.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Rumeli Sadareti Mahkemesi 56 Numaralı Sicil (H. 1042-1043/M. 1633)
cilt: 14, sayfa: 289
Hüküm no: 315
Orijinal metin no: [64b-2]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Evliyâ Mehmed Efendi b. Cafer’in nukûd vakfiyesi

Envâ‘-ı hamd-i cemîl, evsâf-ı şükr-i cezîl ol vâkıf-ı ahvâl ve vâhib-i câh-ı halâl vâcibü’l-vücûd mümteni‘ü’l-misâl cenâbına mahsûr ve fâizü’l-cûd, menba‘u’n-nevâl hazretine maksûrdur. Onun sultâniyyetine tağyîr ve tebdîl ve zevâl ve şân-ı bî-nişânına tahvîl ve ihtilâl gelmez. Ve sılât-ı salavât ve simât-ı teslîmât ol makbûl-i dergâh ve mahrem-i harâm-i lî-ma‘allâh server-i zümre-i enbiyâ, habîb-i cenâb-ı Hudâ hazreti Muhammedü’l-Mustafa -aleyhi mine’s-salavât mâ hüve’l-evfâ ve mine’t-tahiyyât mâ hüve’l-ezkâ- merkad-i mutahhar ve ravza-i münevverlerine olsun ki, mesûbât-ı meberrâtı beyân ve izhâr ve harâyir-i sadakātı ayân ve âşikâr eyledi. Ve dahi cümle âl-i athâr ve fırka-i ashâb-ı ebrârları üzerlerine lâyık ve sezâvardır ki, sipihr-i vilâyette her biri necm-i münîr ve evc-i hidâyetde âfitâb-ı bî-nazîrdir. Rıdvânullâhi te‘âlâ aleyhim ecma‘în. Ve ba‘de bâ‘is-i tahrîr-i kitâb-ı müşgîn-nikāb oldur ki, hâlâ pâdişâh-ı rub‘-ı meskûn ve şehinşâh-ı sükkân zîr-i çarh-ı bukalemûn sultân-ı a‘zam hâkān-ı ekrem mâlik-i serîr-i izz ü temkîn zıllullâhi’z-zalîl fi’l-arzeyn fahr-i dûd-mân-ı âl-i Osman es-sultân ibnü’s-sultân es-sultân Murad Hân ibnü’l-merhûm -el-mebrûr ed-dâricü ilâ medârici rahmeti Rabbihi’l-gafûr- es-Sultan Ahmed Hân -lâ zâlet silsiletü saltanatihî müteselsileten ilâ âhiri’z-zamân- hazretlerinin hizmet-i aliyye-i emânetleriyle müşerref olmakla cenâb-ı Rabbü’l-âlemîn -cellet azametuhû bi celâlihî ve aliyyeti kelimeti bi kemâlihî- hazretinden ni‘am-ı kesîre ve minen-i cezîleye nâ’il olup zât-ı sütûde sıfâtları ta‘rîf ve tavsîfden müstağnî olan umdetü’l-ulemâ’i’l-meteşerri‘în kıdvetü’l-fuzalâ’i’l-müteverri‘în sâhibü’l-hayrâti’l-hisân sâhibü ezyâli’l-lutf ve’l-kerem ve’l-ihsân Evliyâ Mehmed Efendi b. Cafer -zîde fazluhû ve takvâhu ve nâle mâ yetemennâhu fî uhrâhu [65a] ve ûlâhu- hazretleri hâl-i sıhhat-i zât ve nefâz-ı kemâl-i tasarrufâtlarında meclis-i şer‘-i şerîf-i münîr ve mahfil-i dîn-i münîf-i Mustafavî’de vakf-ı âti’l-beyânı üzre emr-i tescîl ve maslahat-ı itmâm ve tekmîl için mütevellî nasb ve ta‘yîn eyledikleri fahrü’l-akrân Üveys Bey b. Himmet el-bevvâbü’s-sultânî mahzarında şöyle takrîr-i kelâm ve bast-ı merâm eylediler ki: Mukaddemâ sene ihdâ ve erba‘în ve elf Şevvâli’l-mükerremi evâilinde atyeb-i emvâl ve