.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Rumeli Sadareti Mahkemesi 56 Numaralı Sicil (H. 1042-1043/M. 1633)
cilt: 14, sayfa: 204
Hüküm no: 210
Orijinal metin no: [40a-2]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Saliha bt. Mehmed ile kızı Aişe’nin Nasuh Efendi’nin terekesinden hakkını aldıkları

Mahmiye-i İstanbul’da Hüseyin Ağa mahallesinde sâkin iken bundan akdem vefât edip verâseti, zevce-i metrûkesi Saliha bt. Mehmed Çavuş nâm hâtuna ve sulbiye sagīre kızı Aişe’ye münhasıra olduğu şer‘an mütehakkık olan merhûm Nasuh Efendi’nin kızı mezbûre Aişe’nin kıbel-i şer‘den mansûbe vasîsi olan mezbûre Saliha Hâtun tarafından husûs-ı âti’l-beyâna vekîl olup, hasm-ı câhid-i şer‘î mahzarında mezbûreyi ma‘rifet-i şer‘iyye ile ârifân Musli Bey b. Musa el-Cündî ve Ali b. Abdi şehâdetleri ile şer‘an vekâleti sâbite olan Genceli Mehmed Ağa b. ( ) meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzımü’t-tevkīrde, mahalle-i mezbûre sâkinlerinden iken bundan akdem mağdûben katl olunan Laz Deli Hüseyin Bey’in zevce-i metrûkesi olup muhallefâtından olan menzil-i âti’z-zikre vâzı‘atü’l-yed olduğu sâbit olan fahrü’l-muhadderât Aişe Hâtun bt. Sinan Çavuş tarafından ikrâr-ı âti’l-beyânı tasdîka vekîl olup, hasm-ı câhid mahzarında mezbûreyi ma‘rifet-i şer‘iyye ile ârifân olan karındaşı Mehmed Ağa b. Sinan Çavuş ve Ahmed Ağa b. Mustafa nâm kimesneler şehâdetleri ile şer‘an vekâleti sâbite olan Habib Efendi b. İbrahim mahzarında bi’l-vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm edip, bundan akdem müvekkile-i mezbûre Saliha Hâtun mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafı müteveffâ-yı mezbûr Nasuh Efendi veresesi mülkü ve bir tarafı camcı Ahmed Beşe b. ( ) mülkü ve iki tarafı tarîk-i âm ile mahdûd olup, mezbûr Nasuh Efendi’nin zevce-i uhrâsı Raziye bt. ( ) nâm hâtunun evvelâ kendi nefsine ba‘dehû zevci mezbûr Nasuh Efendi’ye vakf ba‘dehû bey‘ olunup semeni ile mahall-i i‘tibârda bir akār kesîrü’r-rey‘ iştirâ olunup, rey‘i eczâ-i şerîfe tilâvetine sarf oluna deyü ma‘mûlün-bih kitâb-ı vakfında şart ve tahsîs etmekle, mezbûr Nasuh Efendi’nin vefâtından sonra ber mûceb-i şart-ı vâkıfe semeni ile âhar akār alınmak için bey‘a arz olundukda, maktûl-i mezbûr Hüseyin Bey şirâ ile temellük edip hâlâ veresesine intikāl eden menzil-i mezbûrun hudûdu dâhilinde Camcı Ahmed Beşe mülkü ile tarîk-i âm tarafında olan arz-ı hâliye üzerinde olan birbirlerine muttasıl iki bâb oda ve fevkānî hamam ve cihânnümâ ve zîr [ü] zemîni vâkıfe-i mezbûre izniyle müteveffâ-yı mezbûr Nasuh Efendi kendi mâlıyla nefsiyçün mülkü olmak üzre binâ eylediğini mukaddemâ hasm-ı şer‘î muvâcehesinde isbât edip, hîn-i isbâtda sagīre kızı mezbûre Aişe’nin nesebi dahi sâbit olmayıp evlâdı olmamak zu‘muyla beytülmâl[c]e zabt olunan selâse-i erbâ‘ını mezbûr Hüseyin Bey beytülmâlden iştirâ ile temlîk edip, zevce-i metrûkesi olduğu ecilden müvekkile-i mezbûreye âid olan rubu‘ hisse-i şâyi‘ayı