|
Rumeli Sadâreti Mahkemesi 106 Numaralı Sicil (H. 1067-1069 / M. 1656-1658) cilt: 50, sayfa: 758 Hüküm no: 854 Orijinal metin no: [135b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Edirne sahrasında kurulan ayak divanında padişahın tarafından asilik eden Abaza Hasan ve diğerlerinin cezalandırılacağı ancak devlete itaat edenlerin affedileceğine dair kararı tebliği
Hâlâ pîrâye-bahş-i serîr-i saltanat zîver-i dih-efser-i devlet sultân-ı rû-yi zemîn ve halîfe-i adâlet-âyîn mâh-ı sipihr-i saltanat hurşîd-i âsmân-ı devlet-i âlî-menkıbet-i me‘âlî-zînet Dârâ-haşmet Ferîdûn-şevket Hûrşîd-râyet Cemşîd-dirâyet mâlik-i memâlik-i Arab ve Acem vâris-i melik-İskender ve Cem dîbâce-i kitâb-ı şâhî ser-nâme-i hitâb-ı pâdişâhî pâdişâh-ı dîn-i İslâm halledallâhü te‘âlâ mülkehû ve ebbede saltanetehû ve lâ zâlet silsiletü saltanatihî müteselsileten ile’l-inkırâzi’z-zamân ve mâ berihat âyâtü şevketihî mastûreten fî sahâifi’l-ekvân hazretleri taraf-ı hümâyûnlarından mahmiye-i Edirne sahrâsında otağ-ı hümâyûnda ayak dîvânı olmak için fermân-ı celîlü’l-kadrleri sâdır olmağla ulemâ-yı izâmdan sadru’l-enâm [ve’l]-hayru’l-fihâm sultânü’l-ulemâ’i’n-nehârîr bürhânü’l-fuzalâ’i’l-meşâhîr el-câmi‘u beyne’l-fasleyni’l-ilmiyye ve’l-ameliyye el-fâizü fi’r-riyâseyni’d-dîniyye ve’d-dünyeviyye hâlâ şeyhülislâm müftî’l-enâm el-mahfûfü bi-sunûfi avâtıfi’llâhi te‘âlâ Mustafa Efendi ve hâlâ nakībü’l-eşrâf olan allâmetü’l-verâ alîmü’l-ilm ve’l-hüdâ menba‘u’l-fezâ’il ve merci‘u’l-kirâm el-fâzılu’l-lebîb ve’l-hasîbü’n-nesîb Kudsîzâde es-Seyyid Mehmed Efendi ve hâlâ Anadolu kādıaskeri olan a‘lemü’l-ulemâ’i’l-mütebahhirîn efdalü’l-fuzalâ’i’l-müteverri‘în miftâhu rumûzi’d-dekāik misbâhu künûzi’l-hakāik Mehmed Efendi ve vüzerâ-yı izâmdan hâlâ kāimmakām-ı sadâret-i uzmâ ve şeref-i makām-ı vekâlet-i kübrâ olan düstûr-ı mükerrem müşîr-i mufahham Ali Paşa ve hâlâ Rumeli beylerbeyisi olan vezîr-i âsaf-nazîr müşîr-i müşterî-tedbîr Süleyman Paşa ve vezîr-i mükerrem düstûr-ı mu‘azzam Nişancı Mustafa Paşa ve sâbıkā Bağdad beylerbeyisi olan vezîr-i pür-ceyş-i fitnât müşîr-i Behram-savlet Ak Mehmed Paşa ve sâbıkā kāimmakām-ı sadr-ı uzmâ olan vezîr-i mükerrem Sinan Paşa ve hâlâ Şam beylerbeyisi olan Kadri Paşa hâlâ atebe-i aliyyede başdefterdâr olan umdetü erbabi’l-ikbâl kıdvetü ashâbi’l-iclâl İbrahim Paşa ve hâlâ Adana Eyâleti’ne mutasarrıf olan emîrü’l-ümerâ’i’l-kirâm Ali Paşa ve hâlâ Kastamonu Eyâleti’ne mutasarrıf olan izzetli Mustafa Paşa ve İlbasan Eyâleti’ne mutasarrıf olan Hısım Mehmed Paşa ve Niğde beyi olan Küçük Mehmed Paşa ve Delvine beyi olan Ali Paşa ve Ohri Beyi Ali Paşa ve ocak halkından hâlâ yeniçeri ağası olan umdetü erbâbi’l-ikbâl Mustafa Ağa ve hâlâ yeniçeri kethüdâsı olan kıdvetü ashâbi’l-iclâl Süleyman Ağa ve hâlâ Solakbaşı Mustafa Ağa ve Ali Ağa ve Hasan Ağa ve Ahmed Ağa ve hâlâ Zağarcıbaşı Hasan Ağa ve Seksoncubaşı Mehmed Ağa ve Haseki Süleyman Ağa ve Haseki Ömer Ağa [136a] ve hâlâ yeniçeri tâifesi başçavuşu Süleyman Ağa ve hâlâ Muhzır Hüseyin Ağa ve hâlâ Ocak İmâmı Mehmed Efendi ve Kethüdâyeri