.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Kısmet-i Askeriye Mahkemesi 59 Numaralı Sicil (H. 1143 / M. 1730-1731)
cilt: 64, sayfa: 167
Hüküm no: 113
Orijinal metin no: [24b-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Keresteciler Kethüdası Ahmed Ağa’nın hayattayken kölesi Hasan’ı azat ettiği

Kezâlik rıkk-ı sâbıkını mu‘terif işbu uzun boylu açık kaşlı kara gözlü Çerkesiyyü’l-asl Müslimetü’l-millet bâ‘isü’l-kitâb Hasan b. Abdullah meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda vekîlân-ı mezbûrân mahzarlarında üzerlerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip seyyidim merhûm-ı mezbûr sâbıkā Keresteciler Kethüdâsı el-Hâc Ahmed Ağa b. el-Hâc Hüseyin b. Hasan hâl-i kemâl-i sıhhatinde fevtinden dört sene mukaddem yedimde abd-i memlûkü olduğum hâlde hasbeten lillâhi te‘âlâ huzûr-ı Müslimînde beni mâlından tahrîr ve i‘tâk ve silk-i ahrâr-ı asliyyîne idrâc ve ilhâk etmekle ben sâir ahrâr-ı asliyyîn gibi hür olmuş iken vekîlân-ı mezbûrân rık olup terekeden olmak üzere bana bi-gayrı hakkın vaz‘-ı yed ederler suâl olunup sebîlim tahliye olunmak matlûbumdur dedikde gıbbe’s-suâl ve’l-inkâr mevsûf-ı mezbûrdan sıdk-ı makālına beyyine taleb olundukda udûl-i ahrâr-ı ricâl-i Müslimînden zikr olunan Dâye Hatun mahâllesinde sâkin el-Hâc Süleyman b. Abdullah ve Molla Hüsrev mahâllesinde sâkin es-Seyyid Abdullah Çelebi b. Mustafa li-ecli’ş-şehâde meclis-i ma‘kūd-ı mezkûra hâzırân olup isre’l-istişhâd fi’l-hakīka müteveffâ-yı mezbûr sâbıkā Keresteciler Kethüdâsı el-Hâc Ahmed Ağa b. el-Hâc Hüseyin b. Hasan hâl-i kemâl-i sıhhatinde fevtinden dört sene mukaddem işbu mevsûf-ı mezbûr Hasan’ın yedinde abd-i memlûkü olduğu hâlde hasbeten lillâhi te‘âlâ huzûrumuzda mâlından tahrîr ve i‘tâk ve silk-i ahrâr-ı asliyyîne idrâc ve ilhâk etmekle mevsûf-ı mezbûr sâir ahrâr-ı asliyyîn gibi hür olmuşdur biz bu husûsa bu vech üzere şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyü her biri edâ-i şehâdet-i şer‘iyye ettikde ba‘de’t-ta‘dîl ve’t-tezkiye şehâdetleri makbûle olmağın mûcebiyle ba‘de’l-hükm ilâ-âhırihî.

Fi’t-târîhi’l-mezbûr li-seneti’l-merkūme.

Şuhûdü’s-sâbıkūn