.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Rumeli Sadareti Mahkemesi 56 Numaralı Sicil (H. 1042-1043/M. 1633)
cilt: 14, sayfa: 237
Hüküm no: 252
Orijinal metin no: [49a-3]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


El-Hâc Nezir’in terekesinden taş ocaklarının veresesi arasında taksimi

Dârü’l-cihâd-ı medîne-i Belgrad’da el-Hâc Nezir mahallesi sâkinlerinden iken bundan akdem vefât eden merhûm el-Hâc Nezir b. ( ) nâm kimesnenin verâseti, zevce-i metrûkesi Servi bt. Abdullah nâm kimesne ve sulbî kebîr oğlu Salih Beşe’ye ve sulbî sagīr oğlu Halil’e münhasıra olduğu şer‘an mütehakkık oldukdan sonra mezbûr Salih Beşe meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzımü’t-tevkīrde âti’z-zikr olan on bir ocak mülk taş ma‘denine hâlâ vâzı‘u’l-yed olan Mehmed Ağa b. Nasuh mahzarında üzerine takrîr-i da‘vâ edip, hâlâ mezbûr Mehmed Ağa’nın yedinde ve taht-ı tasarrufunda olup medîne-i merkūme kurbunda vâki‘ her biri beynimizde ve lede’l-ahâlî ma‘lûm olmağın tahdîd ve tavsîfden müstağnî olan on bir ocak taş ma‘deni babamız müteveffâ-yı mezbûr el-Hâc Nezir’in mülkü olup, ba‘de vefâtihî verâseti bana ve zevce-i metrûkesi mezbûre Servi’ye ve sulbî sagīr oğlu karındaşım Halil’e münhasıra olmağın, zikr olunan on bir ocak taş ma‘deninin sümünü mezkûre Servi’ye ve seb‘a-i esmânının nısfı bana ve nısf-ı âharı karındaşım mezbûr Halil’e intikāl etmeğin, mezbûr Mehmed Ağa sâlifü’z-zikr olan on bir ocak [49b] taş ma‘denine bi gayri vech-i şer‘î vaz‘-ı yed eder, suâl olunup zikr olunan ma‘denlerde benim hisse-i şer‘iyyem olan nısıf seb‘a-i esmândan kasr-ı yedine tenbîh olunmak matlûbumdur dedikde, gıbbe’s-suâl mezbûr Mehmed Ağa cevâbında, zikr olunan on bir ocak taş ma‘deni fi’l-hakīka müteveffâ-yı mezbûr el-Hâc Nezir’in mülkü olup, ba‘de vefâtihî verese-i merkūmesine intikāl eyledi. Lâkin merkūme Servi asâleten ve mezbûr Halil Bey ve merkūm Salih Beşe’nin hâl-i hayâtında vasîyy-i muhtârı olan Hasan b. Abdullah nâm kimesne zikr olunan on bir ocak taş ma‘denlerini ba‘zı müsevviğāt-ı şer‘iyye ile bana yirmi üç bin beş yüz nakd-i râyic fi’l-vakt akçeye bey‘-i kat‘î ile bey‘, ben dahi iştirâ ve tesellüm eyleyip yedime hüccet-i şer‘iyye almışdım. Lâkin hüccet-i merkūme hâlâ yedimde değildir ve mazmûn-ı sıhhat-şuhûdum bunda yokdur deyip, hâlâ müsevviğ-ı şer‘î beyân edip müdde‘âsını isbâtdan âciz olmağın, mâdem ki bey‘-i mezkûr müsevviğ-ı şer‘î ile olduğunu isbât eylemeye, sâlifü’z-zikr on bir ocak taş ma‘denlerinin seb‘a-i esmânının nısfından kasr-ı yed etmek için mezbûr Mehmed Ağa’ya tenbîh olunup, mâ hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olundu. Tahrîren fî evâhiri Zilka‘deti’l-harâm li sene isneteyn ve erba‘în ve elf.


Şuhûdü’l-hâl: Hasan Beşe b. Mustafa mumcu, Umdetü’s-sâdât es-Seyyid Mehmed Efendi eş-şehîr bi Nakībzâde, Fahrü’l-kuzât Osman Çelebi b. Ali el-kadı, Mustafa Beşe b. Süleyman Odabaşı, Ahmed Beşe b. Yahya, İsmail Çelebi b. Mustafa, Mansur b. ( ) ve gayruhüm.