Mehmed Ağa ve Orta Çavuşu Mustafa Ağa ve Küçük Çavuş Mehmed Ağa ve devecilerden Mehmed ve Hızır Ağa ve Mustafa Ağa ve Ahmed Ağa ve Ali Ağ ve ağa bölüğü çorbacılarından Başbölükbaşı Osman Ağa ve Mehmed Ağa ve İbrahim Ağa ve diğer Mehmed Ağa ve Mustafa Ağa ve Hasan Ağa ve Murad Ağa ve Mehmed Ağa ve Yusuf Ağa ve Hasan Ağa ve Mahmud Ağa ve sipâh ağalarından Silahdâr Ağası Ca‘fer Ağa ve Sipâhîoğlanı Ağası Mustafa Ağa ve aşağa bölük ağalarından Ali Ağa ve Mehmed Ağa ve diğer Ali Ağa ve Celeb Mehmed Ağa ve zabitlerden Larende Kethüdâyeri Mehmed Ağa ve Mangalya’nın kethüdâyeri Mehmed Ağa ve Edirne’nin kethüdâyeri Abdullah Ağa ve Ruscuk Kethüdâyeri Ali Ağa ve ihtiyârlarından Mehmed Ağa ve Abdülkerim Ağa ve Osman ve Hüseyin Ağa ve Hasan Ağa ve Hacı Süleyman Ağa ve Kasım Ağa ve sâirleri bi-ecma‘ihim imtisâlen li’l-emri’l-âlî huzûr-ı hümâyûn-i sa‘âdet-makrûna hâzırlar olduklarında azametlü ve şevketlü pâdişâh-i dîn-i İslâm halleda’llâhu te‘âlâ mülkehû ilâ yevmi’l-kıyâm hazretleri cümleye hitâb buyurup emrime itâat ve inkıyâd etmekle gazâ ve cihâdda bulundunuz yüzleriniz ak olsun tamâm kulluğu yerine getirdiniz ber-hûrdâr olun lâkin Abaza Hasan emrime imtisâl etmeyip tâğī ve bâğī olmağla hakkından gelinmek murâd-ı hümâyûnum olmuşdur şeyhülislâm dahi şakī-i mezbûrun hevâ-yı nefsine tâbi‘ olup kendi ile şerr u fesâda yek-dil ve yek-cihet olanların üzerlerine asâkir-i İslâm-ı nusret-meâsirim sefer edip onlar ile muhârebe ve mukātele etmek câizdir deyu fetvâ-yı şerîfe dahi vermişdir kırâat olunsun deyu buyurup kırâat olundukda cümlesi sem‘an ve tâ‘a[ten] emr-i şer‘-i şerîfin ve emr-i pâdişâhımızın sipâh ve yeniçeriden şol kimesneler ki ihtiyârlarıyla şakī-i mezbûre mütâba‘at edip şerr u fesâdda ona mu‘în olalar onlar bizden değillerdir ve azametlü ve şevketlü pâdişâhımız hazretlerinin kulları değillerdir biz onlar ile her ne zaman fermân-ı celîlü’l-kadr sâdır olursa mukātele ve muhârebe ederiz amma şol kimesneler ki cebr ve ikrâh ile gelmiş olalar onlar afv buyurulmak rikâb-ı hümâyûndan recâ olunur deyip azametlü ve şevketlü pâdişâh-ı dîn-i İslâm -hullidet hilâfetuhû ilâ yevmi’l-kıyâm- hazretleri dahi rif‘atli şeyhülislâm müftî’l-enâm hazretlerinden bu husûs için istiftâ buyurduklarında cevâb-ı bâ-savâblarında şunlar ki şakī-i mezbûrun yanına cebren ve kerhen gelmiş olalar yanlarından bi-eyyi vechin kân ayrılmağa ve asâkir-i İslâm içine dâhil olmağa ve rikâb-ı hümâyûna yüz sürmeğe ve lâzım gelirse onlar ile muhârebe edip ayrılmağa sa‘y-i belîğ edip ayrılıp asâkir-i İslâm içine dâhil olurlarsa özürleri kabûl buyurulup afv olunur buyurduklarında imdi ben dahi böyle ederlerse onları afv ettim onlar yine kullarımdır ammâ sâirler üzerlerine sefer olunmak için fermân-ı celîlü’l-kadrim her ne zamanda [136b] sâdır olursa emrime imtisâl edin deyip onlar dahi imtisâl [ve] inkıyada ve üzerlerine sefer olunmak için ne zaman fermân-ı celîlü’l-kadr sâdır olursa üzerlerine sefer edip onlar ile muhârebe ve mukātele etmeğe muâhede ettiklerinde vâki‘u’l-hâl zabten li’l-makāl ketb olundu.
