.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Rumeli Sadâreti Mahkemesi 40 Numaralı Sicil (H. 1033-1034 / M. 1623-1624)
cilt: 46, sayfa: 181
Hüküm no: 169
Orijinal metin no: [32a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Çavuş Ahmed Çelebi’nin tasarrufunda bulunup harâb olan vakıf akideci dükkânının tamiri sırasında yıkılan duvarın dibinde altın ve Filori bulunduğu

Cenâb-ı sadâret-penâh ve celâlet-destgâh -dâme mahfûfen bi-eltâfi’l-meliki’l-ilah- savb-ı savâb-nümâlarından buyuruldu-yı şerîf vârid olup mazmûn-ı münîfinde mahmiye-i İstanbul’da Azaplar hamamı kurbünde vâkı‘ Çavuş Ahmed Çelebi nâm bevvâb-ı Sultânînin evlâdiyyet ve meşrûtiyet üzere mutasarrıf olduğu vakıf akideci dükkânı mürûr-ı eyyâmla harâba müşrif olup müsteʼciri olup el-ân medîne-i İzmir’de sâkin olan Kemal b. Hüseyin nâm akidecinin li-ebeveyn karındaşı olup hâlâ dükkân-ı mezbûrda sâkin olan Yusuf nâm kimesne ile tüccâr tâifesinden ba‘zı kimesneler târîh-i kitâbı şehrinin yirmi yedinci ahad günü müceddeden ta‘mîr olunmak içün dükkân-ı mezbûrun duvarını yıkıp temelini açarlar iken sâhibi nâ-ma‘lûm bir mikdâr Filori ile guruş bulunup beynlerinde taksîm etmek üzere iken etrâfında olan Müslümanlar vâkıf olup bâ‘zısını tâife-i mezbûreden tahsîl edip taraf-ı beytü’l-mâla teslîm edip bâ‘zısı firâr eyledikleri inhâ olundu. Cânib-i şer‘den üzerine varılıp husûs-ı mezbûra vâkıf olan Müslümanlardan teftîş ve tafahhus olunup vâkı‘ hâli mahallinde tahrîr oluna deyü buyurulmağın imtisâlen li’l-emri’l-âlî savb-ı şer‘den Gubârîzâde Mevlânâ Ahmed irsâl olunup hâlâ atabe-i aliyye-i Sultâniyyede başdefterdâr kāimmakāmı olan emîrü’l-ümerâʼi’l-kirâm kebîrü’l-küberâʼi’l-fihâm zü’l-kadr-i ve’l-ihtirâm sâhibü’l-izzi ve’l-ihtişâm Mehmed Paşa taraf-ı karînü’ş-şerîflerinden husûs-ı mezbûra meʼmûr olan bâ‘isü’l-kitâb zahrü’l-akrân Davud Çavuş b. Abdülmennân ve zeyl-i kitâbda mastûrü’l-esâmî olan Müslimîn ile dükkân-ı mezbûra varılıp mezbûr Yusuf ihzâr olunup muvâcehesinde mu‘âyene eylediklerinde zikr olunan dükkânın cânib-i şarkīsinde vâkı‘ duvarı bi’l-külliye yıkılıp temeli açılmış bulunup mezbûr Yusuf istintâk olundukda mezkûr cevâbında yevm-i mezbûrda vakt-i zuhurda neccâr tâifesinden işbu meclisde hâzır olan Rıdvan b. Abdullah ve Hasan b. Abdullah ve Ali b. Abdullah ve Halil Beşe b. Abdullah er-râcil zikr olunan dükkânın temelini açmağa mübâşeret edip ben dükkân önünde kendi hâlime meşgûl iken berber tâifesinden Ali nâm kimesne yanıma gelip neccârlar altun ve guruş buldular deyüp ben dahi nazar eylediğimde toprak ile mahlût bir mikdâr altun ile guruş işbu köhne yerin içinden çıkıp üç altun ben alıp dördünü mezbûr Rıdvan alıp ve mezkûr berber Ali dahi zikr olunan altun ve guruşların üzerine hücûm edip düşüp mezkûrûn Rıdvan ve Hasan ve Ali ve Halil Beşe dahi hücûm edip mezkûr Berber Ali dâmânına bir mikdâr taş ve toprak doldurup zikr olunan çarşıda olan dükkânına kaçıp ve mezkûr Halil Beşe dahi bir mikdâr taş ve toprak alıp kenîfe kaçıp ve ismi ma‘lûmumuz değil bir yeniçeri dahi üzerimize hücûm edip bir mikdâr taş ve toprak dahi ol alıp firâr edip ba‘dehû Müslümanlar hâlimize vâkıf olup üzerimize cem‘ olup bizi tutup aldığımız altunları elimizden alıp ba‘dehû zikr olunan temelin toprağını yoklayıp içinden bir mikdâr altun ve guruş dahi çıkarıp cümlesini bir yere cem‘ edip beynlerinde hesâb eylediklerinde cem‘an otuz dört altun ile on iki kâmil guruş olup meblâğ-ı mezbûru taraf-ı Beytü’l-mâle teslîm içün bir bezin içine bağlayıp mühürlediler bâkīsi ma‘lûmum değildir deyüp mezbûrûn Rıdvan ve Hasan ve Ali dahi istintâk olundukda mezbûrûn dahi mezkûr Yusuf’un kelimât-ı meşrûhasına mutâbık haber verip mezbûr Halil Beşe’den suâl olundukda ben ol vakitte kenîfde bulunmağla husûs-ı mezbûrdan bi-vechin mine’l-vücûh haber ve âgâhım olmayıp sonra geldiğimde mezkûrûn başıma üşüşüp sende dahi altun vardır deyü beni soyup koynumda üç yüz aded Osmânî var idi gāret eylediler deyüp husûs-ı mezbûrda dikkat ve ihtimâm olunup ahâlî-i mahalle-i mezbûreden ve gayriden istihbâr olundukda es-Seyyid Hamza Çelebi b. Siyami ve Abdüsselâm b. el-Hâc Abdülkādir ve Receb b. Musa ve Ahmed Beşe b. Mustafa ve Mehmed Bey b. Ali hâzırûn olup fi’l-vâkı‘ kaziyye vech-i meşrûh üzere olmuşdur deyü mezkûrûnun cevâblarına mutâbık haber verip ba‘dehû zikr olunan temelin taşı ayrılıp toprağı garballanıp tecessüs-i tâmla tecessüs olundukda bir Filori ile bir bez bulunmağın sûret-i hâli mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ketb ve tahrîr edip ba‘dehû gelip meclis-i şer‘de ikrâr ve takrîr etmeğin mâ vaka‘a gıbbe’t-taleb ketb olundu.

Tahrîren fi’l-yevmi’s-sâmin ve’l-ışrîn min-Şa‘bâni’l-mu‘azzam li-sene selâse ve selâsîn ve elf.

Şuhûdü’l-hâl: Zahrü’l-vülât mevlânâ Receb Efendi el-kādı, Mehmed Ağa b. Mehmed el-cündî, Bektaş b. Abdullah er-râcil, Lütfi Beşe b. Mehmed er-râcil, el-Hâc Mehmed b. Yusuf, Mehmed Bey b. Mehmed el-cündî ve gayruhüm.