.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Rumeli Sadâreti Mahkemesi 127 Numaralı Sicil (H. 1090-1091 / M. 1679-1680)
cilt: 55, sayfa: 238
Hüküm no: 212
Orijinal metin no: [54b-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Küçük mirahur olan Ali Ağa b. Şükrullah’ın yaptırdığı müteehhilîn odalarını vakfettiğine dair vakfiyesi

Sermâye-i hasb-i hâl pîrâye-i hamd-i vâkıfu’l-ahvâl-i Melik-i Müte‘âl celle ani’l-evhâm ve’z-zunûn ve’l-hayâl ile terşîh ve tezyîn ve zîver-i salât ve selâm-ı Resûl-i Rabb-i Zi’l-celâl Muhammed el-mevsûf bi-ehâsini’l-hâl ve mehâsini’l-hısâl sallallâhu te‘âlâ aleyhi ve alâ-âlihî ve ashâbihî hayri’l-ashâbi ve hayri’l-âl birle tevşîh ve tezyîn olundukdan sonra bu kitâb-ı müşgîn-nikāb ve sıhhat-intisâbın tahrîr ve inşâsına bâ‘is ve bâdî oldur ki Dârü’l-hilâfeti’l-aliyye Kostantıniyye el-mahmiye’de Demirtaş Mahallesi’nde sâkin olup hâlâ küçük mirâhur olan sahibü’l-hayrât ve’l-hasenât tâlibü’s-sadakāt ve’l-müberrât umdetü’l-emâcid ve’l-ekârim müstecmi‘u’l-mehâsin ve’l-mekârim Ali Ağa b. Şükrullah vaktâ ki Hazret-i Rabb-i İzzet cellet izzetühû ve âlet kudretühû cânibinden kendüye vâsıl olan mevâhib-i celiyye ve atâyâ-yı aliyye ve in-te‘uddû ni‘meta’llâhi lâ-tuhsûhâ mûcebince bir add ile ma‘dûd ve bir had ile mahdûd değil idüğünü tefekkür ve şükrüne si‘at müyesser değil idüğünü tedebbür edip mâ indeküm yenfedü vemâ indallâhi bâkın mefhûm-ı münîfi muktezâsınca sadakāt-ı câriye-i dâimü’l-istimrârı sa‘âdet-i uhreviyeyi mukzî ve müberrât-ı müstemirre-i lâzımü’l-istikrârı siyâdet-i fâhireyi muktezî olup fi’l-aktâr ve’l-emsâr mûcib-i zikr-i cemîl ve fi’l-leyli ve’n-nehâr bâ‘is-i ecr-i cezîl olacak nesne savbına inân-ı azîmeti masrûf ve zimâm-ı himmeti ma‘tûf kıldıkdan sonra tarafından husûs-ı âti’z-zikre vekîl olup Abdurrahman Efendi b. İbrahim ve Osman Efendi b. Abdullah şehâdetleri ile şer‘an vekâleti sâbite olan Mehmed Ağa b. Mustafa meclis-i şer‘-i şerîf-i enver ve mahfil-i dîn-i münîf-i ezherde vakf-ı âti’z-zikre li-ecli’t-tescîl ve’t-tekmîl mütevellî nasb ve ta‘yîn eylediği Ömer Efendi b. Abdullah mahzarında bi’l-vekâle ikrâr-ı sahîh-i şer‘î ve i‘tirâf-ı sarîh-i mer‘î kılıp mahmiye-i mezkûrede Sarı Demirci Mahallesi’nde vâki‘ bir tarafı Haraççı Muhyiddin vakfından Eyüb Çelebi tasarrufunda olan arsa ve ba‘zan Dilgüşâ Hatun vakfından olup es-Seyyid Süleyman Efendi tasarrufunda olan arsa-i hâliye ve bir tarafı Mercan Ağa vakfından Mehmed nâm kimesne tasarrufunda olan