkemesine başlayıp hüküm ve karârını yukarıda zikrolunduğu vechile mahkûmun-aleyhe teblîğ eyler. İstînâfen ve temyîzen rü’yeti Şûrâ-yı Devlet’e âid olan me’mûrîn muhâkemâtına müte‘allik mu‘âmelât dahi ber-vech-i âtî beyân olunur.
Maznûnun-aleyh olan bir me’mûrun bidâyeten rü’yet-i muhâkemeye mahsûs Meclis-i İdâre’de icrâ-yı muhâkemesi Bâbıâlî’den istîzâna mevkūf olan takımdan ya‘ni irâde-i seniyye ile mansûb olanlardan ise ba‘de’l-istîzân Şûrâ-yı Devlet Dâhiliye Dâiresi’nin bâlâda muharrer usûlü vechile vereceği karâr üzerine Bâbıâlî’den teblîğ-i resmîsiyle ve irâde-i seniyye ile olur. Fakat maslahat cinâyete münkalib olup da maznûnun-aleyhin taht-ı tevkīfde muhâkemesi sûretine Meclis-i İdâre’nin heyet-i ithâmiyesi Usûl-i Muhâkemât-ı Cezâiye Kānûnu hükmüne tevfîkan karâr verir ise vâlîler bunu Bâbıâlî’den bi’l-istîzân irâde-i seniyyeyi nâtık alacakları emr-i resmî üzerine icrâ ederler.
Vilâyet Mecâlis-i İdâresi’nin bidâyeten rü’yet ve hükmettiği me’mûrîn muhâkemâtının Şûrâ-yı Devlet Muhâkemât Dâiresi’nde istînafı icrâ olunur ve ba‘de’l-istînaf iddi‘â vukū‘unda heyet-i temyîzde dahi temyîz edili[p] gerek bidâyeten ve gerek istînafen ve temyîzen Şûrâ-yı Devlet’de rü’yet olunan muhâkemâtın ve müddeî-i umûmîler ve mustantıklar vezâifinin işbu îzâhnâmede gösterilen mu‘âmelâtdan başka ahkâmı Usûl-i Muhâkemât-ı Cezâiye Kānûnu’na tevfîk olunur. Ancak verilecek hüküm ve karârın icrâsı makām-ı icrâya âiddir ve herhâlde irâde-i seniyye ile mansûb me’mûrlar haklarında lâhık olan karârlar bi’l-istîzân irâde-i seniyye müte‘allik buyurulmadıkça mevki‘-i icrâya konulmaz.
Fî 11 Rebî‘ülâhir sene [1]301 ve fî 28 Kânûn-ı sânî sene [1]299.
|