|
Rumeli Sadâreti Mahkemesi 106 Numaralı Sicil (H. 1067-1069 / M. 1656-1658) cilt: 50, sayfa: 691 Hüküm no: 744 Orijinal metin no: [114a-3] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Yusuf b. Ali’nin kardeşi merhum Mehmed Çelebi’nin Edirne’deki menziline haksız yere müdahale ettiği iddiasıyla Hasan Çelebi b. Abdullah aleyhine açtığı davada haksız olduğu
Vilâyet-i Anadolu’da kazâ-i İznik sükkânından olup mahmiye-i Edirne’de Çokalca mahallesinde sâkin iken bundan akdem vefât eden Mehmed Çelebi b. Ali nâm kimesnenin li-ebeveyn karındaşı olan Yusuf nâm kimesne meclis-i şer‘de işbu bâ‘isü’l-kitâb Hasan Çelebi b. Abdullah nâm kimesne mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip mezbûr Hasan Çelebi mûrisim müteveffâ-yı mezbûrun ile’l-vefât mülkü olup mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafında Uzun Ali mülkü ve bir tarafdan Emine Hâtun mülkü ve bir tarafdan Havvâ nâm hâtun mülkü ve taraf-ı râbi‘i tarîk-ı âm ile mahdûd menzil fuzûlen ( ) nâm kimesneye dokuz bin fıddî râyic fi’l-vakt akçeye bey‘ ve teslîm ve kabz-ı semen etmeğin ben dahi verâsetim hasebiyle bey‘-i mezbûru müciz olup semen-i merkūm dokuz bin akçeyi merkūm Hasan Çelebi’den taleb ederim suâl olunup alıverilmesi matlûbumdur dedikde gıbbe’s-suâl mezbûr Hasan Çelebi cevâbında fi’l-vâki‘ menzil-i mahdûd-ı mezkûr müteveffâ-yı mezkûrun mülkü olup ba‘de vefâtihî zâhirde vâris-i ma‘rûfu olmamağla mahmiye-i Edirne’de beytü’l-mâl emîni olan Aslan nâm Ermeni ahz [u] kabz eyledikden sonra müteveffâ-yı mezbûr Mehmed Çelebi’nin mahalle-i mezbûre avârızının nukūd-ı mevkūfesine beş bin dokuz yüz kırk akçe deyni olmağla mütevellî-i vakf-ı mezbûr huzûr-ı hâkimü’ş-şer‘de mâl-ı vakf-ı mezbûru emîn-i mezkûrdan müteveffâ-yı merkūmun kabz eylediği tereke-i vâfiyyesinden tevliyeti hasebiyle da‘vâ ve taleb ve isbât edip vech-i şer‘î üzere mütevellî-i mezkûr tahlîf olundukdan sonra edâsına hükm-i şer‘î lâhık olmağla emîn-i mezkûr izn-i şer‘le menzil-i mezbûru sûk-ı sultânîde mecma‘-ı nâs olan mahallede müzâyede ettirip semen-i misli olan altı bin beş yüz elli akçede benim üzerimde karâr ve ziyâde ile tâlib-i âhar zuhûr etmemeğin emîn-i mezkûr bana bey‘ ve teslîm edip ben dahi iştirâ ve tesellüm ve kabûl eyledikden sonra semen-i mezkûru yedimden bi’t-tamâm ve’l-kemâl ahz u kabz eyleyip ve ben dahi menzil-i mezkûru ba‘de’t-ta‘mîr mezkûra dokuz bin akçeye bey‘ ve kabz-ı semen eyledim dedikde gıbbe’l-istintâk ve’l-inkâr mezkûr Hasan Çelebi’den sıdk-ı makālini mübeyyine beyyine taleb olundukda udûl-i Müslimînden Mehmed Efendi b. Mahmud ve Lütfullah Çelebi b. Mustafa nâm kimesneler li-ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup istişhâd olunduklarında fi’l-vâki‘ mezkûr Mehmed Çelebi fevt oldukda zâhirde vâris-i ma‘rûfu olmamağla terekesinden menzil-i mahdûd-ı mezkûru mahmiye-i mezbûrede emîn-i beytü’l-mâl olan mezkûr Arslan ahz u kabz eyledikden sonra müteveffâ-yı mezbûrun vech-i şer‘î üzere sâbit olan deyni için bey‘ olunmak lâzım olmağın ve menzil-i merkūmu mecma‘-i nâs olan mahalde müzâyede ettirip bizim huzûrumuzda semen-i misli olan altı bin beş yüz elli akçede mezkûr Hasan Çelebi üzerinde karâr, ziyâde ile âhar almayıp izn-i şer‘le semen-i misli olan altı bin beş yüz elli akçeye mezbûr Hasan Çelebi’ye bâtten bey‘ ve teslîm edip ve semen-i mezbûru bi’t-tamâm ahz u kabz eyledi biz bu husûsa bu vech üzere şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyu herbiri edâ-i şehâdet-i şer‘iyye ettiklerinde şehâdetleri makbûle olmağın menzil-i mezbûrdan ve âhara bey‘ eylediği menzil-i mezkûrun iştirâ eylediği meblağ-ı mezbûrda ziyâde meblağa mu‘ârazadan men‘ olunup mâ-vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu.
Fi’l-[yevmi’l]-hâmis min-Şevvâli’l-mükerrem li-sene semân ve sittîn ve elf.
Şühûdü’l-hâl: Bayram Beşe b. Mahmud, Ahmed Beşe, Hasan b. Mehmed, Ahmed [b.] Murad, Ahmed Çelebi [b.] Hüseyin, Halil Beşe ve gayruhüm.
|