arsa ve ba‘zan yine vakf-ı mezbûrdan olup el-Hâc Abdülcevâd yedinde olan menzil ve ba‘zan Demirtaş vakfından olan dekâkîn ve bir tarafı yine müvekkil-i mezbûr Ali [Ağa tasarrufunda] olan bahçe ve bir tarafı ba‘zan Safiye vakfından Râziye Hatun’un oğlu Mehmed menzili ve ba‘zan Sarı Demirci vakfından olup Döğmeci el-Hâc Ali tasarrufunda olan menzil ve ba‘zan tarîk-ı hâs ile mahdûd mecmû‘u tûlen ve arzan bi-hesâb-ı terbî‘î bin elli zirâ‘ olup üç yüz on sekiz zirâ‘ı Dilgüşâ Hatun ve iki yüz yetmiş sekiz buçuk zirâ‘ı Abdüllatif Efendi ve elli üç buçuk zirâ‘ı Perisima Hatun vakıflarından mukāta‘a-i mu‘ayyene-i ma‘lûme ile müvekkil-i müşârün-ileyhin tasarrufunda olmağla müvekkil-i müşârün-ileyh bundan akdem mütevellîleri olanlara kendi mâlından mülkü olmak üzre sekiz bâbın her birinin ulyâsı ikişer oda ve birer sofa ve vustâsı birer oda ve dehliz ve altında mahtab ve kuyu ve iki bâb fevkānî bir oda ve altında mahtab ve kuyuyu müştemil on bâb müteehhilîn odaları binâ etmeğin zikrolunan odaları hasbeten lillâhi’l-Hamîd vakf-ı sahîh-i müebbed ve habs-i sarîh-i muhalled ile vakf ve habs edip şöyle şart ve ta‘yîn eyledi ki mâdâmki lâbis-i libâs-ı hayat-ı müste‘âr ola mârrü’z-zikr odaların tevliyet ve gallesine keyfe mâ yeşâ’ mutasarrıf ola emr-i Hudâ-yı Bâkī ile terk-i âlem-i fânî etdikde vakf-ı mezbûrun gallesi iştirâk-i seviy üzre evlâdına ve evlâd-ı evlâdına ve evlâd-ı evlâdına ve evlâd-ı evlâdı olana meşrûta ola ve tevliyet-i vakf-ı mezbûr dahi aslah-ı evlâdına meşrûta ola ve ba‘de[55a]’l-inkırâz -ne‘ûzü billâhi min-gazabi’l-Feyyâz- hâsıla olan icâreden ta‘mîr ve imâret-i lâzımeden fazlası her sene surre emîni yediyle Medîne-i Münevvere -sallallâhu alâ-münevvirihâ efdalü’s-salât ve ekmelü’t-tahiyye- fukarâsına irsâl oluna ve mürûr-ı eyyâm ile şerâit-i mezkûreye ri‘âyet müte‘azzire olu[r]sa mutlaka fukarâ-i Müslimînden vakf ola ve tebdîl ve tağyîr merreten ba‘de-uhrâ yedinde ola deyü zikrolunan odaları fâriğaten ani’ş-şevâgil mütevellî-i mezbûr Ömer Efendi’ye teslîm ol dahi tesellüm ve kabz ve sâir mütevellîlerin evkāfında olan tasarrufları gibi tasarruf eyledi dedikde gıbbe’t-tasdîkı’ş-şer‘î ve’t-tahkīkı’l-mer‘î vekîl-i mezbûr semt-i vifâkdan cânib-i şikāka âzim ve bi’l-vekâle husûmet ve nizâ‘a câzim olup vakf-ı akār muhtâr-ı eimme-i ahyâr olan sultân-ı serîr-i ictihâd hüccetü’l-hak alâ-kâffetü’l-ibâd İmâm-ı A‘zam ve hümâm-ı efhâm Ebû Hanifeti’l-Kûfî -cûziye bi’l-hayri ve kûfiye- katında sahîh ve lâkin