.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Rumeli Sadâreti Mahkemesi 106 Numaralı Sicil (H. 1067-1069 / M. 1656-1658)
cilt: 50, sayfa: 258
Hüküm no: 216
Orijinal metin no: [31b-4]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Merham Mustafa Ağa ve oğlu Fazlullah Çelebi’nin terekeleri hususunda varislerden Firuz Hatun’un Ayşe Hatun ile sulh olup zimmetini ibra ettiği

Mahmiye-i İstanbul’da Edirnekapısı kurbünde Ali Paşa-yı atîk mahallesi sükkânından olup bundan akdem vefât eden Mustafa Ağa b. Çâker’in verâseti zevce-i menkûhası Firuz bt. Abdullah nâm hâtun ile sulbî oğulları Mehmed Ağa ve Fazlullah Çelebi’ye ve sulbiye kızları Âişe Hâtun ile Hadice’ye münhasıra olup kable’l-kısme merkūm Fazlullah Çelebi dahi vefât edip verâseti vâlidesi merkūme Firuz Hâtun’a ve li-ebeveyn kız karındaşı merkūme Hadice’ye ve li-eb kız karındaşı merkūme Âişe Hâtun ile li-eb er karındaşı merkūm Mehmed Ağa’ya münhasıra olup kable’l-kısme merkūme Hadice dahi vefât edip verâseti vâlidesi merkūme Firuz Hâtun’a ve li-eb kızkarındaşı merkūme Âişe Hâtun’a ve li-eb er karındaşı merkūm Mehmed Ağa’ya münhasıra olup tashîh-i mes’elesi bi-hükmi’l-münâsahati’l-mezbûre dört yüz otuz iki sehimden i‘tibâr olunup sihâm-ı merkūmeden [32a] doksan altı sehmi merkūme Firuz Hâtun’a ve iki yüz yirmi dört sehmi mezbûr Mehmed Ağa’ya ve yüz on iki sehmi merkūme Âişe Hâtun’a isâbet eylediği şer‘an mütehakkık oldukdan sonra zikri âtî husûsun mahallinde tahrîri iltimâs olmağın savb-ı şer‘den Mevlânâ Mehmed Efendi b. Veli Efendi irsâl olunup ol dahi mahmiye-i İstanbul’da Kırkçeşme kurbünde Firuz Ağa mahallesinde merkūme Âişe Hâtun’un sâkine olduğu menzile varıp zeyl-i kitâbda mastûru’l-esâmi Müslimîn huzûrunda akd-i meclis-i şer‘-i hatîr etdikde merkūme Firuz Hâtun meclis-i ma‘kūd-ı mezbûrda sâhibetü’l-kitâb merkūme Âişe Hâtun mahzarında tav‘an ikrâr ve i‘tirâf edip nikâhım ma‘kūd olup zevcim müteveffâ-yı mezbûr Mustafa Ağa zimmetinde mütekarrir olan on bin akçe mehr-i müeccelimi ve tereke-i müteveffâ-yı mezbûrdan olup zikrolunan Ali Paşa-yı atîk mahallesinde vâki‘ ma‘lûmü’l-hudûd mülk menzil ile ism-i mâl ıtlâk olunur kalîl ve kesîr ve celîl ve hakīr terekesinden bi-hükmi’l-münâsahati’l-mezbûre bana isâbet eden doksan altı sehm hisse-i şer‘iyyeyi tereke-i müteveffâ-yı mezbûra vâzı‘atü’l-yed olan merkūme Âişe Hâtun’dan taleb ve da‘vâya ve ahz u kabza ve bana îsâle gāib ani’l-meclis Receb Beşe b. Mehmed tarafımdan tevkîl edip ol dahi ba‘de kabûli’l-vekâle mehr-i müeccel-i mezkûrun ile hisse-i şer‘iyye-i meşrûhayı merkūme Âişe Hâtun ba‘de’d-da‘vâ benim iznim ile merkūme Âişe Hâtun ile mehr-i müeccelim