Bab Mahkemesi 54 Numaralı Sicil (H. 1102 / M. 1691) cilt: 20, sayfa: 130 Hüküm no: 117 Orijinal metin no: [18b-1] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Canfedâ Hatun bt. Abdullah’ın menzilinde Mehmed Çelebi’nin alakası olmadığı
Mahmiye-i İstanbul’da Yenibahçe kurbunda sâkin bâ‘isü hâze’l-kitâb Yusuf b. Osman meclis-i şer‘de, Hoca Hayreddin Vakfı mütevellîsi Abdülkerim b. Abdülhalim hâzır olduğu hâlde Mehmed b. Abdullah mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip, vakf-ı mezbûrdan olup mârru’z-zikr Yenibahçe kurbunda vâki‘ müte’ehhilîn odalarında [ve] bir tarafı Nakkaş Mehmed Çelebi menzili ve bir tarafı Hatice Hâtun tasarrufunda olan menzil ve bir tarafı Vakf-ı Sinan ve bir tarafı tarîk-i âm ile mahdûd bir bâb odayı târih-i kitâbdan altı sene mukaddem icâreteyn-i ma‘lûmeteyn ile mutasarrıfesi olup bundan akdem vefât eden Canfedâ bt. Abdullah nâm hâtun işbu mütevellî-i mezbûr Mehmed’in izniyle bana ferâğ ve tefvîz, ben dahi tefevvüz ve kabûl ve kabz etmiş iken, menzil-i mezbûra mezbûr Mehmed bi gayri hakkın vaz‘-ı yed eder, suâl olunup kasr-ı yedine tenbîh olunmak matlûbumdur dedikde, gıbbe’s-suâl mezbûr Mehmed cevâbında, işbu yedinde olan mütevellî-i mezbûrun temessükü nâtık olduğu üzre iki sene mukaddem menzil-i mezbûru mezbûre Canfedâ Hâtun bana ferâğ ve tefvîz, ben dahi tefevvüz ve kabûl etmiş idim deyu mezbûre Canfedâ’nın kendiden mukaddem menzil-i mezkûru müdde‘î-i mezbûra tefvîzini inkâr edicek, müdde‘î-i mezbûrdan müdde‘âsına beyyine taleb olundukda, Receb Halîfe b. Mustafa ve Mehmed b. Musa ve İbrahim b. Osman li ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırûn olup istişhâd olunduklarında, fi’l-hakīka târih-i kitâbdan altı sene mukaddem menzil-i mezbûru mezbûre Canfedâ Hâtun bt. Abdullah mezbûr Yusuf’a bizim huzûrumuzda mütevellî-i mezbûrun izn ve ma‘rifetiyle ferâğ ve tefvîz, ol dahi tefevvüz ve kabûl edip, mütevellî-i merkūm hat ve hatmini hâvî temessük dahi vermiş idi. Biz bu husûsa bu vech üzre şâhidleriz, şehâdet dahi ederiz deyu mütevellî-i mezbûr muvâcehesinde edâ-i şehâdet-i şer‘iyye eylediklerinde, ba‘de’t-ta‘dîl ve’t-tezkiye şehâdetleri makbûle olduğundan sonra mütevellî-i mezbûr dahi kaziyye minvâl-i meşrûh üzre olduğuna ikrâr ve i‘tirâf etmeğin, mûcebiyle menzil-i mezbûrdan kasr-ı yed edip, mezbûr Yusuf’a teslîme tenbîh birle, mâ hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olundu. Hurrire fi’l-yevmi’s-sâlis ve’l-ışrîn min şehri Cemâziyelevvel sene 1102.
Şuhûdü’l-hâl: İbrahim Çelebi b. Ahmed, İsmail Çelebi b. Mustafa, Mehmed Çelebi (...), Ali b. Mehmed.
|