Fi’l-yevmi’s-sâbi‘ aşer mine’l-Muharremi’l-harâm li-sene tis‘a ve sittîn ve elf min hicreti men lehü’l-izzü ve’ş-şeref.
Şühûdü’l-hâl: İftihârü’l-havâs ve’l-mukarribîn Mehmed ağa-yı Dârü’s-sa‘âde, Mu‘temedü’l-mülûk ve’s-selâtîn Ahmed Ağa hazînedâr el-musâhib, Umdetü erbâbi’l-ikbâl İbrahim Ağa el-musâhib, Kıdvetü ashâbü’l-iclâl Salih Ağa el-musâhib, Umdetü’l-emâcid ve’l-ekârim Zülfikar Ağa ser-oda-i hâssa, Umdetü erbâbi’s-sa‘âde vel-iclâl Osman Ağa silahdâr, Umdetü erbâbi’d-devleti Kenan Ağa çukadâr, Müstecmi‘u’l-mehâmid ve’l-mekârim Yusuf Ağa rikâbdâr, Kıdvetü erbâbi’l-ikbâl Mehmed Ağa ser-bâzî, Zübdetü ashâbi’l-iclâl Ahmed Ağa gulâm-ı destâr, Umdetü’l-a‘yân Salih Ağa gulâm-ı miftâh, Makbûlü’s-sudûr ve’l-erkân Hasan Ağa gulâm-ı peşkir, Zahrü’l-emsâl Kasım berberbaşı, Zahrü’l-eşbâh Ömer Ağa, Fahrü’l-emsâl Abdullah Ağa, Zahrü’l-erbâb Hüseyin Ağa, Müstecmi‘u’l-mehâmid Ali Ağa, Kıdvetü’l-a‘yân Davud Ağa, Zahrü’l-eşbâh İbrahim Ağa, Umdetü’l-a‘yân Mustafa Ağa, Kıdvetü’l-a‘yân İsmail Ağa, Fahrü’l-akrân Ahmed Ağa, Umdetü’l-emâcid ve’l-a‘yân Hasan Ağa, Fahrü’l-akrân Ahmed Ağa, Mehmed Ağa, Ebûbekir Ağa, Mustafa Ağa, Halil Ağa, Mustafa Ağa, Osman Ağa, Mahmud Ağa, Süleyman Ağa, Barî Hasan Ağa, Mehmed Ağa, Barî Osman Ağa, Mustafa Ağa, Mustafa Ağa ser-müezzin, Dilaver Ağa, Ali Ağa, Ömer Ağa, Ali Ağa, diğer Ali Ağa, Mehmed Ağa ve gayruhüm mine’l-hâzırîn.
Ser-<>bevvâbîn-i Dergâh-ı âlî Ahmed Ağa, Ser-bevvâbîn-i Dergâh-ı âlî Halil Ağa, Ser-bevvâbîn-i Dergâh-ı âlî Yusuf Ağa, Ser-<>bevvâbîn-i Dergâh-ı âlî İsmail Ağa, Ser-bevvâbân-ı Dergâh-ı âlî Ahmed Ağa, Ser-bevvâbân-ı Dergâh-ı âlî Arslan Ağa, Ser-bevvâbân-ı Dergâh-ı âlî Osman Ağa.
|