Rumeli Sadâreti Mahkemesi 127 Numaralı Sicil (H. 1090-1091 / M. 1679-1680) cilt: 55, sayfa: 61 Hüküm no: 14 Orijinal metin no: [4b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır. Hatice bt. Mustafa’nın satılan cariyesiyle ilgili davasının reddedildiği Mahmiye-i İstanbul’da Baba Hasan Alemî Mahallesi’nde sâkine Hadîce bt. Mustafa nâm hatun Dîvân-ı Hazret-i Sadr-ı a‘zamî’de ma‘kūd meclis-i şer‘-i âlîde sultânü’l-muhadderât tâcü’l-mestûrât aliyyetü’z-zât safiyyetü’s-sıfât devletlü Vâlide Sultân -dâmet ismetühâ- hazretlerinin kethudâları iken bundan akdem vedâ‘-ı âlem-i fânî eden Mustafa Efendi’nin evlâd-ı sıgārı Mehmed Ağa ve Hasan Ağa ve Süleyman Ağa’nın kıbel-i şer‘den mansûb vasîleri olan umdetü’l-a‘yân Yeğen Ahmed Ağa b. es-Seyyid Salih Çelebi mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip uzun boylu açık kaşlı elâ gözlü Rusiyyetü’l-asl Fethi bt. Abdullah nâm câriye-i memlûkemi bundan akdem zevcim Ahmed Bey nâm kimesne benim rızâm yoğiken dergâh-ı âlî kapıcıbaşılarından Abdüllatif Bey nâm kimesneye semen-i ma‘lûma bey‘ ve teslîm ol dahi ba‘de’l-iştirâ ve’t-tesellüm mevsûfe-i mezbûreyi târih-i kitâbdan iki sene mukaddem hayatında merhûm-ı mûmâ-ileyh Mustafa Efendi’ye semen-i ma‘lûma bey‘ ve teslîm ve kabz-ı semen etmekle hâlâ câriye-i mevsûfe-i mezbûreyi merhûm-ı mezbûrun veresesi yedlerinde bulmuşumdur vasîyy-i mezbûr Ahmed Ağa’dan suâl olunup ihkāk-ı hak olunmak matlûbumdur dedikde gıbbe’s-suâl vasîyy-i mûmâ-ileyh Ahmed Ağa cevâbında câriye-i mevsûfe-i mezbûreyi müdde‘iyye-i mezbûrenin zevci mezbûr Ahmed Bey müdde‘iyye-i mezbûrenin izni ile mûmâ-ileyh Abdüllatif Bey’e semen-i ma‘lûma bey‘ edip ol dahi ber-vech-i muharrer târih-i kitâbdan iki sene mukaddem hayatında merhûm-ı mûmâ-ileyh Mustafa Efendi’ye dört yüz kıt‘a esedî guruşa bey‘ ve teslîm ol dahi iştirâ ve tesellüm edip ba‘dehû müdde‘iyye-i mezbûre Hadîce merhûm-ı mûmâ-ileyhin mahmiye-i İstanbul’da vâki‘ menziline gelip câriyem mevsûfe-i mezbûre Fethi’yi zevcim mezbûr Ahmed Bey vech-i meşrûh üzre mûmâ-ileyh Abdüllatif Bey’e bey‘ ve teslîm ol dahi dört yüz esedî guruşa size bey‘ ve teslîm ve kabz-ı semen edip ben-dahi zevcim mezbûrun bey‘-ı mezbûrunu tecvîz etmişidim. Lâkin câriye-i mevsûfe-i mezbûrenin serpûşu ile kuşağı akd-i bey‘de dâhil olmayıp hâricdir deyü zikrolunan serpûş ile kuşağı merhûm-ı mûmâ-ileyhin hayatında taleb eylediğinde ol dahi zikrolunan serpûş ile kuşağı müdde‘iyye-i mezbûreye teslîm müdde‘iyye-i mezbûre dahi ahz ü kabz etmişidi deyü def‘le mukābele edicek gıbbe’l-istintâk ve’l-inkâr vasîyy-i mezbûrdan def‘-i mezbûrunu mübeyyine beyyine taleb olundukda udûl-i Müslimînden olup mahmiye-i mezbûrede Akbıyık Mahallesi’nde sâkin Müezzin Hüseyin Çelebi b. Abdi ve Kabasakal Mahallesi’nde sâkin Bektaş Bey b. İbrahim nâm kimesneler li-ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup istişhâd olunduklarında fi’l-hakīka müdde‘iyye-i mezbûre Hadîce bundan akdem merhûm-ı mûmâ-ileyh Mustafa Efendi’nin hayatında sâkin olduğu menzile gelip câriye-i memlûkesi olan mevsûfe-i mezbûre Fethi’yi zevcim mezbûr Ahmed Bey bundan akdem mûmâ-ileyh Abdüllatif Bey’e semen-i ma‘lûma bey‘ ve kabz-ı semen edip mûmâ-ileyh Abdüllatif Bey dahi dört yüz esedî guruşa size bey‘ ve teslîm ve kabz-ı semen edip zevcim mezbûr Ahmed Bey’in bey‘-ı mezbûrunu tecvîz edip lâkin akd-i bey‘-ı mezbûrda mevsûfe-i mezbûrenin serpûşu ile kuşağı dâhil değildir deyü zikrolunan serpûş ile kuşağı taleb eyledikde zikrolunan serpûş ile kuşağı merhûm-ı mûmâ-ileyh hayatında müdde‘iyye-i mezbûre Hadice’ye bizim huzûrumuzda teslîm ol dahi ahz ü kabz etmişidi biz bu husûsa bu vech üzre şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyü her biri edâ-i şehâdet-i şer‘iye etdiklerinde ba‘de’t-ta‘dîl ve’t-tezkiye şehâdetleri makbûle olmağın mûcebince müdde‘iyye-i mezbûre Hadîce bî-vech mu‘ârazadan men‘ birle mâ-vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu. Fi’s-sâbi‘ aşer min-Şevvali’l-mükerrem li-sene tis‘în ve elf. Şuhûdü’l-hâl: Umdetü’l-a‘yân Çavuşbaşı Mehmed Ağa, umdetü erbâbü’t-tahrîr ve’l-kalem Mustafa Efendi Tezkire-i sâniye, Mehmed Ağa Kethudâ-yı Hazret-i Efendi, el-Hâc Mustafa Çukadâr.