.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Bab Mahkemesi 54 Numaralı Sicil (H. 1102 / M. 1691)
cilt: 20, sayfa: 323
Hüküm no: 387
Orijinal metin no: [66b-2]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Ahmed Efendi b. İbrahim’e verilen vakıf menzil bedelinin, Abdülkâdir b. Hamza’nın varislerine ödenmesi

Husûs-ı âti’z-zikrin mahallinde keşf ve tahrîri için fermân-ı âlî sâdır olmağın, imtisâlen savb-ı şer‘den irsâl olunan İbrahim Efendi b. Mehmed Hâssa mi‘mârlarından Mehmed Halîfe b. Abdullah ve Mehmed Halîfe b. Abdullah ile mahmiye-i İstanbul’da Toptaşı mahallesinde merhûm Aynî Hâtun nâm sâhibetü’l-hayrın süknâsı ulemâya meşrûta vakfı olup, mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafdan Dürrî nâm hâtun mülkü ve bir tarafdan ba‘zan Hasan Efendi mülkü ve ba‘zan el-Hâc Mustafa mülkü ve iki tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd dâhiliyede ve hâriciyede büyût-ı adîdeyi müştemil vakıf menzile varıp, zeyl-i kitâbda muharrerü’l-esâmi müslimîn huzûrlarında akd-i meclis-i şer‘-i şerîf eyledikde, menzil-i mezbûra ber vech-i muharrer mutasarrıf iken bundan akdem vefât eden Abdülkādir Efendi b. Hamza b. Ali’nin verâseti zevce-i metrûkesi Sâliha bt. Mehmed ve vâlidesi Sultan bt. İbrahim nâm hâtunlar ile sulbî sagīr oğlu Mustafa’ya münhasıra olduğu şer‘an zâhir ve mütebeyyin oldukdan sonra mezbûr Sâliha Hâtun sagīr-i mezbûrun tesviye-i umûruna kıbel-i şer‘den mansûb vasîsi olmağla. mezbûrenin tarafından husûs-ı âti’l-beyâna vekîl-i şer‘îsi olan Hüseyin Efendi b. Ali ve yine mezbûre Sultan Hâtun tarafından kezâlik husûs-ı mezbûra vekîl-i şer‘îsi olan Abdurrahman Çelebi b. Ahmed nâm kimesneler vakf-ı mezbûr mütevellîsi el-Hâc İbrahim Ağa b. el-Hâc Rıdvan hâzır iken meclis-i ma‘kūd-ı mezbûrda, etibbâ-yı hâssadan olup, menzil-i mezbûr hâlâ tevcîh-i hâkimü’ş-şer‘le kendiye tevcîh olunan Ahmed Efendi b. İbrahim mahzarında her biri bi’l-vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm edip, müvekkilelerimizin mûrisleri müteveffâ-yı mezbûr Abdülkādir Efendi hayâtında menzil-i mezbûr tasarrufunda olmağla, mürûr-ı eyyâm ile harâbe ve mâil-i türâb olduğunu ba‘de’l-keşf izn-i mütevellî ve ma‘rifet-i şer‘le mâlıyla nefsi için binâsı kendi mülkü olmak üzre tarîk-i âm tarafında işbu duvarı ve sokak kapısını ve sundurma sakfını ve orta kapı önünde vâki‘ kerpiç duvarı ve taş musluğu ve tahta perdeyi ve dâhiliyede vâki‘ fevkānî odada ocak taşını ve iki aded işbu pencereyi ve sâir mevâzi‘-i ma‘lûmeyi binâ ve ihdâs ettikden sonra fevt olup, menzil-i mezbûr mezbûr Ahmed Efendi’ye tevcîh olunmakla, menzil-i mezbûrun ber vech-i muharrer ebniye-i müşâr-ı mezkûresini ba‘de’l-isbât, mi‘mâr-ı mezbûrun keşf ve mesâha ve tahmîn ve takvîm ettiklerinde, ber vech-i muharrer ebniye-i atîka olmağla tarîk-i âm tarafında vâki‘ tûlen ve arzan bi hesâb-ı terbî‘î taşı atîk elli dört zirâ‘ duvarın zirâ‘ı otuzar akçeden bin altı yüz yirmi akçe ve bir çınar tahtasından sokak kapısı iki yüz seksen akçe, hâriciyede bir bâb fevkānî oda ber vech-i tahmîn sekiz yüz akçe ve kapı önünde sundurma sakf bi hesâb-ı mezbûr altmış zirâ‘ olmağla zirâ‘ı onar akçeden altı yüz akçe ve yetmiş zirâ‘ kerpiç duvar bin dört yüz akçe ve bir kûfegî musluk yüz elli akçe ve dokuz zirâ‘ tahta perde zirâ‘ı otuz akçeden doksan akçe ve dâhiliyede vâki‘ sundurma yirmi sekiz zirâ‘ sakf dört yüz yirmi akçe ve bir köhne [67a] matbah ber vech-i tahmîn beş yüz akçe ve on bir ayak ağa tahtasından basamak elli beş akçe, nerdübân başında mahlûta beş zirâ‘ tahta perde elli akçe ve yine çam tahtasından on beş zirâ‘ tavan iki yüz yirmi beş akçe ve on iki zirâ‘ tahta döşeme seksen akçe ve on iki zirâ‘ tahta kapak iki yüz kırk akçe ve bir mermer ocak taşı dört yüz akçe ve dört aded cam duvar billur iki yüz akçe ve iki aded çıkrıkçı işi pencere yüz yirmi akçe ki min haysü’l-mecmû‘ yedi bin iki yüz otuz akçeye bâliğ olduğu şer‘an zâhir ve mütebeyyin oldukdan sonra meblağ-ı mezbûru müvekkil-i mezbûretân için bize edâya mezbûr Ahmed Efendi’ye ba‘de’t-tenbîh, mezbûr Ahmed Efendi dahi ber vech-i muharrer meblağ-ı mezbûr yedi bin iki yüz otuz akçeyi bi’t-tamâm ve’l-kemâl bize def‘ ve teslîm, biz dahi bi’l-vekâle ahz u kabz eyledik. Ba‘de’l-yevm menzil-i mezbûrun ebniye-i mezkûresinde mezbûretânın alâkaları kalmadı dediklerinde, gıbbe’t-tasdîki’ş-şer‘î vâki‘ hâli mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ketb ve tahrîr, ba‘dehû ma‘an irsâl olunan İsmail b. Mustafa ve Hayri b. Halil ile meclis-i şer‘a gelip alâ vukū‘ihî inhâ ve takrîr etmeğin, mâ vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu. Fi’l-yevmi’s-sânî aşer min Cumâdelâhire sene 1102.


Şuhûdü’l-hâl: Mustafa Efendi b. Mustafa el-imâm, Müezzin Mehmed Halîfe b. İbrahim, el-Hâc Mehmed Efendi b. Hüseyin, Mehmed Çelebi b. Hızır, İbrahim Çelebi b. Davud, Mehmed Efendi b. Ali, Molla Osman b. Hasan, Abdullah Çelebi b. Bayram, Hasan Çelebi b. Fevzi, el-Hâc Musli b. Ömer, İsmail b. Mustafa, Ali b. Abdullah.