müvekkile-i mezbûreden on yedi bin akçeye iştirâ edip, tamâmen mülk eylediği ebniye-i muhdese-i mezbûrenin beytülmâl tarafından bey‘ olunan selâse-i erbâ‘ı hâlâ nesebi müteveffâ-yı mezbûr Nasuh Efendi’den sâbit olup vasîsi olduğum sagīre kızı mezbûre Aişe’ye intikāl eylediği da‘vâ ve şer‘ ile nesebini isbât eylediğinde, ebniye-i mezbûrenin sagīre-i mezbûreye intikāl eden [40b] selâse-i erbâ‘ının arz-ı vakf-ı mezbûrda hakk-ı karârı olmamakla şer‘an kal‘ı lâzım gelip ref‘ olunmak sadedinde iken, maktûl-i mezbûrun zevce-i metrûkesi mersûme Aişe Hâtun ekall-i kıymeteyn ile râgıbe olduğunda maklû‘an kıymetini takvîm için cânib-i şer‘-i kavîmden Mevlânâ Mehmed Efendi b. Mehmed el-kadı [ve] hâssa mi‘mârlarından Üstâd Musli b. Hüsameddin el-Eyübî ve Üstâd Hüsrev b. Abdullah nâm mi‘mârlar ile üzerine varıp keşf olunup, ebniye-i mezbûrenin cümlesinin maklû‘an kıymeti semen-i sahîh ile seksen yedi bin sekiz yüz elli akçe olduğuna hüccet-i keşf yazılmışdı. El-hâletü hâzihî müvekkile-i merkūme Saliha Hâtun vesâyeten zikr olunan ebniye-i muhdesenin sagīre-i mezbûreye âid olan selâse-i erbâ‘ını bey‘ sagīre-i mezbûreye enfa‘ olmakla, minvâl-i meşrûh üzre ta‘yîn olunan kıymet hesâbı üzre selâse-i erbâ‘ hissenin kıymeti olan seksen bir bin sekiz yüz fıddî râyic fi’l-vakt akçeye bey‘-i bât-ı sahîh-i şer‘î ile bey‘ ve teslîm edip, ol dahi iştirâ ve kabûl eyledikden sonra semeninden yetmiş üç bin üç yüz fıddî râyic fi’l-vakt akçesini müvekkilem mezbûre Saliha Hâtun müşârunileyhâdan nakid alıp kabz edip bâkī kalan sekiz bin beş yüz akçesini sâbıkan merkūm Nasuh Efendi vefât eyledikde sagīre-i mezbûre mevcûde olmayıp vârisi olmamak zu‘muyla beytülmâl tarafına kabz ve bey‘ olundukda, müvekkilemin ebniye-i muhdesede olan rub‘ hissesinin semeni olmak üzre hissesinde tenfîz-i bey‘ eyleyip Hüseyin Bey yedinden alıp kabz eylediği on yedi bin akçeden hâlâ semen hesâbı ile sagīreye âid olan sekiz bin beş yüz akçesiyle takās olunup, cem‘an ebniye-i mezbûrenin cümlesinin tamâmen maklû‘an kıymeti olan seksen yedi bin sekiz yüz akçe vech-i meşrûh üzre bi’t-tamâm makbûz olup, min ba‘d müvekkilemin ve sagīre-i mezbûrenin ol ebniye-i muhdesede vechen mine’l-vücûh alâkaları kalmamışdır, müşteriye-i merkūmenin müşterâsı olmuşdur dedikde, vekîl-i mezbûr Mehmed Ağa’nın vech-i meşrûh üzre cârî ve sâdır olan ikrârını tasdîka vekîl olan mezbûr Habib Efendi şifâhen tahkīk ve vicâhen tasdîk edicek, mâ vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu. Tahrîren fi’l-yevmi’s-sânî min Saferi’l-hayr li sene selâsin ve erba‘în ve elf.


Şuhûdü’l-hâl: Mehmed Efendi b. Ali el-İmâm, Ahmed Ağa b. Mustafa el-müteferrika, Ömer Bey b. Hasan el-Cündî, el-Hâc Mehmed b. Veli, İsâ b. Mehmed, el-Hâc Hüseyin b. el-Hâc Ali, Hasan b. Nesimî, Hasan b. Murad, Mehmed b. Abdullah, Yakub b. Abdünnebî, Mahmud Bey b. Abdülmennân, Hasan Bey b. Abdullah el-Cündî, Yusuf Bey b. Abdullah el-Cündî, Diğer Yusuf Bey b. Abdullah el-Cündî.