|
Rumeli Sadâreti Mahkemesi 106 Numaralı Sicil (H. 1067-1069 / M. 1656-1658) cilt: 50, sayfa: 204 Hüküm no: 158 Orijinal metin no: [23a-3] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Yakubbey kazası ahalisinin kendilerinden haksız yere donanma sefineleri için kendir parası aldığını iddia ettikleri Kapıcıbaşı Abdülvehhab Ağa ile sulh oldukları
Vilâyet-i Anadolu’da Ya‘kubbey kazâsı ahâlîsinden olup kendi asîl ve sâir ahâlî-i kazâ olan Receb ve Mehmed ve Ahmed ve Hasan ve Ahmed ve Şa‘ban ve Muharrem ve Abdi ve Receb ve Mehmed ve Mustafa ve Mehmed ve Hüseyin ve Şa‘ban ve Derviş nâm kimesneler taraflarından husûs-ı âtîye iddiâ eden Nasûh b. Durmuş ve Ali Efendi b. Mehmed ve Receb b. Sinan ve Musa b. Süleyman ve Mustafa b. Ali ve Mehmed b. Ali ve Osman b. Abdurrahman nâm kimesneler meclis-i şer‘-i hatîrde Dergâh-ı âlî kapıcıbaşılarından iftihârü’l-emâcid ve’l-ekârim câmi‘u’l-mehâmid ve’l-mekârim Abdülvehhâb Ağa b. Bayram Kethüdâ mahzarında herbiri ikrâr ve i‘tirâf edip mezbûr Abdülvehhab Ağa işbu sene-i mübarekede ihrâcı fermân olunan sefîneleri için kendir iştirâ[sına] me’mûr oldukda kazâ-i mezbûra gelip bizden ve müvekkillerimiz mezbûrûn[dan] bi-gayrı hakkın dokuz bin iki yüz altmış akçemizi almışidi meblağ-ı mezbûru asâleten ve vekâleten mezkûr Abdülvehhab Ağa’dan taleb eylediğimizde beynimizde münâza‘ât-ı kesîre cereyânından sonra vesâtat-ı muslihîn ile meblağ-ı mezbûr da‘vâsından mezkûr Abdülvehhab Ağa bizimle üç bin ceyyid akçe üzerine inşâ-i akd-i sulh eyledikde biz dahi sulh-ı mezbûru kabûl etmişidik hâlâ bedel-i sulh-ı mezbûru mezkûr Abdülvehhab bize vermekde te‘allül eder suâl olunup teslîmine tenbîh olunmak matlûbumuzdur dediklerinde gıbbe’s-suâl mezbûr Abdülvehhab Ağa cevâbında fi’l-vâki‘ kaziyye vech-i mübeyyen üzere olup lâkin mezbûrûnun vech-i meşrûh üzere vekâletleri [ma‘lû]mum değildir isbât etmeyince bedel-i sulh-ı mezbûru teslîm etmem deyicek mezkûrûn[dan] vekâletlerini mübeyyine beyyine taleb olundukda udûl-i Müslimînden olup zümre-i râcilînden Mehmed Beşe b. Ömer ve Hüseyin b. Murad nâm kimesneler li-ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup isre’l-istişhâd fi’l-vâki‘ bâlâda mektûb olan mezkûrûn meblağ-ı mezbûrdan hisselerini mezkûr Abdülvehhab Ağa’dan taleb ve da‘vâ ve lede’l-iktizâ sulh ve ibrâya ve bedel-i sulh-ı mezbûru kabza bizim huzûrumuzda merkūmûnu taraflarından vekîl ve menâblarına nâib nasb ü ta‘yîn eylediklerinde onlar dahi [vekâlet-i] mezbûreyi kabûl ve merâsimini edâya müte‘ahhid oldular [biz] bu husûsa bu vech üzere şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyu herbiri edâ-i şehâdet-i şer‘iyye eylediklerinde ba‘de’t-ta‘dîl ve’t-tezkiye şehâdetleri makbûle olmağın mûcebince vekâletleri ve bedel-i sulh-ı mezbûru vükelâ-i mezbûrûna teslîme ba‘de’l-hükm vekîl-i mezbûrûn bedel-i sulh-ı mezkûr üç bin akçeyi mezbûr Abdülvehhab Ağa’dan tamâmen ahz u kabz edip mâ‘adâyı da‘vâdan asâleten ve vekâleten mezbûrun zimmetini ibrâ-i âm ile ibrâ eyledik dediklerinde gıbbe’t-tasdîkı’ş-şer‘î mâ-vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu.
Fî evâsıtı şehri Ramazâni’l-mübârek li-sene seb‘a ve sittîn ve elf.
Şühûdü’l-hâl: Yusuf Çavuş, es-Seyyid Maden, Osman Ağa, Ali Beşe çukadâr, İsa Bey b. Ahmed, Hâcı Hüseyin, Ahmed Çelebi ve gayruhüm mine’l-[hâzırîn.]
|