|
Rumeli Sadareti Mahkemesi 80 Numaralı Sicil (H. 1057-1059/M. 1647-1649) cilt: 15, sayfa: 230 Hüküm no: 253 Orijinal metin no: [59a-1] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Nakîbüleşrâf Kazasker Seyyid Yunus Efendi’nin (Zeyrekzâde Abdullah) vakıf tescili
Hamd-i mevfûr ve şükr-i nâ-mahzûr ol hâlik-i kevn ve mekân ve râzık-ı ins ve cân olan Cenâb-ı Rabb-i izzet dergâhına mu‘în ve maksûrdur ki nev‘-i insânı ketm-i âdemden ahsen-i takvîmde î‘dâ‘ ve arz ve semâ tahammülünden ibâ’ eyledi kim emânet-i uzmâyı onlara îdâ‘ eyledi. Ve’s-salavâtü mütevâsılât, ol seyyidü’l-kevneyn ve imâmü’l-harameyn olan Sultân-ı enbiyâ ve resûl-i kibriyâ mefhar-i asfiyâ, serdâr-ı kāfile-i “sübhânellezî esrâ” ve serdâr-ı muharrem saraylı? ma‘a Allâhü’llezî nezzele fî şânihî Tâ-hâ-mâ enzelnâ aleyke’l-Kur’ân. Li teşkâ Muhammed Mustafa aleyhi mine’s-salâti mâ hüve’l-evfâ hazretlerinin merkad-i münevver ve meşhed-i mutahharları üzerine olsun ki ümmet ve illâ nihmetlerin tarîk-i müstakīme hâdî ve Dârü’s-selâm olan dâr-ı na‘îme münâdî idi. Ve âl-i ashâb ve ahfâdları üzerine olsun ki her biri “Ashâbî ken-nücûmi bieyyihim ıktedeytüm ihtedeytüm” mazmûnu üzre mukteda-yı ehl-i dîn ve nâmı şer‘-i münîr ederler. Rıdvânullâhi te‘âlâ aleyhim ecma‘în. Lâ cereme “her âkıl ve lebîbe ke’ş-şemsi fî vasati’n-nehâr” Rûşen ve âşikârdır ki dünyâyı denîyye bî-sebât ve bî karâr olup dirhemin âharı hem, ve dinarının sonu nâr-ı gam, gınâsı fenâya ferîn ve rahmeti zahmete rehindir. Pes âkil olana lâzım olan oldur ki ed-dünyâ mezra‘atü’l-âhire misdâkınca geştzâr-ı dünyâda tohum-ı hayrâtı zer‘ ve hâsıl olan fevâyidi “ve mâ tükaddimû li enfeseküm min hayrin tecidûhu indallâh” mefhûm-ı şerîf üzre yevm-i tenâd için iddihâr ede. Binâen alâ zâlik mahmiye-i İstanbul mahallâtından Derviş Ali mahallesinde sâkin sâhibü’l-hayrât ve tâlibü’l-meberrât, a‘lemü’l-ulemâ’i’l-izâm efdalü’l-fuzalâ’i’l-kirâm câmi‘u’l-fürû‘ ve’l-usûl hâvi’l-ma‘kūl ve’l-menkūl alemü’l-ilm ve’l-hüdâ menârü’l-fazl ve’t-takâ yenbû‘ü’l-fezâ’il ve’l-me‘ânî metbû‘ü’l-efâzıl ve’l-e‘âlî iftihâru âl-i Tâhâ ve Yâsîn sâbıkā Rumeli kazaskerliği pâyesi ile Nakîbü’l-eşrâf olan izzetlü ve fazîletli es-Seyyid Yunus Efendi b. el-mevlâ el-merhûm es-Seyyid Mehmed Efendi eş-şehîr bi Zeyrekzâde indallâh efdal-i a‘mâl infâk-ı ehabbü emvâl olup “meselü’llezîne yünfikûne emvâlehüm fî sebîlillâhi ke-meseli habbetin enbetet seb‘a senâbile fî küllî sünbiletin mi’etü habbetin” âyet-i kerîmesinin ma‘nâ-yı şerîfesi ma‘lûmu olmağla “izâ mâte ibnü âdeme inkata‘a anhu amelihî illâ an selâsin ilmin yüntefe‘u bihî ve veledin sâlihin yed‘û lehû ve sadâkatin câriyetin” illâ ve hiye’l-vakf hadîs-i şerîfine imtisâlen meclis-i şer‘-i şerîf-i vâcibü’t-teşrîfde vakf-ı âti’l-beyâna li ecli’t-tescîl mütevellî nasb ve ta‘yîn eylediği Ömer Efendi b. Mehmed mahzarında ikrâr-ı