ahlas-ı menâllarinden yüz on bin fıddî râyicü’l-vakt akçe ifrâz ve vakf edip meblağ-ı mezbûrun yüz bin akçesi onu on bir ve bir pul hesâbı üzre ale’l-vechi’ş-şer‘i’l-helâl istirbâh ve istiğlâl olunup hâsıl olan rey‘ ve nemâsından merhûm-ı mağfiret-nişân müşârunileyh Sultan Ahmed Hân -tâbe serâhû- hazretlerinin mahmiye-i İstanbul’da câmi‘-i şerîf-i bedî‘ü’l-ünvân-ı menba‘u’l-erkânda hâlen hatîb olan mefharü’l-hutebâi’l-kirâm Mevlânâ Abdurrahman Efendi b. ( ) Hazret-i Ebâ Eyyûb el-Ensârî -radiye anhü Rabbühü’l-bârî- türbesinde merkad-i şerîfleri hizâsında haftada üç gün ba‘de edâ-i salâti’s-subh fukarâ-i tâlibînden on nefer kimesneye ta‘lîm-i kırâ’at-i Kur’ân-ı azîm edip, mukābelede yevmî on akçe vazîfeye mutasarrıf ola ve mezkûr olan on nefer kimesnenin her biri dahi yevmî birer akçe vazîfeye mutasarrıf olalar. Ve mûmâ-ileyh Abdurrahman Efendi vakf-ı mezbûra nâzır olup yevmî bir akçe vazîfe-i nezârete mutasarrıf ola. Ve bir mu‘temedün-aleyh kimesne câbî olup yevmî bir akçe vazîfeye mutasarrıf ola. Ve mütevellî-i mezbûr yevmî dört akçe vazîfeye mutasarrıf ola. Ve meblağ-ı mezbûrun on bin akçesi mütevellî yedinde der kîse durup mâh be mâh vazîfe verilmekde usret ve su‘ûbet olmaya deyü şart ve kitâb-ı vakfında ta‘yîn ve tasrîh olunmuşdu. Hâlâ yine vâkıf-ı kesîrü’l-avârıf hazretleri yine mâl-ı hâlislerinden yüz yirmi bin mezkûru’l-vasf akçe dahi ifrâz ve hasbeten lillâhi te‘âlâ vakf-ı sahîh ile vakf ve habs edip şöyle şart eylediler ki: Meblağ-ı mezbûr bâlâda mezkûr olan meblağ-ı mevkūf-ı mastûra zam ve ilhâk olunup kezâlik onu on bir ve bir pul hesâbı üzre rehîn-i kavî ve kefîl-i melî bi’l-mâl ve yahud ikisinden biriyle hasbe’l-âde istirbâh ve istiğlâl olunup hâsıl olan rıbhından yevmî üç akçe mütevellî-i mesfûr vazîfesine zam oluna ve birer akçe nâzır ve câbî ve kâtib vazîfelerine zam oluna. Ve mâdemki hayâtda olalar mesfûr Üveys Bey mütevellî ve hatîb-i merkūm Abdurrahman Efendi nâzır ola, rıbh-ı mezkûrdan bâkī olan meblağa vâkıf-ı müşârunileyh hayâtında istediği gibi mutasarrıf ola. Bi irâdeti’llâhi te‘âlâ kazâ-i sicinden sonra meblağ-ı bâkīden sâlifü’z-zikr olan on nefer talebeye yevmî birer akçe dahi verilip vazîfe-i yevmiyeleri ikişer akçe ola. Ve hâlâ zevce-i menkûhaları ve halîleleri olan fahrü’l-muhadderât Meryem Hâtun bt. Mehmed Efendi’ye zevc-i âhara tezevvüc etmedikce yevmî on üç [akçe] vazîfe verile. Tezevvüc yahud bi emrillâhi te‘âlâ intikāl eyledikde, meblağ-ı mezbûr on üç akçenin yevmî altı akçesi mahmiye-i mahkiyyede Kaliçeci Hasan mescidinde ba‘de’l-asr şeyhü’l-kurrâ olan kimesnenin mukaddemâ mutasarrıf olduğu yevmî dört akçe vazîfesine zam olunup cem‘an ve vazîfe-i yevmiyesi on akçe olup haftada üç gün bilâ özr-i şer‘î dersi terk etmeye ve zikr olunan şeyhü’l-kurrâlığa vâkıf-ı mûmâ-ileyh hazretlerinin talebelerinden sâlih ve mütedeyyin ve hizmetinde cidd ü sa‘yi müte‘ayyin kimesne takdîm olunup mühmil olup derse müdâvemet etmeyene tenbîh-i ekîd ve musır olursa ref‘ olunup lâyık-ı müstahıkkına verile. Ve Hazret-i Ebâ Eyyûb el-Ensârî dârü’l-kurrâsı şeyhine yevmî bir akçe verile, ol dahi mukābelede kable’d-ders vâkıf-ı müşârunileyh rûhu ve sâir ehl-i İslâm ervâhıyçün bimâ yülâyimü hâzihi’l-makām du‘â edip ba‘dehû derse şurû‘ ede. Ve sâlifü’z-zikr on nefer talebe günde üçer İhlâs-ı şerîf tilâvet edip sevâbını sultân-ı kevneyn ve resûl-i Rabbü’l-âlemîn -aleyhi salavâtullâh ve selâm ve alâ sâiri’l-mürselîn- rûh-ı şerîflerine ve cemî‘ ehl-i îmân ve vâkıf-ı mûmâ-ileyh hazretlerinin vâlidesi rûhlarına hibe eyleyeler. Eğer havâdis-i zamân-ı bî-emân ile âlem mütegayyir olup, mesârif-i mezkûreye sarf müte‘azzir ya müte‘assir olursa mahsûl-ı vakf-ı mezbûr mutlakā fukarâ-i Müslimîne sarf oluna. Ve ba‘de tertîbi’ş-şerâyiti’l-mezkûre meblağ-ı mezbûru târih-i kitâbdan üç ay mukaddem mütevellî-i mezbûr Üveys Bey’e teslîm eyledim deyü mezkûr Üveys Bey muvâcehesinde ikrâr ve i‘tirâf eyleyip mukırr-ı müşârunileyhi ikrâr-ı meşrûhlarında merkūm Üveys Bey dahi tasdîk ve meblağ-ı mezbûru üç ay mukaddem vakfiyet üzre kabz ve tesellüm edip sâir evkāf mütevellîleri tasarruf ettikleri gibi tasarruf ettiğini tahkīk eyledikden sonra vâkıf-ı sâlif-i mardiyyetü’l-hasâil -lâ zâlet âyâtü fazlihi mütelevvin fi’l-mecâmi‘ ve’l-mehâfil- hazretleri mütevellî-i mezkûr mahzarında da‘vâ edip, eimme-i selâse ve nehârîr -aleyhi rıdvânullâhi’l-meliki’l-kadîr- mezheb-i hatîr ve re’y-i münîrlerinde vakf-ı nukūd ve ona müteferri‘ olan cemî‘ şurût ve kuyûd bâtıl ve hilye-i sıhhatten âtıl ve mütevellî-i mesfûr üç ayda tevliyet-i mezkûre için aldığı iki yüz yetmiş akçenin doksan akçesi ecr-i misilden zâyid olmakla lâzımü’r-reddir. Binâen alâ zâlik asl-ı mâl-ı mâr ve mütevellînin ecr-i misilden zâyid aldığı meblağ-ı ma‘lûmü’l-mikdâr bana red ve teslîm matlûbumdur dediklerinde mütevellî-i mesfûr dahi feth-i makāl edip, fi’l-vâki‘ vakf-ı derâhim ve denânîr eimme-i selâse-i nehârîr katlarında sahîh olmadığı kütüb-i mu‘teberde mastûr ve sarîhdir [65b] lâkin esâtîn-i eimme-i ictihâd ve selâtîn-i ecille-i rüşd ü sedâddan imâm-ı mu‘teber ve hümâm-ı cennet-makar hazreti İmâm Züfer’den merhûm İmâm Ensârî rivâyetinde vakf-ı nukūd ve zımnında olan