Kısmet-i Askeriye Mahkemesi 19 Numaralı Sicil (H. 1109-1110 / M. 1698-1699) cilt: 58, sayfa: 398 Hüküm no: 283 Orijinal metin no: [73a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Azatlı köleler Murtaza ve Ali’nin vefat eden Hasan Bey’in vasiyet ettiği parayı ve İsmail Bey’in de alacağını terekeden aldıkları
Kezâlik akd-i meclis-i şer‘-i şerîf ettikde verâseti mezbûrelere münhasıra oldukdan sonra mahmiye-i mezbûrede Hadîka-i hâssa’da sâkin fahrü’l-a‘yân İsmail Bey b. İbrahim meclis-i ma‘kūd-ı mezbûrda zikr olunan Hanife ve Fâtıma ve Âişe nâm sagīrelerin vâlideleri ve vasiye-i mansûbeleri bâ‘isetü’l-vesîka mezbûre Hadîce ile zâtı mua‘rrifân-ı mezbûrân ta‘rîfleriyle mu‘arrefe sagīre-i mezbûre Havva’nın vasiye-i mansûbesi ve vâlidesi Şahbaz bt. Abdullah mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm edip müteveffâ-yı mezbûrun terekesinden işbu yedimde olan hüccet-i şer‘iyye nâtık olduğu üzere edâsına hükm-i şer‘î lâhık olan elli guruş hakkımı terekeden olmak üzere mezbûreler yedlerinden tamâmen ahz u kabz eyledim meblağ-ı mezbûrdan yedinden bir şey kalmadı dedikde gıbbe’t-tasdîk müteveffâ-yı mezbûrun mu‘takı ve mûsâ-bihi olan Murtaza b. Abdullah meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda mezbûre Hadîce ve Şahbaz ve Emine nâm hatunlar mahzarlarında ikrâr ve takrîr-i kelâm edip seyyidim müteveffâ-yı mezbûr Hasan Bey sülüs-i malından benim içün verile deyü huzûr-ı Müslimînde vasiyet ve ikrâr eyledi işbu yedimde olan hüküm hücceti mûcebince edâsına hükm-i şer‘î lâhık olan yüz guruşu sülüs-i terekeden olmak üzere mezbûrelerden ahz u kabz eyledim meblağ-ı mezbûrdan yedlerinde bir şey kalmadı dedikde gıbbe’t-tasdîk ve müteveffâ-yı mezbûrun âhar mu‘takı ve mûsâ-bihi Ali b. Abdullah dahi meclis-i mezbûrda mezbûreler mahzarlarında ikrâr ve takrîr-i kelâm edip müteveffâ-yı mezbûr sülüs-i malından benim içün verile deyü vasiyet eyledi işbu hüküm hücceti mûcebince yüz guruşu mezbûreler yedlerinden tamâmen ahz u kabz eyledim yedlerinde bir akçe bâkī kalmadı dedikde gıbbe’t-tasdîk vâki‘ hâli ilâ-âhirihî.
Şuhûdü’l-hâl: Es-sâbikūn.
|