.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Kartal Mahkemesi 1 Numaralı Sicil (H. 1128-1133 / M. 1716-1721)
cilt: 62, sayfa: 188
Hüküm no: 277
Orijinal metin no: [49a-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Vergilerin kanunlara uygun olarak toplanması için vergiden muaf olan ve olmayanların tekrar tahriri

Kıdvetü’l-kuzât ve’l-hükkâm ma‘denü’l-fazl ve’l-kelâm mevlânâ Yoros kādısı -zîde <> fazluhû- ve kıdvetü’n-nüvvâb ve’l-müteşerri‘în Üsküdar kazâsına tâbi‘ Şile ve Adalar nâhiyeleri nâibleri -zîde ilmuhumâ- ve mefâhirü’l-emâsil ve’l-akrân kethüdâyeri ve yeniçeri serdârı ve a‘yân-ı vilâyetin iş erleri -zîde kadruhum- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki, zikr olunan nâhiyelerin her sene avârızları mukābelesinde veregeldikleri kadırga kerestesi bedeliyelerinden yüz sekiz senesinden yüz yirmi senesine gelince zimmetlerinde olan on üç yük kırk altı bin sekiz yüz elli iki akçe olup otuz bir bin beş yüz seksen dört akçe Şile nâhiyesinin hisselerine îcâb edip tahsîli fermân olunmağla vârid olan emr-i şerîf re‘âyâ muvâcehelerinde kırâat olundukda, Şile ve Kabakoz ve Irgadi dîvânları şâhinci timârı olmağla biz şâhincibaşıya mürde-bahâ veririz ve Doğancıoğlu dîvânı dahi Ahi Çelebi Vakfı re‘âyâsıyız ve mu‘âf olmak üzere yedimizde hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûnumuz vardır ve Yoros kazâsı ahâlîleri dahi biz mîrî çayır hizmetine memûruz deyü ve bundan mâ‘adâsına da mîrâhur-ı evvel tarafına yirmi beş bin akçe veririz deyü her biri bir dürlü illet ile mâl-ı mîrîden hisselerine isâbet edeni edâ etmeyip Şile nâhiyesine isâbet eden akçenin cümlesin ancak Göksu ve Bozgaca ve Çayırbaşı ve Ahmedlü dîvânı ahâlîleri üzerlerine tahmîl etmeleriyle edâya bir vechile iktidârları olmayıp izhâr-ı tazallüm etdiklerin kazâ-i mezbûre nâibi arz ve i‘lâm etmeğin Hazîne-i âmire’mde mahfûz olan mevkūfât defterlerine nazar olundukda Şile ve Adalar ve Yoros nâhiyelerinin liman defteri mûcebince terbî‘î hesâbı üzere ber-vech-i ocaklık kadırga kerestesi sirenlerinden? on üç yük kırk altı bin sekiz yüz elli iki akçe olup tahsîli için emr-i şerîf ve avârız îcâb eder emlâk [ve] araziye mutasarrıf olanlar kānûn üzere avârızların vermek üzere emr-i şerîf verilegeldiği mukayyed bulunup ve defter-i cabası görüldükde Şile nâhiyesinde şâhinci kurâlarında Kabakoz karyesinde otuz üç nefer, Çayırbaşı karyesinde beş nefer ve Şile karyesinde dahi otuz dört nefer şâhinci neferâtı olup ve merhûm Şeyh Ebu İshak Kâzerûnî Evkāfı’ndan Üsküdar kazâsına tâbi‘ nefs-i Şile nâm karye avârız dîvânına ve tekâlîf-i örfiyeden mu‘âf ve müsellem olup serbest olmağla serbest üzere taraf-ı vakıfdan zabt ve kereste ve menzil ve sâir teklîf-i şâkka talebiyle rencîde etdirilmemek üzere yüz on altı senesinde emr-i şerîf verildi. Defter-i