sahîh-i şer‘î ve i‘tirâf-ı? u sarîh-i mer‘î kılıp atyab emvâlimden bin kıt‘a riyâlî kuruş-ı kebîri ve mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafdan ba‘zan ( ) nâm bevvâbü’s-sultânî mülkü ve ba‘zan mahalle-i mezbûre mescidi duvarı ve üç tarafından tarîk-i âm ile mahdûd muhavvata-i dâhiliyesi altı bâb fevkānî odayı ve iki sofa ve bir tahtapûşu ve altı bâb tahtânî odayı ve matbah ve hamamı ve bi’r-i mâyı ve cüneyne ve fevkānî iki kenîfi ve muhavvata-i hâriciyesi tabaka-i ulyâda altı bâb oda ve üç sofa ve tahtânî dehlizi ve tabaka-i vustâda beş bâb odayı ve iki bâb tahtânî oda ve bir ahûru ve anbar ve kenîfi müştemil olan mülk menzilimi bi cümleti’t-tevâbi‘ ve’l-levâhık ve yine mahrûsa-i mezbûrede Debbağzâde mahallesinde vâki‘ bir tarafdan ba‘zan Râbia Hâtun bt. Mehmed Efendi ve ba‘zan Yaveci Ali Bey mülkleri ve üç tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd olup altı bâb fevkānî ve yirmi bir bâb tahtânî odaları ve altında bir bakkal dükkânını müştemil olan mülk menzilimi bi cümleti’t-tevâbi‘ ve’l-levâhık ve yine mahrûsa-i mezbûrede Atmeydanı kurbunda Firuzağa mahallesinde vâki‘ bir tarafdan tarîk-i hâs ve bir tarafdan tarîk-i âm ve bir tarafdan Cüce menzili ve bir tarafdan İkizler demekle marûfân karındaşlar menzilleri ile mahdûd arsası Esleme Hâtun Vakfı olup ve binâsı izn-i mütevellî ve ma‘rifet-i hâkimü’ş-şer‘le kendi nefsim için mülküm olmak üzre müceddeden binâ eyleyip dâhiliyesinde fevkānî iki bâb oda ve tahtânî iki bâb oda ve bir matbah ve hâriciyesinde iki bâb fevkānî [59b] oda ve tahtânî iki bâb odayı ve ahûru müştemil menzilin mülk binâsını hasbeten lillâhi’s-samed vakf-ı muhalled ve habs-i mü’ebbed ile vakf ve hasbî edip şöyle şart eyledim ki, mâdemki serîr-i sahnda câlis ve libâs-ı hayâtı lâbis olam. Vakf-ı mezkûrun cümlesinin gallesine ve rıbhına dilediğim gibi kendim mutasarrıf olam. Vefâtımdan sonra zikr olunan Derviş Ali mahallesinde olan menzile evvelâ zevcem fahrü’l-muhadderât zahrü’l-muvakkarât Râbia Hâtun bt. el-müvellâ’l-merhûm Evliyâ Mehmed Efendi mâdemki nefsini âhara tezvîc etmeye, menzil-i mezbûra dilerse sâkin ola, dilerse âharı iskân edip ücretine mutasarrıfe ola. Ba‘de vefâtihâ evlâdım ve evlâd-ı evlâdım ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdım zükûr ve inâs berâber olmak üzre mutasarrıf olup dilerlerse sâkinler olalar ve dilerlerse âharı iskân edip ücretine ale’s-seviyy mutasarrıf olalar. (…) vefât olanların hissesine evlâdı zükûr ve inâs berâber olmak üzre mutasarrıf olalar. Eğer fevt olanların evlâdı bulunmazsa hayâtda olanlar mutasarrıf olalar ve evlâdım münkariz oldukdan sonra menzil-i mezbûr yed-i mütevellî ile îcâr olunup hâsıl olan ücreti ba‘de’t-termîm menzil-i mezbûra muttasıl olan Derviş Ali Mescidi’nde merhûm-ı müşârun-ileyh Evliyâ Mehmed Efendi şâkirdlerinden fenn-i