|
Rumeli Sadâreti Mahkemesi 106 Numaralı Sicil (H. 1067-1069 / M. 1656-1658) cilt: 50, sayfa: 733 Hüküm no: 811 Orijinal metin no: [125b-3] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Ahmed b. Hüseyin’in babasından kendisine intikal eden menzilini zaptettiği iddiasıyla Rıdvan b. Abdullah aleyhine açtığı davada haksız olduğu
Mahmiye-i Edirne’de Yıldırım mahallesinde sâkin sinn ü cüssesinin bülûğa tahammülü olup bülûğuna mu‘terif olan Ahmed b. Hüseyin nâm kimesne meclis-i şer‘de menzil-i âti’l-beyâna vâzı‘u’l-yed olduğu şer‘an sâbit olan Rıdvan b. Abdullah nâm kimesne mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip mahmiye-i mezbûrede Hoca Kadı mahallesinde vâki‘ üç tarafdan mahalle-i merkūme müezzinine meşrûta vakıf menzile ve bir tarafdan tarîk-ı âm ile mahdûd iki tahtânî odayı ve pınarı ve fırını ve eşcâr-ı müsmire ve gayr-ı müsmireyi müştemil menzil babam mezbûr Hüseyin’in mülkü olup ba‘de vefâtihî bana intikāl etmişiken mezbûr Rıdvan bî-vech mülkiyet üzere tasarruf eder suâl olunup kasr-ı yedine ve bana menzil-i mezbûrun teslîmine tenbîh olunmak matlûbumdur dedikde gıbbe’s-suâl mezbûr Rıdvan cevâbında fi’l-vâki‘ menzil-i mezbûr müteveffâ-yı merkūm Hüseyin’in mülkü olup lâkin târih-i kitâbdan on bir sene mukaddem fevt oldukda verâseti sulbî sagīr oğlu Ahmed’e ve sulbiye kebîre kızı Âişe’ye münhasıra oldukdan sonra müteveffâ-yı mezbûrun el-Hâc Yusuf nâm kimesneye on bin akçe deyni olup menzil-i mezbûrdan gayrı ism-i mâl ıtlâk olunur bir şeyi kalmamağın zarûret-i deyn için menzil-i mezbûrun bey‘i lâzım gelmeğin [126a] bundan akdem fevt olan mezbûre Âişe kendi tarafından asâleten ve mezbûr Ahmed sagīr olmağla kıbel-i şer‘den mansûbe vasîsi olmağla vesâyeten menzil-i mezbûru sûk-ı sultânîde ba‘de’l-müzâyede ve inkıtâ‘ı’r-rağbe zarûret-i deyn için mezbûr el-Hâc Yusuf’a izn-i şer‘le semen-i misli olan dokuz bin iki yüz akçeye asâlet ve vesâyeti hasebiyle bey‘ ve teslîm ol dahi vech-i muharrer üzere iştirâ ve tesellüm edip semen-i mezbûru müteveffâ-yı merkūmun merkūm el-Hâc Yusuf’a deyni olan on bin cedîd akçenin dokuz bin iki yüz akçesine takās edip ol dahi mukāssa edip mülk-i müşterâsı oldukdan sonra menzil-i mezbûru târih-i kitâbdan on sene mukaddem mezbûr el-Hâc Yusuf dokuz bin altı yüz akçeye bana bey‘ ve teslîm ve kabz-ı semen edip ve ben dahi iştirâ ve tesellüm ve kabûl edip mülk-i müşterâm olmağla mülkiyet üzere tasarruf ederim dedikde gıbbe’s-suâl mezbûr Ahmed cevâbında fi’l-vâki‘ babam müteveffâ-yı merkūmun verâseti bana ve li-ebeveyn kız karındaşım Âişe nâm hâtuna münhasıra olup lâkin vech-i muharrer üzere babam müteveffâ-yı mezbûrun merkūm el-Hâc Yusuf’a on bin akçe deyni ve menzil-i mezbûru zarûret-i deyn için hâl-i sıgārımda vasîm olan kız karındaşım müteveffât-ı merkūme Âişe merkūm el-Hâc Yusuf’a bey‘ ve semeni olan dokuz bin iki yüz akçeyi deyn-i mezkûrun dokuz bin iki yüz akçesine takās eylediği ma‘lûmum değildir deyu inkâr edicek isre’l-istintâk mezbûr Rıdvan’dan sıdk-ı makālini mübeyyine beyyine taleb olundukda udûl-i ricâlden Sinan b. Murad ve el-Hâc Bayram b. Pîrî nâm kimesneler li-ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup istişhâd olunduklarında fi’l-vâki‘ menzil-i mezbûr müteveffâ-yı merkūmun mülkü olup lâkin târih-i kitâbdan on bir sene mukaddem fevt oldukda verâseti sulbî sagīr oğlu mezbûr Ahmed’e ve sulbiye kebîre kızı Âişe’ye münhasıra oldukdan sonra müteveffâ-yı mezbûrun merkūm el-Hâc Yusuf’a on bin akçe deyni olup menzil-i mezkûrdan gayrı ism-i mâl ıtlâk olunur bir şeyi kalmamağın mezbûr Ahmed’in hâl-i sıgārında vasîsi olup fevt olan kız karındaşı mezbûre Âişe asâleten ve vesâyeten zarûret-i deyn için bizim huzûrumuzda vech-i muharrer üzere semen-i misli olan dokuz bin iki yüz akçeye mezbûr Yusuf’a bey‘ ve teslîm ol dahi iştirâ ve tesellüm ve kabûl ettikden sonra semen-i menzil-i mezbûru müteveffâ-yı merkūm Hüseyin’in mezbûr el-Hâc Yusuf’a on bin akçe deyni olup meblağ-ı mezbûrun dokuz bin iki yüz akçesine takās edip ol dahi mukāssa eyleyip mülk-i müşterâsı oldukdan sonra mezbûr el-Hâc Yusuf menzil-i mezbûru târih-i kitâbdan dokuz sene mukaddem mezbûr Rıdvan’a dokuz bin altı yüz akçeye bey‘ ve teslîm ol dahi iştirâ ve tesellüm ve kabûl eyledikden sonra kabz-ı semen eyledi biz bu husûsa bu vech üzere şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyu herbiri edâ-i şehâdet-i şer‘iyye ettiklerinde ba‘de’t-ta‘dîl ve’t-tezkiye şehâdetleri makbûle olmağın mezbûr Ahmed bî-vechin mu‘ârazadan men‘ birle mâ-vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu.
Fi’l-ışrîn min-Zilka‘deti’ş-şerîfe li-sene semân ve sittîn ve elf.
Şühûdü’l-hâl: Mehmed Efendi, İsmail Efendi, Bayram Beşe, Arslan Beşe, İsa Bey ve gayruhüm.
|