.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Kısmet-i Askeriye Mahkemesi 59 Numaralı Sicil (H. 1143 / M. 1730-1731)
cilt: 64, sayfa: 349
Hüküm no: 281
Orijinal metin no: [62a-3]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Ahmed Efendi’nin havale cihetinden vefat eden İshak Ağa’da alacağı olduğu

Kezâlik akd-i meclis-i şer‘-i şerîf ettikde bâ‘isü’l-kitâb sâbıkā kethüdâ yeri kâtibi fahrü’l-akrân el-Hâc Ahmed Efendi b. el-Hâc Mehmed meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda müteveffâ-yı mezbûrun zevce-i menkûha-i metrûkesi ve sulbî sagīr oğlu Abdülkadir ve sulbiye sagīre [kızı] Saliha’nın vâlideleri ve tesviye-i emrlerine kıbel-i şer‘den mansûbe vasîleri olmağla tereke-i müteveffâ-yı mezbûra bi’l-verâse ve bi’l-vesâye vâzı‘atü’l-yed olan Âişe Hatun bt. Mehmed tarafından husûs-ı âti’l-beyana vekîl-i müsecceli Ahmed Ağa b. Mahmud ile müteveffâ-yı mezbûrun vâlidesi olup zâtı ta‘rîf-i şer‘î ile mu‘arrefe olan diğer Âişe Hatun bt. Lütfullah mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip müteveffâ-yı mezbûr İshak Ağa b. Ali b. İshak zimmetinde cihet-i havâleden altı yüz guruş hakkım olup hattâ müteveffâ-yı mezbûr hâl-i kemâl-i sıhhatinde meblağ-ı mezbûr cihet-i merkūmeden zimmetinde bana vâcibü’l-edâ deyni olduğunu huzûr-ı Müslimînde ikrâr ve işhâd ettikden sonra meblağ-ı mezkûrun iki yüz elli guruşunu hayâtında yedinden ahz u kabz edip bâkī zimmetinde üç yüz elli guruş hakkım kalıp kable’l-edâ fevt olmağla terekesinden taleb ederim, suâl olunsun dedikde gıbbe’s-suâl ve’l-inkâr müdde‘î-i mezbûrdan ber-vech-i muharrer müdde‘âsına beyyine taleb olundukda udûl-i ahrâr-ı ricâl-i Müslimînden mahmiye-i mezbûrede Nahılbend mahâllesi ahâlîsinden olup Hâfız el-Hâc İbrahim b. Hasan ve Macunî el-Hâc Abdullah b. Halil li-ecli’ş-şehâde meclis-i ma‘kūd-ı mezbûra hâzırân olup isre’l-istişhâd fi’l-hakīka müteveffâ-yı mezbûr İshak Ağa b. Ali b. İshak hâl-i kemâl-i sıhhatinde işbu müdde‘î-i mezbûr el-Hâc Ahmed Efendi’ye cihet-i havâleden [62b] altı yüz guruş zimmetinde vâcibü’l-edâ deyni olduğunu huzûrumuzda ikrâr ve bizi işhâd eyledi, biz bu husûsa bu vech üzere şâhidleriz, şehâdet dahi ederiz deyü her biri edâ-i şehâdet-i şer‘iyye ettikde ba‘de’t-ta‘dîl ve’t-tezkiye ilâ-âhırihî.

Fi’t-târîhi’l-mezbûr li-seneti’l-merkūme.

Eş-şâhidûnü’s-sâbıkūn