gayr-ı lâzımdır ve bir cihet-i birre vakf olan arsa üzerindeki binâyı cihet-i uhrâya vakf ba‘zı meşâyih-i izâm katında câiz olmadığından mâ‘adâ vâkıf vakfının menâfi‘ini nefsine şart edicek âlim-i rabbânî İmâm Muhammed b. el-Hasen eş-Şeybânî katında mubtıl-ı vakf olmağın bi’l-vekâle vakf-ı mezbûrdan rücû‘ eyledim mârrü’z-zikr odaları mülk-i müvekkilime istirdâd ederim dedikde mütevellî-i mezbûr cevâb-ı bâ-savâba mütesâddî olup eğerçi vakf-ı akār imâm-ı müşârün-ileyh hazretleri mezheb-i şerîflerinde gayr-ı lâzımdır lâkin imâm-ı sânî Ebû Yusuf katında şart-ı mezkûra müsâdif de olursa vâkıfın vakaftü kavliyle vakf lâzım olup ve bir cihet-i mevkūfe arsa üzerinde vâki‘ mülk binâyı cihet-i uhrâya vakf ikisinin cihet-i birde ittihâdına nazaran ba‘zı meşâyih katında câiz olduğu kütüb-i fıkhiyede mastûrdur deyü redden imtinâ‘ ve bu vechile husûmet ve nizâ‘ edip hâkim-i muvakki‘-i sadr-ı kitâb -tûbâ-lehû ve hüsnü-meâb- hazretleri huzûrunda müterâfi‘ân ve her biri mübtegāsınca fasl ü hasma tâlibân olduklarında hâkim-i müşârün-ileyh -esbagallâhu ni‘amehû aleyh- dahi temhîd-i esâs-ı hayrı evlâ ve teşyîd-i şân-ı vakfı ahrâ görüp ve Hazret-i İmâm-ı Sânî re’y-i şerîfleri üzre arsa-i merkūme üzerinde olan mülk binânın vakfiyetinin sıhhatine hükmetdikden sonra vekîl-i mezbûr mezbûrdan merâmına vâsıl olmayıcak tarîk-ı âhardan semt-i rücû‘a zâhib olup zikri mürûr eden arsa üzerinde binânın ve ba‘zı meşâyih-i kirâm mezheb-i şerîfleri üzre vakfiyetinin sıhhatine hükm-i hâkim lâhık olmak ile inde’l-İmâmi’l-A‘zam lüzûm ârız olmaz binâen alâ-zâlik zikrolunan ebniyenin vakfiyetinden rücû‘ eyledim deyü nizâ‘ ve cidâl ve hâkim-i müterâfe‘un-ileyh -en‘ama’llâhu te‘âlâ ni‘amehû aleyhi- huzûrlarında fasl ü hasma tâlibân olduklarında hâkim-i müşârün-ileyh -lâ-zâle âliyen beyne yedeyh- hazretleri dahi cânib-i vakfı evlâ görüp sıhhat lüzûmdan müfârık olmaz diyen imâm-ı müşârün-ileyh mezheb-i şerîfleri üzre binâ-i mezkûrun lüzûmuna dahi hükm ile hükm-i sâbıkını ihkâm edip min-ba‘d naks ve nakza mecâl muhâl oldu fe-men beddelehû ba‘demâ semi‘ahû fe-innemâ ismühû ale’llezîne yübeddilûnehû innallâhe semî‘un alîm ve ecrü’l-vâkıfı ale’l-Hayyi’l-Cevâdi’l-Kerîm.

Cerâ zâlike ve hurrire fi’l-yevmi’l-hâmis aşer min-Saferü’l-hayr li-sene ihdâ ve tis‘în ve elf.

Şuhûdü’l-hâl: Abdurrahman Efendi b. İbrahim el-müderris, Osman Efendi b. Abdullah, el-Hâc Ahmed Efendi b. İmâm-ı mezbûr, Ahmed b. ( ) el-müezzin, Hasan b. Şahin, Mustafa Çelebi b. Ali.