kırâ’ette mâhir ve mücevvid sâlih ve mütedeyyin bir kimesne şeyhü’l-kurrâ nasb olundukdan sonra ribh-i menzil-i mezbûr tasnîf olunup nısfı şeyh-i mezbûra ve nısfı âharını kifâyet mikdârı altı nefer tâlib-i tecvîde şeyhü’l-kurrâ yediyle verilip mukābelesinde onlar dahi haftada üç gün mescid-i merkūmda müctemi‘ ve ta‘allüm-i tecvîd edip sevâbını sultân-ı kevneyn hazretlerinin rûh-ı şerîflerine ve âbâ vü ecdâdımın rûhlarına ve benim rûhuma ihdâ edeler. Eğer tecvîde kādir kimesne bulunmazsa on nefer sâlih kırâ’at-ı Kur’âna kâdir kimesneler bulunup ba‘de edâ-i salâti’s-subh her biri icrâ-yı şerî‘ati tilâvet edip mukābelesinde her birine yevmî ikişer akçe verile ve zikr olunan Debbağzâde mahallesinde olan odaların mecmû‘unun gallesinden ve onu on bir buçuk akçe hesâbı üzre meblağ-ı mezbûr bin kıt‘a kuruşun ki ribh-i hilâlinden her sene öşr ahîr-i ramazanda yirmi aded kapama iştirâ olunup mârrü’z-zikr Derviş Ali Mahallesinde vâki‘ merhûm Reyhan Ağa binâ eylediği mu‘allimhânede ta‘allüm-i Kur’ân-ı azîmü’ş-şân eden yirmi nefer sıbyân-ı müslimîn iksâ olunup ve bir kapama dahi mu‘allim olan kimesneye verile ve her sene yevm-i âşûrada zikr olunan odalar ve dükkân icârâtından bin beşyüz akçe ifrâz olunup mu‘tâd üzre âşûr aşı tabh olundukdan sonra fukarâ-i müslimîne tevzî‘ oluna ve dahi bi emrillâhi te‘âlâ vefât ettiğim ayda her sene icârât-ı mezbûreden üç bin akçe ifrâz olunup kifâyet mikdârı pilav ve zerde tabh ve kifâyet mikdârı ekmek iştirâ olundukdan sonra sulehâ ve ehl-i Kur’ân olan mü’minînden da‘vet olunup meşâyihden bir kimesne vaz‘ u nasîhat edip mukaddemâ üç hatm-i şerîf edip ba‘dehû sûre-i mülk tilâvet edip sevâbını Sultân-ı kevneyn hazretlerinin rûh-ı şerîflerine ve âbâ vü ecdâdımın rûhlarına ve benim rûhuma ihdâ ettiklerinden sonra zikr olunan üç bin akçeden mümkün olduğu mertebe tesliyet olunalar ve mârrü’z-zikr odaların ücretinden ve meblağ-ı mezbûrun ribhinden teremmümden ve mesârif-i mezbûreden fazla her ne kalırsa âhara tevzî‘ etmedikçe tafsîl-i sâbık üzre zevc etmedikçe mezbûre Râbia Hâtun’a ve evlâd-ı evlâda ile’l-inkirâz meşrûta olup beynlerinde ale’s-seviyy iktisâm edeler ve ba‘de’l-inkirâz fazla-i merkūm üç hisse olup bir hissesi sâbıku’z-zikr şeyhü’l-kurrâya ve iki hissesi talebe-i şeyhü’l-kurrâya meşrûta ola ve Atmeydanı kurbunda olan menzilin tasarrufu evvelâ kendi ve benden sonra mezbûre Râbia Hâtun’a ba‘de vefâtihâ evlâda ile’l-inkirâz meşrûta olup ba‘de’l-inkirâz ulemâ ve sulehâdan menzile ihtiyâc olan kimesneye meşrûta ola ve vakf-ı mezbûrun tevliyeti hayâtında oldukça kendime meşrûta olup vefâtımdan sonra meşrûtun lehimden nevbet-i tasarruf kimin ise âna meşrûta olup ba‘de inkirâzi’l-küll hâkimü’l-muvakkı‘ bir müstakīm kimesneyi mütevellî nasb edip yevmî dört akçe vazîfe mutasarrıf ola ve yevmî iki akçe vazîfe ile bir kimesne dahi câbî