Harameyn Muhâsebesi’nden derkenâr olunmağın lâkin kereste bedeli veregelen re‘âyânın ekseri şâhinci ve çakırcıyız deyü vermediklerinden gayri ekseri dahi şâhinci timâr ...? ve vakıf re‘âyâsı karyelerine ve nâhiyelerine varıp tavattun [edip] biz şâhinciyiz ve vakıf re‘âyâsıyız, mu‘âf ve müsellemleriz deyü bir şey vermeyip onların hisseleri dahi sâir re‘âyâya tahmîl olunduğundan gayri mâl-ı mîrînin tahsîline mâni‘ ve re‘âyâ fukarâsına tahmîl etmeleriyle vakıf ve şâhinci <> re‘âyâları birbirleriyle mahlût olmağla tefrîk ve temyîz lâzım gelip [49b] müceddeden tahrîre muhtâc olmağın kıdvetü’l-emâsil ve’l-akrân Mehmed Ağa -zîde kadruhû- muharrir ta‘yîn olunup zikr olunan nevâhîde ve kurâlarında sâkin gerek vakıf ve şâhinci ve erbâb-ı timâr ve yeniçeri ve cebeci ve topçu ve sâir askerî geçinenleri re‘âyâyı ism ü resmleriyle ale’l-esâmî tahrîr ve defter edip ve askerî iddi‘âsında olanların yevmiyelerin ve bölüklerin ve kādî ve eimme ve hutebâ ve müezzân ve kayyım ve eli berâtlı olanların sıhhati üzere yazıp ve esâmîlerinin üzerlerine şerh verip ve sâir bir tarîkle mu‘âf olup mu‘âfiyet iddi‘âsında olanların dahi hizmetlerinin lüzûmu var mıdır yok mudur gereği gibi tefahhus eyleyesiz ve siz ki kādılar ve muharrir-i mûmâ-ileyhsiz tahrîr husûsunda ziyâde dikkat ve ihtimâm ve sadâkat ve istikāmet ile kemâl-i mertebe tahrîr edip bir ferdi ihtifâ ve himâye ve bir şahsa sıyânet olunmayıp ve tahrîr bahânesiyle celb-i mâl olunmağla re‘âyâ fukarâsına zulm ü ta‘addî olunmakdan ve asıl tekâlîflerine kesri mûcib vaz‘ u hareketden be-gāyet ihtirâz edip câdde-i hakdan udûl ve inhirâf eylemeyesiz, şöyle ki, tahrîr-i husûsuna ihtimâm eyleyip bir ferde himâye ve hâric-ez defter ferd kalır ise bir dürlü özür ve cevâba kādir olmayıp itâb ve ikāba müstahak olmalarını mukarrer bilesiz, ona göre iştibâh üzere olup fermânım olduğu üzere cümlesin tahrîr ve defter edip defterin Dersa‘âdet’ime gelip manzûr-ı hümâyûnum oldukda lüzûmu olmayıp askerî geçinenleri re‘âyâsına ilhâk ve gereği gibi nizâm verilmek için defterleri imzâlayıp ve mühürleyip muharrir-i mûmâ-ileyhe irsâl olunmak bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki, hükm-i şerîfimle vardıkda bu bâbda sâdır olan emrim üzere amel edip dahi siz ki kādı ve nâhiye nâibleri ve muharrirsiz, zikr olunan nevâhîde ve kurâlarında sâkin olanları fermânım olduğu üzere cümlesin tahrîr ve defter edip defteri gelip manzûr-ı hümâyûnum oldukda lüzûmu olmayıp askerî geçinenleri re‘âyâma ilhâk ve gereği gibi nizâm verilmek için defterleri imzâlayıp ve mühürleyip muharrir-i mûmâ-ileyh ile Dersa‘âdet’ime irsâl eyleyesiz, şöyle bilesiz, alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.

Tahrîren fî 18 min-Zilhicceti’ş-şerîfe sene 1120

Kad vasale ileynâ fî-yevmi’s-sâlis min-Zilhicceti’ş-şerîfe.