|
Rumeli Sadareti Mahkemesi 56 Numaralı Sicil (H. 1042-1043/M. 1633) cilt: 14, sayfa: 87 Hüküm no: 56 Orijinal metin no: [12b-2] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Hümâ Hatun vakfına ait menzilin kiracısı Aişe bt. Mehmed’in yaptığı tamir harcamalarının kiradan sayıldığı
Menzil-i âti’l-beyânın hâlâ mütevellîsi olan Ahmed Efendi b. Sinan meclis-i şer‘-i lâzımü’t-tevkīrde, menzil-i câi’z-zikre hâlâ vâzı‘atü’l-yed olduğu şer‘an sâbit olan Aişe bt. Mehmed nâm hâtun mahzarında üzerine takrîr-i da‘vâ edip, mahmiye-i İstanbul’da Hoca Üveys mahallesinde vâki‘ bir tarafı el-Hâc Ahmed b. ( ) mülkü ve bir tarafı Kâtib İsâ Efendi mülkü ve bir tarafı Abdurrahman Efendi mülkü ve bir tarafı tarîk-i âm ile mahdûd olup, bir beyt-i ulvîyi ve bir beyt-i süflîyi ve bir fevkānî kiler ve bahçeyi ve bi’r-i mâyı müştemil olan menzili bundan akdem mâlikesi olan Hümâ Hâtun bt. ( ) nâm sâhibetü’l-hayr vakf ve haps edip, süknâsı utekāsına ve evlâd ve utekāsına şart edip, bundan akdem utekādan olup [menzil-i] mezbûrda sâkin olan Müstedâm nâm kimesne fevt olup, ben vâkıfe-i mezkûrenin mu‘takı Sinan nâm kimesnenin sulbî oğlu olmakla ber mûceb-i şart-ı vâkıf süknâsı menzil-i mezbûre müstahık iken mezbûra Aişe Hâtun menzil-i mezbûra bi gayri vech-i şer‘î vaz‘-ı yed eder, suâl olunup kasr-ı yed ettirilmek matlûbumdur dedikde, gıbbe’s-suâl mezbûre Aişe Hâtun cevâbında, fi’l-vâki‘ hâl zikr olunan minvâl üzredir. Lâkin menzil-i mezkûrda mukaddemâ utekā-yı vâkıfe-i mezkûreden olup ber mûceb-i şart-ı vâkıf sâkin ve menzil-i mevkūf-ı mezkûrun mütevellîsi olup bundan [akdem] fevt olan merkūm Müstedâm hâl-i hayâtında menzil-i mezbûr harâbe müşrif olup ta‘mîr ve termîmine cânib-i vakıfda müsâ‘ade olmadığı ecilden menzil-i merkūmun muhtâc-ı meremmet olan mevâzi‘ini ben ta‘mîr ve meremmet edip sarf eylediğim meblağ icâre-i mu‘acceleye mahsûb olmak üzre bana tevliyet-i mahkiyyesi hasebiyle izin verip, ben dahi menzil-i merkūmda altı bin sekiz [yüz] kırk beş akçe harc ve sarf edip, muhtâc-ı ta‘mîr ve meremmet olan mevâzi‘ini ta‘mîr ve meremmet eyleyip, bin otuz sekiz senesi Zilka‘desi evâilinde mahmiye-i merkūmede keşif nâibi olan Mevlânâ Mer‘î? Mustafa Efendi b. Şemseddin ta‘mîr ve meremmet eylediğim mevâzi‘i ebniye ve sukūf ahvâline kemâ-yenbağī vukūfu olan bî-taraf müslümânlar keşf ve tahrîr ve vech-i meşrûh üzre elli bin sekiz yüz kırk akçeye takvîm-i sahîh ile takvîm eyleyip yedine hat ve hâtemini müştemile hüccet verip menzil-i merkūmda altı bin sekiz yüz kırk beş akçe icâre-i mu‘accelem mütekarrire oldukdan sonra menzil-i mezbûru mütevellî-i mezbûr Müstedâm bana beher şehr yetmiş akçe ücret-i müeccele ile îcâr edip, ben dahi istîcâr ve kabûl eyledim ol ecilden vaz‘-ı yed ederim deyü takrîr-i meşrûhuna muvâfık hüccet ibrâz edip nazar olundukda, mazmûnu takrîrine muvâfık bulunmağın, gıbbe’l-istintâk mezkûr Ahmed Efendi husûs-ı merkūmu bi’l-külliye münkir olmağın mezkûre Aişe Hâtun’dan sıdk-ı kelâmına beyyine taleb olundukda, udûl-i ricâlden Hasan b. Abdullah ve Hüseyin b. Hızır ve Mustafa b. Pîrî ve Abdülbâkī b. Mehmed nâm kimesneler li ecli’ş-şehâde mahfil-i kazâya hâzırûn olup gıbbe’l-istişhâd, fi’l-vâki‘ mütevellî-i mezbûr Müstedâm hâl-i hayâtında mezbûre Aişe Hâtun’a menzil-i mezbûrun muhtâc-ı ta‘mîr ve meremmet olan mevâzi‘ini ta‘mîr ve termîm eyle sarf eylediğin meblağ icâre-i mu‘acceleye mahsûb olunsun deyü bizim huzûrumuzda izin verdikden sonra mezbûre Aişe Hâtun dahi kendi bi’t-tasarruf menzil-i mezbûrun muhtâc-ı ta‘mîr ve meremmet olan mevâzi‘ini icâre-i mu‘acceleye mahsûb olma üzre altı bin sekiz yüz guruş akçe harc ve sarf edip ta‘mîr ve meremmet eyledi. Biz bu husûsa bu vech- üzre şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyü edâ-i şehâdet-i şer‘iyye ettiklerinde, gıbbe’t-ta‘dîl ve’z-tezkiye şehâdetleri hayyiz-i kabûlde vâkı‘a oldukdan sonra mezbûr Ahmed Efendi min ba‘d mezkûre Aişe Hâtun’a bî-vech mu‘ârazadan men‘ olunup, mâ hüve’l-vâki‘ ketb olundu. Tahrîren fî evâsıt Zilhicceti’ş-şerîfe li sene isneteyn ve erba‘în ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Fahrü’l-müderrisîn İbrahim Efendi b. Ebûbekir, Yusuf Bey b. Şaban, Mansur Bey b. Hızır, Yahya Bey b. Zekeriya, el-Hâc Abbas b. İbrahim.
|