ile hisse-i şer‘iyye-i mezkûremden alâ tarîkı’t-tehârüc yedi bin beş yüz akçe üzerine sulh oldukda merkūme Âişe Hâtun’un bedel-i sulh-ı mezbûru teslîme adem-i kudretinden bedel-i mezkûr mukābilesinde mülkü olan bir mücevher istefanını bana rehin vaz‘ ve teslîm edip ben dahi irtihân ve kabûl ve tesellüm etmişidim hâlâ rehn-i mezbûru merkūme Âişe Hâtun’a red ve bedel-i sulh-ı mezbûru taleb ettiğimde merkūme Âişe Hâtun cevâbında bedel-i sulh-ı mezbûru tamâmen bana meclis-i sulhda def‘ ve teslîm edip ben dahi ba‘de’l-kabz gāib ani’l-meclis Mehmed Ağa nâm kimesneye ikrâz ve istefanı mukābilesinde yedinden irtihân ve kabz eyledik [eyledim] ve rehn-i mezkûrda benim alâkam yokdur hattâ vekîlin mezbûr Receb Beşe hâl minvâl-i muharrer üzere olduğuna bin [altmış] altı senesi Şevvâlü’l-mükerremi’nin yedinci gününde mahmiye-i mezbûrede kādı olan a‘lemü’l-ulemâ’i’l-izâm efdalü’l-fuzalâ’i’l-fihâm Hasan Efendizâde Şeyh Mehmed Efendi hazretlerinin bâb nâibleri olan umdetü’l-müderrisîni’l-kirâm Abdulbâki Efendi huzûrunda bi’l-vekâle i‘tirâf ve yedime hüccet-i şer‘iyye dahi vermişdir deyu da‘vâ-yı def‘ etmekle ba‘de’l-istintâk bedel-i mezkûru kabzımı inkâr edip merkūme Âişe Hâtun dahi mazmûn-ı hüccet-i mezkûreyi isbâta adem-i kudretinden beynimizde münâza‘ât-ı ekîde vukū‘undan sonra merkūme Âişe Hâtun zikrolunan istefan kendi mülkü olup bedel-i sulh-ı mezbûr mukābilesinde bana rehin vaz‘ ettiğine i‘tirâf ve meblağ-ı mezbûru tamâmen def‘ ve teslîm ettiğinden mâ‘adâ beş yüz akçe dahi teberru‘ edip rehn-i mezkûru yedimden bi-aynihî kabz etmekle merkūme Âişe Hâtun ile târih-i kitâba gelince mûrisimiz müteveffâ-yı mezbûrun tereke-i meşrûhasından müte‘allika cemî‘ de‘âvâdan berî olup merkūme Âişe Hâtun’un zimmetini ibrâ-i âmm-ı kātı‘u’n-nizâ‘la ibrâ ve ıskāt eyledim min ba‘d mehr-i müeccelim olan meblağ-ı mezbûra ve bi-hükmi’l-münâsahati’l-mezbûre tereke-i müteveffâ-yı mezbûrdan bana isâbet eden sihâm-ı mezkûreye müte‘allik merkūme Âişe Hâtun üzerine bi-[vechin] mine’l-vücûh ve sebebin mine’l-esbâb da‘vâ ve hakkım yokdur dedikde gıbbe’t-tasdîkı’ş-şer‘î vâki‘-i hâli mevlânâ-yı mezbûr mahallinde tahrîr ve ba‘dehû meclis-i şer‘-i hatîra gelip vukū‘u üzere ihbâr ve takrîr etmeğin mâ-vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu.

Fi’l-yevmi’s-sânî aşer min-Şevvâli’l-mükerrem li-sene seb‘a ve sittîn ve elf.

Şühûdü’l-hâl: Mehmed Efendi b. el-Hâc Mehmed, Kadri Beşe b. Ebîbekir, Salih Çelebi b. Abdullah, Hâfız Abdülfettah Efendi b. Abdülvâhid, Ali Çelebi b. Mahmud, Hüseyin Çelebi b. Ali el-müezzin, Ömer Bey b. Şa‘ban, Yusuf Halîfe b. Abdullah el-müezzin ve gayruhüm mine’l-[hâzırîn.]