ola ve vakf-ı mezbûrun tebdîl ve ta‘yîri [60a] ve taklîl ve teksîri merreten ba‘de uhrâ alâ mâ hüve evlâ ve ahrâ kendi yedimde ola ve eğer mürûr-ı eyyâm ve kürûr-ı a‘vâm ile icrâ-yı şerâyit-i mezbûre müte‘azzire olursa vakf-ı mezbûr mutlaka vakf-ı fukarâ-yı mislimîn ola deyû ta‘yîn-i şürût ve tebyîn-i kuyûd edip meblağ- ı mezbûru ve menâzil-i merkūmeyi âriyen an mevâni‘i’l-kabz mütevellî-i mezbûre teslîm ol dahi tesellüm ve kabz edip sâyir mütevellîlerin evkāfında tasarrufları gibi tasarruf eyledi dedikde mütevellî-i mezbûr dahi vâkıf-ı müşârun-ileyh lâzâle beyne’l-enâm müşârun-ileyh hazretlerini cemî‘ kelimât-ı meşrûhasında vicâhen tasdîk ve şifâhen tahkīk edip emr-i vakf tamâm ve hâl-i tesbîl encâm bulmuş iken vâkıf-ı müşârunileyh esbağa[llâhu] ni‘amehû aleyh hazretlerinin inân-ı kelâmın semt-i âhara sarf edip evvelâ vakf-ı nukūd ve âna müteferri‘ olan şürût ve kuyûd inde’l-eimmeti’s-selâse gayrı sahîh ve vakf-ı akār İmâm-ı A‘zam ve hümâm-ı akdem ve efham Ebû Hanîfe el-Kûfî cûzî ve Kûfî mezheb-i hatîrlerinde gayr-ı lâzım olduğundan mâ‘adâ İmâm-ı Rabbânî tilmîz-i sânî hazret-i İmâm Muhammed b. el-Hasan eş-Şeybânî katında vâkıf menfa‘at vakfı nefse şart ve ta‘yîn etse vakf-ı sahîh ve câyiz olmaz ve cihât-ı mîrâsdan bir cihet yeri vakf olan arsa üzerine olan binâ vakfının dahi adem-i sıhhatine meşâyihden ba‘zı cezm etmişlerdir. Binâen alâ zâlik vakf-ı mezbûrdan rücû‘ eyledim. vakf-ı mezbûrun cümlesi kemâkân mülküme red olunmak murâdımdır dedikde mütevellî-i mezbûr cevâb-ı bâ-sevâba mütesaddî olup eğerçi hâl bast olunan minvâl üzredir. Lâkin vakf-ı nukūd İmâm-ı zî-nazar hazret-i İmâm Züfer’den tilmîz Kadı İmâm Ebû Abdullah Muhammed el-Ensârî rivâyeti üzre sahîh idiği sarîhdir. Ve fî zamâninâ fetvâ rivâyet-i mezbûre üzre idiği hüveydâdır ve vakf-ı akār da vâkıf li nefsine şart eylediği takdîrce sıhhat ve lüzûm tev’emân olması İmâm-ı hümâmeyn-i Esbak İbrahim b. Yakub Mezhebi üzre idiği emr-i meczûmlar ve bir cihet-i müberrâ? vakıf arsa üzerine olan binânın cihet-i uhrâya vakf olması dahi eimme-i dînden ba‘zılar katında sahîh idiği ganî ani’t-tasrîh derpîş, rivâyet-i mezkûre üzre meblağ-ı mezbûrun sıhhat-i vakfına ve İmâm Ebû Yusuf Mezhebi üzre vakf-ı akār meşrûtuna sıhhat ve lüzûmuna ve binâ-yı mezkûrun dahi sıhhat-i vakfına mücîz olan eimme-i dîn kavilleri üzre hükm taleb ederim deyû her biri hâkim-i muvakki‘-i kitâb tûbâ-leh ve hüsnü me’âb huzûrunda meclis-i şer‘de mürâfa‘a-i sahîha ile mürâfa‘an olduklarında hâkim-i mûmâ-ileyh lâ-zâleti’l-ahkâmi nâfizihî beyne yedâ tarafeynin mukābelesini ısgā ve cânib-i vakfı evlâ ve ahrâ görüp mes’ûlü fi’l-hükm olduğu hâlde ve şerâyit-i hükmü mürâ‘î olduğu hâlde rivâyet-i mezkûre üzre sıhhat-i vakf-ı meblağ-ı mezbûra ve vakf-ı akār-ı meşrûhun Mezheb-i İmâm Ebû Yusuf üzre sıhhat ve lüzûmuna ve binâ-i meşrûhun dahi