|
Rumeli Sadâreti Mahkemesi 106 Numaralı Sicil (H. 1067-1069 / M. 1656-1658) cilt: 50, sayfa: 713 Hüküm no: 781 Orijinal metin no: [119b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Ayşe Hatun bt. Süleyman’ın Edirne’de Hacı Kılavuz mahallesindeki menzilini vakfedip İsmail Ağa b. Abdullah’ı mütevelli tayin ettiği vakfiyesi
Elhamdü li’llâh el-vâkıfü alâ zamâiri’l-ibâd ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ nebiyyihî Muhammed ve âlihi’l-emcâd ve men tebe‘ahüm ilâ yevmi’l-haşr ve’l-mî‘âd ammâ ba‘d işbu kitâb-ı sıhhat-nisâbın tahrîrine bâ‘is ve bâdî oldur ki mahmiye-i Edirne’de el-Hâc Kılavuz mahallesinde sâkine sâhibetü’l-hayrât ve’l-hasenât Âişe Hâtun bt. Süleyman mahmiye-i merkūmede meclis-i şer‘de zikri âtî vakfına li-ecli’t-tescîl mütevellî nasb ü ta‘yîn edip tevliyeti kabûl eden sâbıkā Saray-ı atîk ağası olan umdetü’l-emâcid ve’l-a‘yân câmi‘u’l-mehâmid ve’l-mekârim İsmail Ağa b. Abdullah mahzarında bi’t-tav‘i’s-sâf ikrâr ve takrîr-i kelâm edip zikri âtî vakfın sudûruna değin silk-i mülkümde muntazam yedimde mülk ve hakkım olup mahalle-i mezkûrede vâki‘ bir tarafdan Anbarî Mehmed Bey b. ( ) mülkü ve bir tarafdan Mustafa b. Ahmed mülkü ve bir tarafdan Hızır Beşe mülkü ve bir tarafdan tarîk-ı âm ile mahdûd dâhiliyesi iki bâb tahtânî odayı ve üç sofayı ve fırını ve kenîfi ve altı dönüm bahçeyi ve hâriciyesi iki bâb tahtânî odayı ve ahırı ve bi’r-i mâyı ve kenîfi müştemil cemî‘ mülk menzilimi kâffe-i hukūk ve merâfıkı ve âmme-i levâhıkı ile hasbeten lillâhi’l-aliyyi’l-azîm vakıf ve habs edip şöyle şart eyledi ki ben hayâtda oldukça menzil-i mezkûrda sâkine olup tevliyet ve tasarrufu yedimde ola vefâtımdan sonra etbâ‘ımdan Sâime bt. Abdullah nâm hâtun menzil-i mezbûrda sâkine olup tevliyet ve tasarrufu yedinde ola ba‘de vefâtihâ mezkûre Sâime’nin evlâdı ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdı ve evlâd-ı evlâd-ı evlâd-ı evlâdı batnen ba‘de batnin, karnen isre karnin menzil-i mezbûrda sâkin olup ile’l-inkırâz vech-i meşrûh üzere herbiri nevbet-i tasarruflarında vakf-ı mezbûra mütevellî olalar ve ba‘de inkırâzi’l-kül mahmiye-i mezbûrede Sultân Bayezid -aleyhi’r-rahmetü ve’l-gufrân- hazretlerinin câmi‘-i şerîfinde her kim imâm olursa menzil-i mezkûrda sâkin olup tevliyet ve tasarrufu yedinde ola ol dahi mukābilede ba‘de salâti’s-subh üç İhlâs-ı şerîf tilâvet edip sevâbını hazret-i resûlullâh -sallâllâhu te‘âlâ aleyhi ve sellem- hazretlerinin rûh-ı şerîflerine ihdâ eyleye ve bir sûre-i Fâtiha-i şerîfe tilâvet edip sevâbını vâlideynim rûhuna ihdâ eyleye ve benim rûhuma dahi du‘â eyleye deyu menzil-i mezkûru fâriğan ani’ş-şevâgil mütevellî-i mezbûra teslîm edip ol dahi bi’t-tevliye vakfiyet üzere tesellüm eyledi dedikde mezbûre Âişe Hâtun’un ikrâr-ı meşrûhunu mütevellî-i mezkûr bi’l-müvâcehe tasdîk ve bi’l-müşâfehe tahkīk ettikden sonra vâkıfe-i mezkûre semt-i vifâkdan şikāka âzime olup vakf-ı akār imâm-ı muhtâr sirâcü’l-eimme İmâm-ı a‘zam ve hümâm-ı efham muktedâ-yı kül reh-nümâ-yı sübül Ebû Hanife Kûfî cüziye hayru’l-cezâ ve kûfiye hazretleri katında vakf-ı mârrü’z-zikrin vakfı vakf-ı gayrı lâzım olduğundan mâ‘adâ İmâm Muhammed eş-Şeybânî katında vâkıf menâfi‘i-i vakfı kendi nefsine şart etmekle bâtıl ve ona mebnî olan şurût hilye-i sıhhatden âtıla olmağla rücû‘ meşrû‘ olmağın vakfımdan rücû‘ eyledim menzil-i mezbûru bana teslîm eylesin dedikde mütevellî-i mezbûr cevâb-ı bâ-savâba mütesaddî olup fi’l-hakīka hâl bast olunan minvâl üzeredir lâkin İmâm Yusuf mezheb-i şerîfleri üzere vakf-ı mezbûr şart-ı mezkûra dahi mukârin olursa sahîh olup ve sıhhat onlar katında lüzûmdan müfârık olmağla sıhhat ve lüzûmuna hüküm taleb ederim deyu [120a] teslîmden imtinâ‘ eyledikde hâkim-i hâsım-ı şerî‘at-nisâb tûbâ lehü ve hüsnü-meâb hazretleri alâ kavli men yerâhû evvelâ vakf-ı mezbûrun sıhhatine sâniyyen lüzûmuna hükm-i sahîh-i şer‘î ve kazâ-i sarîh-i mer‘î edip min ba‘d ibtâl ve nakz ve nakīzına mecâl mümteni‘u’l-ihtimâl oldu fe men beddelehû ba‘demâ semi‘ahû fe-innemâ ismühû ale’l-lezîne yübeddilûnehû innallâhe semî‘un alîm ve ecru’l-vâkıf ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm hurrire.
Fî gurreti Zilka‘deti’ş-şerîfe li-sene semân ve sittîn ve elf.
Şühûdü’l-hâl: Fahrü’l-akrân İvaz Ağa b. Hüseyin, Bayram Beşe [b.] Mahmud, Halil Efendi b. Hüseyin, Mustafa Çelebi, Ahmed Çelebi, Ahmed b. Mustafa, Abdullah b. ( ), Hızır Beşe ve gayruhüm mine’l-hâzırîn.
|