.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Rumeli Sadâreti Mahkemesi 106 Numaralı Sicil (H. 1067-1069 / M. 1656-1658)
cilt: 50, sayfa: 223
Hüküm no: 180
Orijinal metin no: [26a-4]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Pazarsuyu ahalisinin kendilerinden haksız yere kendir parası aldığını iddia ettikleri Kapıcıbaşı Abdülvehhab Ağa ile sekiz bin akçe üzerine sulh oldukları

Fazîletlü efendi hazretlerinin imzâsıyladır.

Vilâyet-i Anadolu’da Pazarsuyu kazâsı ahâlîsinden olup kendi nefslerinden asîl ve sâir ahâlî-i kazâ-i mezbûr[dan] Ahmed ve Mehmed ve Hasan Hüseyin ve Ömer ve Ali ve Halil ve Ya‘kub ve Yusuf ve Zülfikar ve Süleyman ve Ali ve Hüseyin ve Yusuf ve Abdünnebi ve Ramazan nâm kimesneler taraflarından husûs-ı âtîye iddiâ eden Abdullah Efendi b. Ali ve Mustafa Beşe b. Mehmed ve Ali b. Hamza ve Veli b. Mustafa ve Ömer Beşe b. Mehmed ve Ali b. İbrahim ve Mehmed b. Himmet nâm kimesneler meclis-i şer‘-i hatîrde Dergâh-ı âlî kapıcıbaşılarından umdetü’l-emâcid ve’l-ekârim câmi‘u’l-mehâmid ve’l-mekârim Abdülvehhâb Ağa b. Behram Kethüdâ mahzarında herbiri ikrâr ve i‘tirâf edip mezbûr Abdülvehhâb işbu sene-i mübarekede ihrâcı fermân olunan donanma-i hümâyûn sefîneleri için kendir iştirâsına me’mûr oldukda kazâ-i mezbûra gelip bizden ve müvekkillerimizden bi-gayrı hakkın üç yüz yirmi riyâlî guruşumuzu almışdı meblağ-ı mezbûru asâleten ve vekâleten mezkûr Abdülvehhâb Ağa’dan taleb ve da‘vâ eylediğimizde beynimizde münâza‘ât-ı kesîre cereyânından sonra vesâtat-ı muslihîn ile meblağ-ı mezbûr da‘vâsından mezkûr Abdülvehhâb Ağa bizimle sekiz bin fıddî râyic fi’l-vakt akçe üzerine inşâ-i akd-i sulh eyledikde biz dahi sulh-ı mezbûru asâleten ve vekâleten kabûl etmişidik hâlâ bedel-i sulh-ı mezbûru mezkûr Abdülvehhâb Ağa bize vermekde te‘allül eder suâl olunup teslîme tenbîh olunmak matlûbumuzdur dediklerinde gıbbe’s-suâl mezbûr Abdülvehhâb Ağa cevâbında fi’l-vâki‘ kaziyye vech-i mübeyyen üzere olup lâkin mezbûrûnun vech-i meşrûh üzere vekâletleri [ma‘lû]mum değildir isbât etmeyince bedel-i sulh-ı mezbûru teslîm etmem deyicek mezkûrundan vekâletlerini mübeyyine [beyyine] taleb olundukda udûl-i Müslimînden Ahmed b. Mustafa ve Mehmed b. Osman nâm kimesneler meclis-i [şer‘de] hazırân olup isre’l-istişhâd fi’l-vâki‘ bâlâda esâmisi mektûb olan mezkûrûn meblağ-ı mezbûr hisselerini mezkûr Abdülvehhâb Ağa’dan taleb ve da‘vâ ve lede’l-iktizâ sulh ve ibrâya ve bedel-i sulh-ı mezbûru kabza bizim huzûrumuzda merkūmûn taraflarından vekîl ve menâblarına nâib nasb ü ta‘yîn eylediklerinde onlar dahi vekâlet-i mezbûreyi kabûl ve merâsimini edâya müte‘ahhid oldu[lar] biz bu husûsa bu vech üzere şehâdet dahi ederiz deyu herbiri edâ-i şehâdet-i şer‘iyye eylediklerinde ba‘de’t-ta‘dîl ve’t-tezkiye şehâdetleri makbûle olmağın mûcebince ba‘de’l-hükm vekîl-i mezbûrûn bedel-i sulh-ı mezbûr sekiz bin akçeyi mezbûr Abdülvehhâb Ağa’dan tamâmen ahz u kabz edip mâ‘adâ yı da‘vâdan asâleten ve vekâleten mezbûrun zimmetini ibrâ-i âm ile [ibrâ] eyledik dediklerinde gıbbe’t-tasdîkı’ş-şer‘î mâ-vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu.

Hurrire fî evâsıtı şehri Ramazâni’l-mübârek li-sene seb‘a ve sittîn ve elf.

Şühûdü’l-hâl: Yusuf Çavuş, es-Seyyid Maden Çelebi, Osman Ağa, Ali Beşe çukadâr, İsa Bey b. Ahmed, Hâcı Hüseyin, Ahmed Çelebi b. ( ) ve gayruhüm mine’l-[hâzırîn.]