sıhhat-i vakfına mücîz olan eimme-i dîn kavl-i şerîfleri üzre mahzar-ı vâkıf-ı mûmâ-ileyhde hükm-i sahîh ve kazâ-i sarîh eyledikden sonra vâkıf-ı mûmâ-ileyh -ahsanallâhu ileyh- dahi kelâm-ı âhar şürû‘ edip eğerçi vakf-ı akār bi’l-hükmi’l-mezkûr sahîh ve lâzım olup min külli’l-vücûh kâbil-i rücû‘ değildir, kemâkân vakıf meblağ-ı mezkûr, vakıf binâ-yı mezbûr bi’l-hükmi’l-mezkûr sahîh olduğu takdîrce imâm-ı efham hümâm-ı ekrem b. Hanîfe -rahmetullâh- hazretlerinin katında sıhhat-i müfârakate ani’l-lüzûmdur. Binâen alâ zâlik benim için rücû‘ emr-i meşrûhdur deyû tekrâr muhâsamaya ağâz edicek, mütevellî-i mezbûr dahi cevâb-ı âhar tedârik edip fi’l-hakīka İmâm-ı mûmâ-ileyh katında emr-i minvâl-i meşrûh üzre müstakardır. Lâkin İmâm-ı kerîm Ebû Yusuf Yakub b. İbrahim katında mücerred lafz vakaftü ile sıhhat ve lüzûm mütelâzimândır ve İmâm Rabbânî Muhammed b. el-Hasan eş-Şeybânî katında dahi ba‘de’t-teslîmi ile’l-mütevellî sıhhat müstelzeme-i lüzûm idiği beyne’l-eimme’l-kirâm ma‘lûmdur. Bu vechile imâmeyn-i mûmâ-ileyhimâ mezhebleri üzre meblağ-ı mezkûrun lüzûm-ı vakfına ve binâ-yı mezkûrun dahi lüzûm-ı vakfına hükm taleb ederim deyû tekrâr hâkim-i müşârun-ileyh ederim deyû tekrâr hâkim-i müşârun-ileyh -en‘amallâhu aleyh- huzûrunda müterâfi‘ân olduklarında hâkim-i mûmâ-ileyh -esbağallâhu ni‘amihî aleyh- dahi imâmeyn-i müşârun-ileyhimâ mezheb-i şerîfleri üzre zikr olunan meblağ-ı mevkūfun lüzûmuna ve binâ-i mevkūf-ı mezbûrun lüzûmuna hükm-i sahîh ve kazâ-i sarîh edip hükm-i sâbıkın ile kazâ-i lâhıkı ile ahkâm-ı vâkıf-ı mûmâ-ileyhi el-meşrûh ilzâm edip [60b] min ba‘d “ilâ ene yerisüllâhü’l-arz min aleyhâ ve hüve’l-hayrü’l-vârisîn” vakf-ı mezbûr sahîl ve lâzım olup bi vechin mine’l-vücûh nakz ve tahvîl ve tağyîr ve tebdîl mümnetinu’l-ihtimâl oldu. “Femen beddele ba‘de mâsemi‘ahû fe-innemâ ismühû ale’llezîne yübeddilûne innallâhe semî‘un alîm. ve ecrihü’l-vâkıfu ale’l-hayyi’llezî lâ-yemûtü ve alâ hâzâ vaka‘a’l-işhâd ve’t-tahrîr. Fi’l-yevmi’s-sâlis min şehr-i Rebî‘ulâhir li sene tis‘a ve hamsîn ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Mehmed Efendi b. İsmail el-kadı bi Mekke-i Mükerreme sâbıkā, Yahya Efendi b. Ali el-kadı be Selânik sâbıkā, Abdülbâkī Efendi b. Cafer el-kadı be İzmir sâbıkā, Hâfız Efendi eş-şehîr be Nakşizâde, Esad Çelebi b. ahi’l-vâkıf, Mehmed Efendi be hatîb-i Câmi‘-i Ayasofya, Yusuf Efendi Şeyhi Dârü’l-kurrâ, Abdurrahman Efendi el-imâm be Câmi‘-i Sultanahmed, Ahmed Efendi el-hatîb be Sultan Mehmed, Süleyman Efendi el-hatîb be Sultan Süleymaniye, Mahmud Efendi el-hatîb be Câmi‘-i Sultan Selim, Mehmed Efendi el-imâm be Câmi‘-i Hızır Ağa, Receb Efendi el-imâm be Nişancı Paşa, Abdülbâkī el-Yesârî, Hasan Halîfe el-mu‘allim be mekteb-i Reyhan Ağa, el-Hâc Osman el-müderris, Mehmed Beşe er-râcil, el-Hâc Hamza Ağa ve gayruhüm mine’l-hâzırîn.
|