Rumeli Sadâreti Mahkemesi 127 Numaralı Sicil (H. 1090-1091 / M. 1679-1680) cilt: 55, sayfa: 193 Hüküm no: 163 Orijinal metin no: [41a-3] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Küçük yaştaki Mustafa’nın ölen babasından kalan evin kendi hissesine düşen kısmını vasîsi marifetiyle Abdullah Efendi b. Mustafa’ya sattığı
Mahmiye-i İstanbul’da Ali Paşa-yı Atîk Mahallesi’nde sâkin iken bundan [akdem] vefât eden Ali Çelebi b. Mustafa’nın verâseti zevce-i metrûkesi Şerife Âişe bt. Ahmed ve sulbiye kebîre kızı Şerife Fâtıma ve sulbî sagīr oğlu es-Seyyid Mustafa’ya münhasıra ve tashîh-i mes’elesi yirmi dört sehimden i‘tibâr olunup sihâm-ı mezbûreden üç sehmi zevcesi mezbûre Şerife Âişe ve yedi sehmi mezbûre Şerife Fâtıma’ya ve on dört sehmi sagīr-i mezbûra isâbet ve intikāl eylediği şer‘an sâbit ve zâhir oldukdan sonra sagīr-i mezbûrun tesviye-i emrine kıbel-i şer‘den mansûb vasîsi olan eniştesi Şâtır Mustafa Bey b. Ahmed nâm kimesne meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzımü’t-tevkīrde işbu bâ‘isü’l-kitâb fahrü’l-kuzât Abdullah Efendi b. Mustafa nâm kimesne mahzarında bi’l-vesâye ikrâr ve takrîr-i kelâm edip müteveffâ-yı mezbûrun mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafdan ba‘zan İbrahim Çelebi mülkü ve ba‘zan Belkıs Hatun mülkü ve ba‘zan el-Hâc Hasan mülkü ve bir tarafdan Kavukçu veresesi mülkleri ve bir tarafdan Mehmed Çelebi mülkü ve bir tarafdan tarîk-ı âm ile mahdûd olup dâhiliyede fevkānî üç bâb odayı ve dehlizi ve eşcâr-ı müsmire ve gayr-ı müsmire bahçeyi ve bir müşterek su kuyusunu ve hâriciyede fevkānî bir bâb odayı ve tahtânî bir kenefi ve bir su kuyusunu müştemil olan menzilinden gayrı ism-i mâl ıtlâk olunur terekesi olmamağın müteveffâ-yı mezbûrun düyûn-ı kesîre-i müsbetesi ve sagīr-i mezbûrun zarûret-i nafakası olduğundan mâ‘adâ mezbûretân Şerife Âişe ve Şerife Fâtıma menzil-i mezbûrun yirmi dört sehimden kendülere isâbet eden on sehim hisselerini dahi bundan akdem âhara bey‘ etmeleriyle sagīr-i mezbûrun menzil-i mezbûrdan hissesi olan on dört sehmi zarûret-i deyn ve zarûret-i nafakası için bey‘ olunmak lâzım gelmeğin ber-vech-i muharrer menzil-i mezbûrdan sagīr-i mezbûrun hissesi olan on dört sehmi bi’l-irsi’ş-şer‘î mezâda verilip sûk-ı sultânîde mecma‘-ı nâs olan mahallerde nice eyyâm kirâren ve mirâren müzâyede olunup rağabât-ı nâs munkatı‘a oldukdan [41b] [sonra] üç yüz esedî guruşda mezbûr Abdullah Efendi üzerinde karâr edip ziyâdeye tâlib-i âhar tama‘ ve rağbet etmeyip ve meblağ-ı mezbûr menzil-i mezbûrun semen-i misli ve müteveffâ-yı mezbûrun düyûn-ı kesîre-i müsbetesi ve sagīr-i mezbûrun nafakaya eşedd-i ihtiyâcı olduğu zeyl-i kitâbda muharrerü’l-esâmî olan Müslimîn ihbârları ile lede’ş-şer‘ müte‘ayyin olmağın ben-dahi vesâyet-i mahkiyem üzerine menzil-i mezbûrdan sagīr-i mezbûrun hissesi olan on dört sehmi cemî‘ tevâbi‘iyle mezbûr Abdullah Efendi’ye semen-i misli olan meblağ-ı mezbûr üç yüz esedî guruşa tarafeynden îcâb ve kabûlü hâvî bey‘-ı kat‘î ile bey‘ ve teslîm ol dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve tesellüm edip semeni olan meblağ-ı mezbûr üç yüz esedî guruşu mezbûr Abdullah Efendi yedinden bi’t-tamam ve’l-kemâl ahz ü kabz eyledim min-ba‘d menzil-i mezbûrun on dört sehminde sagīr-i mezbûrun asla ve kat‘a alâka ve medhali kalmayıp mezbûr Abdullah Efendi’nin mülk-i müşterâsı ve hakk-ı sırfı oldu keyfe mâ yeşâ’ [ve] yahtâr mutasarrıf olsun dedikde gıbbe’t-tasdîkı’ş-şer‘î mâ-hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olundu.
Fi’l-yevmi’t-tâsi‘ min-Saferü’l-hayr li-sene ihdâ ve tis‘în ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Hüseyin Çavuş b. Mahmud, Mehmed Bey b. Ali, Halil b. Ali, Ahmed Çelebi b. Mahmud ve Abdullah Efendi el-Kādî.
|