|
Rumeli Sadâreti Mahkemesi 106 Numaralı Sicil (H. 1067-1069 / M. 1656-1658) cilt: 50, sayfa: 216 Hüküm no: 172 Orijinal metin no: [25a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Ayasofya Hamamı Hamamcısı Ebubekir Ağa’nın küçük çocuklarının vasisi olan Hüseyin Bey’in, üzerine nazır olan Mustafa Ağa’nın talebi üzerine muhasebesinin görüldüğü
Hilâl-i sutûrda mastûr olan husûsun mahallinde tahrîri iltimâs olunmağın savb-ı şer‘-i enverden Mevlânâ Mehmed Efendi b. Veli irsâl olunup ol dahi mahmiye-i İstanbul’da Ayasofya sûkunda vâki‘ hamamın hammâmcısı iken vefât eden Ebûbekir Ağa’nın mahmiye-i mezbûrede Molla Fenarî mahallesinde vâki‘ menziline varıp zeyl-i kitâbda mastûru’l-esâmi Müslimîn huzûrunda akd-i meclis-i şer‘-i hatîr etdikde müteveffâ-yı mezbûrun kayınatası olup sulbî sagīr oğlu Mehmed ile sulbiye sagīre kızları Fâtıma ve Âişe’nin vasiyy-i muhtârları olan Hüseyin Bey b. Abdülmennân üzerine hasbî nâzır olan Mustafa Ağa b. Ebîbekir meclis-i ma‘kūd-ı mezbûrda vasiyy-i merkūm Hüseyin Bey mahzarında bi’n-nezâre tav‘an ikrâr ve i‘tirâf edip müteveffâ-yı mezbûrun taht-ı icâresinde olan mezkûr Ayasofya Hamamı vefâtında üzerinde bulunup küllî alâkası olmağla hammâm-ı mezbûru sıgār-ı mezbûrûn taraflarından istîcâr sıgāra enfa‘ olmağla bin altmış altı senesi Recebü’l-müreccebi’nin onuncu gününde sıgār-ı mezbûrûn malları ile mezbûrlar için istîcâr olunmuşidi hâlâ yevm-i istîcârdan bin altmış yedi Recebi gurresine gelince vasiyy-i mezbûrun bir senede hammâm-ı mezbûr mahsûlünden makbûzu olan mertebenin ve masârıf-ı lâzımesinin bi’n-nezâre muhâsebesini gördüğünde mezbûr Hüseyin Bey erler hamamından iki yük yetmiş yedi bin yedi yüz otuz beş akçe kabz edip ve sıgār-ı mezbûrûnun vâlideleri olup merkūm Hüseyin Bey tarafından vekâleten avretler hamamını zabt eden sulbiye kızı Hadice Hâtun bir yük bin altı yüz elli üç akçe kabz edip cem‘an üç yük yetmiş dokuz bin üç yüz seksen sekiz akçe makbûzları olduğu i‘tirâfları ile mütehakkık oldukdan sonra meblağ-ı mezbûrdan iki yük dört bin dört yüz elli iki akçesini hammâm-ı mezbûrun odununa ve sâir masârıf-ı lâzıme-i zarûriyyesine sarf edip ve bir yük iki bin akçesini hammâm-ı mezbûrun icâresine verilip ve yirmi bir bin altı yüz akçesi sıgār-ı mezbûrûnun nafaka ve kisveleri için ve vâlideleri ve hâdıneleri merkūme Hadice Hâtun’a teslîm olunup bâkī elli bir bin üç yüz otuz altı akçe kaldıkda meblağ-ı bâkī-i mezbûrdan yirmi bir bin akçesini ben istikrâz ve kabz ve masârıfima sarf ve istihlâkle zimmetime edâsı lâzım deynim olup ve yirmi beş bin akçesini dahi vâlideleri ve hâdıneleri merkūme Hadice Hâtun istikrâz ve kabz ve masârıfına sarf ve istihlâkle zimmetinde lâzimü’l-edâ ve vâcibü’l-kazâ deyni olup vasiyy-i mezbûr Hüseyin Bey yedinde mahsûl-i hammâm-ı merkūmdan ancak beş bin üç yüz otuz altı akçe kalmışdır min ba‘d merkūm Hüseyin Bey yedinde meblağ-ı mezbûr beş bin üç yüz otuz altı akçeden ziyâde bir habbe kalmamışdır dedikde mukırr-ı mezbûru vech-i meşrûh üzere cârî ve sâdır olan ikrârında el-mukarru lehü’l-mezbûr Hüseyin Bey dahi vicâhen ve şifâhen tahkīk ve tasdîk edicek vâki‘-i hâli mevlânâ-yı mezbûr mahallinde tahrîr ve ba‘dehû meclis-i şer‘a gelip vukū‘u üzere ihbâr ve takrîr edicek mâ-hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olunup mezbûr Hüseyin Bey yedine vaz‘ ve def‘ olundu.
Tahrîren fi’l-yevmi’s-sâlis min şehri Ramazâni’l-mübârek li-sene seb‘a ve sittîn ve elf.
Şühûdü’l-hâl: Fahrü’l-a‘yân Ömer Ağa, Fahrü’l-akrân Ahmed Ağa, Abdullah Çelebi b. Mustafa, Abdulbâki Efendi el-müderris, Mehmed Çelebi b. ( ) ve gayruhüm mine’l-[hâzırîn.]
|