şurût ve kuyûd sahîh ve câiz olup, fî zamâninâ vülât-ı İslâm-ı zevi’l-ihtirâm (…) rivâyet ile hükme müvellâ oldukları mukarrer olup ve galâl-ı vakf-ı mezkûrdan aldığım vazîfe dahi ber mûceb-i şart-ı sahîh hakk-ı sarîhim olmuşdur deyü red ve teslîmden imtinâ‘ ve nizâ‘ edip, tevkī‘-i şerîfi zîver-i sadr-ı kitâb-ı müstetâb olan hâkim-i hâsim -âlî kadr-i fezâyil-nisâb- hazretleri huzûrunda müterâfi‘ân ve fasl-ı husûmete râgıbân olduklarında, hâkim-i müşârunileyh -lâ zâle yenâbi‘ü’l-ahkâm câriyeten beyne yedeyhi- hazretleri dahi alâ re’yi’l-imâmi’l-mezbûr sıhhat-i vakf-ı mezkûra ve şurût ve kuyûdunun dahi sıhhatine ve zamân-ı vazîfe-i mezkûreden zimmet-i mütevellînin berâtına hükm ettikden sonra vâkıf-ı sâlif-i kesîrü’l-avârif hazretleri inân-ı kelâmı semt-i âhara âtıf olup eğerçi hükm-i mezkûr ile vakfa sıhhat hâsıl oldu, lâkin İmâm A‘zam ve hümâm-ı akdem Ebû Hanîfe-i Kûfî hazretleri re’y-i münîrlerinde sıhhat lüzûmu müstelzim olmayıp rücû‘ meşrû‘ ve İmâm Muhammed b. el-Hasan eş-Şeybânî katında vâkıf galle-i vakıfdan nefsine ta‘yîn etmekle vakıf bâtıl olmağın tekrâr vakf-ı mezbûrdan rücû‘ eyledim meblağ-ı mezbûru bana red ve teslîm olunmak taleb ederim dedikde, mütevellî-i mezkûr cevâb verip eğerçi re’y-i imâm-ı mezkûr üzre sıhhat müfârık ani’l-lüzûm ve imâm-ı sâlis-i mersûm katında şart-ı mezkûr ile bâtıl olduğu ma‘lûmdur, lâkin İmâm Ebû Yusuf hazretleri mezheb-i hatîrinde [vâkıf] mücerred ’’vakaftü’’ demekle lüzûm ârız olup istirdâda mecâl kalmamışdır, mezheb-i imâm-ı merkūm üzre lüzûmuna dahi hüküm taleb ederin dedikde hâkim-i mûmâ-ileyh hazretleri dahi cânib-i vakfa nazar ve mennâ‘un li’l-hayr olmakdan hazer edip vakf-ı mezbûrun lüzûmuna re’y-i imâm-ı merkūm üzre âlimen bi’l-hilâf ve vâkıfan alâ mevâkıfi’l-ihtilâf hükm-i sarîh-i şer‘î ve kazâ-i sarîh-i mer‘î kılıp, min ba‘d nakz ve naksına mecâl muhâl oldu. Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘âhû fe-innemâ ismuhû ale’l-lezîne yübeddilûne innallâhe semî‘un alîm ve ecrü’l-vâkıfı ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm. Cerâ zâlike. Hurrire fî evâsıtı Cemâziyelevvel li sene selâsin ve erba‘în ve elf.


Şuhûdü’l-hâl: Kıdvetü’l-müderrisîni’l-kirâm es-Seyyid Yunus Efendi b. es-Seyyid Mehmed Efendi eş-şehîr bi Zeyrekzâde, Fahrü’l-ulemâ Mehmed Efendi. Osman el-Müderrisü’l-âmme, Fahrü’l-eimmeti’l-kirâm Mustafa b. Receb, Mefharü’l-eimme Osman Efendi b. Cafer, eş-Şeyh Mehmed Efendi b. el-Hâc Ali, Mevlânâ Mehmed el-mukrî, Mevlânâ Yusuf Efendi b. ( ) el-İmâm, Mevlânâ Fazlullah Efendi b. Mustafa, Mevlânâ Ebûbekir Efendi b. Ramazan.