Rumeli Sadareti Mahkemesi 56 Numaralı Sicil (H. 1042-1043/M. 1633) cilt: 14, sayfa: 217 Hüküm no: 226 Orijinal metin no: [43b-1] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Şıkk-ı evvel defterdârının Divriği kazası cizyelerinin tahsili meselesinde Bağdasar v. Selyar’ı davadan men edildiği
Atebe-i aliyye-i sultâniyede hâlâ şıkk-ı evvel defterdârı olan zü’l-kadri’r-refî‘ ve’l-câhi’l-menî‘ İbrahim Efendi b. ( ) tarafından husûs-ı âti’z-zikre vekîl olup, hasm-ı câhidü’l-vekâle mahzarında bimâ hüve nehcü’s-sübût şer‘an vekâleti sâbite olan fahr-ı erbâbü’t-tahrîr ve’l-kalem Musa Efendi b. ( ) el-Kâtib meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzımü’t-tevkīrde, vilâyet-i Anadolu’da vâki‘ nefs-i kazâ-i Divriği ve tevâbi‘i keferesinin örf-i me’lûfları üzre husûs-ı âti’z-zikrde husûmet ve redd-i cevâba vekîl olup, tarîk-i şer‘î-i mu‘teber üzre vekâleti sâbite olan Bağdasar v. Selyar nâm Ermeni muvâcehesinde üzerine bi’l-vekâle takrîr-i da‘vâ ve tasdîr-i müdde‘â kılıp, bin kırk iki senesine mahsûb olmak üzre kazâ-i mezbûr ve tevâbi‘i keferesinin üzerlerine maktû‘an lâzım gelen üç yüz otuz bin nakd-i râyic fi’l-vakt akçenin mîrîsinden yüz altmış bin akçe alındıkdan sonra bâkī kalan yüz yetmiş bin akçe cizyeleri henüz cem‘ olunmayıp üzerlerinde olmağın, meblağ-ı mezbûru ve örf-i sultânî üzre bu misillü haraçlardan alınagelen altmış bin akçe gulâmiyyeyi kazâ-i mezbûr ve tevâbi‘i keferesinden vekâlet-i mahkiyyem hasebiyle taleb [ederim] dedikde, gıbbe’s-suâl mezbûr Bağdasar cevâbında, bundan akdem târih-i mezbûrda mahsûb olmak üzre kazâ-i mezbûr ve tevâbi‘i keferesinin üzerlerine lâzım gelecek cizyeleri için mâbeynlerinde iki yüz otuz bin mezbûru’n-na‘t akçe cem‘ edip meblağ-ı mezbûru bana def‘ ve teslîm edip, işbu meblağı bundan akdem vefât eden Mehmed Bey b. Abdullah nâm kimesneye hâl-i hayâtında verip, ol dahi meblağ-ı mezbûr ile cizye-i merkūmeyi cem‘ hizmetini ahz edip peşîn versin deyü emr eylediklerinde, ben dahi meblağ-ı [mezbûr] iki yüz otuz bin akçeyi mesfûr Mehmed Bey’e vekîlleri olduğum kefere tarafından teslîm eyleyip, ol dahi meblağ-ı mezbûrun altmış bin akçesini gulâmiyye olmak üzre ve yüz yetmiş bin akçesini mîrîsine mahsûb olmak üzre bundan akdem defterdâr olan Mustafa Paşa’ya def‘ ve teslîm edip, ol dahi mezbûr Mehmed Bey yedi ile Hazîne defterine geçirip, hâlâ yüz yetmiş bin akçeyi dahi teslîm eyledikden sonra kazâ-i mezbûr ve tevâbi‘i keferesinin üzerinde târih-i [mezbûr] cizyesinden bir akçe ve bir habbe bâkī kalmadı dedikde, gıbbe’l-istintâk vekîl-i mezbûr cevâbında, fi’l-hakīka müteveffâ-yı mezbûr Mehmed Bey yedinden kazâ-i mezbûr ve tevâbi‘i keferesinin târih-i mezbûrda üzerlerine lâzım gelen cizyeleri için gulâmiyyeden altmış bin akçe ve cizyeden ber vech-i peşîn yüz yetmiş bin akçe geçmişdir. Lâkin ba‘de’t-teslîm mezbûr Mehmed Bey vefât edip zâhirde vâris-i ma‘rûfu olmamağın muhallefâtı cânib-i mîrîye âid olup, meblağ-ı mezbûr mîrîye âid olan cümle muhallefâtından olmuşdur, vekîl-i mesfûrun takrîri üzre meblağ-ı mezbûr iki yüz otuz bin akçe kazâ-i mezbûr ve tevâbi‘i keferesinin mâlı olup vech-i meşrûh üzre merkūm Bağdasar müteveffâ-yı mezbûr Mehmed Bey’e hâl-i hayâtında teslîm eylediğini münkir olmağın, mezbûr Bağdasar’dan sıdk-ı kelâmına beyyine taleb olundukda, udûl-i ricâlden umdetü’l-emâsil ve’l-akrân Çaker Ağa b. Abdülmennân ve Mustafa Ağa b. Abdullah nâm kimesneler li ecli’ş-şehâde mahfil-i kazâya hâzırân olup isre’l-istişhâd, fi’l-vâki‘ kazâ-i mezbûr ve tevâbi‘i keferesinin bin kırk senesinde gulâmiyyeden mâ‘adâ üzerlerine lâzım gelecek üç yüz otuz bin akçenin yüz yetmiş bin akçesini ve altmış bin akçe gulâmiyye ki cem‘an iki yüz otuz bin akçeyi cem‘ edip, meblağ-ı mezbûru merkūm Bağdasar’a teslîm eyleyip mesfûr Mehmed Bey’e verip ol dahi meblağ-ı mezbûrun altmış bin akçesini gulâmiyye nâmına ve yüz yetmiş bin akçesini ber vech-i peşîn cânib-i mîrîye versin dediklerinde, mezbûrların emirleri üzre mezbûr Bağdasar meblağ-ı merkūm iki yüz otuz bin akçeyi bizim huzûrumuzda merkūm Mehmed Bey’e me’mûr olduğu üzre def‘ ve teslîm edip, ol dahi cânib-i mîrîye verdi. Biz bu husûsa şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyü edâ-i şehâdet-i şer‘iyye ettiklerinde, gıbbe’t-ta‘dîl ve’t-tezkiye şehâdetleri hayyiz-i kabûlde vâkı‘a oldukdan sonra vekîl-i mezbûr Musa Efendi mesfûr Bağdasar’a bi gayri vech mu‘ârazadan men‘ olunup, mâ hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olundu. Tahrîren fi’l-yevmi’s-sâlis min şehri Rebî‘ilevvel li sene selâsin ve erba‘în ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Fahrü’l-a‘yân Veli Ağa b. ( ), Hüseyin Bey b. Ahmed, Ali Çavuş b. ( ) tâbi‘-i Ebûbekir Paşa, Mehmed b. Ali, Kurd b. Hasan.
|