Rumeli Sadâreti Mahkemesi 127 Numaralı Sicil (H. 1090-1091 / M. 1679-1680) cilt: 55, sayfa: 270 Hüküm no: 240 Orijinal metin no: [64b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Safiye Hatun bt. Salahaddin’in vefat eden kızının terekesinden kendi hissesine düşen parayı üvey oğlu Yahya Efendi’den vekili vasıtasıyla teslim aldığı
Mahmiye-i İstanbul’da Molla Fenârî Mahallesi’nde sâkin iken bundan akdem vefât eden merhûm Hekîmbaşı Salih Efendi b. Nasrullah’ın verâseti zevce-i menkûhası Safiye Hatun bt. Salahaddin ile kebîr oğulları umdetü’l-ulemâi’l-fihâm Yahya Efendi ve Derviş Ağa’ya ve sulbiye kebîre kızları Merdümhan ve Münevvere’ye ve sagīre kızları Rahime ve Emetullah’a münhasıra olup kable’l-kısme mezbûre Emetullah dahi fevt olup verâseti vâlidesi mezbûre Safiye ile li-ebeveyn kız karındaşı merkūme Rahime’ye ve li-eb er karındaşları mûmâ-ileyhimâ Yahya Efendi ve Derviş Ağa’ya ve li-eb kız karındaşları mezkûrât Fâtıma ve Merdümhan ve Münevvere’ye münhasıra ve tashîh-i mes’elesi bi-hükmi’l-münâsahati’ş-şer‘iye üç bin yirmi dört sehimden olup sihâm-ı mezbûreden dört yüz yirmi yedi sehmi mezbûre Safiye’ye ve altışar yüz on altışar sehmi müşârün-ileyh Yahya Efendi ve Derviş Ağa’dan her birine ve dört yüz kırk bir sehmi mezbûre Rahime’ye ve üçer yüz sekizer sehmi mezbûrât Fâtıma ve Merdümhan ve Münevvere’den her birine isâbet eylediği lede’ş-şer‘i’l-enver zâhir ve mukarr[er] oldukdan sonra mezbûre Safiye Hatun tarafından zikri âtî husûsa vekîl olduğunu iddi‘â eden Mehmed Efendi b. Ali meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzımü’t-tevkīrde hisse-i âtiyetü’l-beyâna vâzı‘u’l-yed olan işbu bâ‘isü’l-kitâb müşârün-ileyh Yahya Efendi mahzarında bi’l-vekâle üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip müvekkilem mezkûre Safiye kızı müteveffât-ı mezbûrenin kalîl ve kesîr ve celîl ve hakīr terekesinden hesâb-ı mezbûr üzre bi’l-irsi’ş-şer‘î isâbet eden yüz elli sekiz esedî guruşu müteveffiyân-ı mezbûrânın terekelerine vaz‘-ı yed eden müşârün-ileyh Yahya Efendi’den taleb ve da‘vâ ve ahz ü kabz ve îsâle ve ba‘de’l-kabz tereke-i müteveffiyân-ı mezbûrâna müte‘allika âmme-i da‘vâdan müşârün-ileyh Yahya Efendi’yi ibrâya ve husûs-ı mezbûr mütevakkıf olduğu umûrun cümlesine tarafından beni vekîl edip ben-dahi ba‘de-kabûlü’l-vekâle hâlâ hisse-i mezkûreyi bi’l-vekâle mûmâ-ileyh Yahya Efendi’den taleb eylediğimde bana teslîmden imtinâ‘ eder suâl olunup meblağ-ı mezbûrun alıverilmesi matlûbumdur dedikde gıbbe’s-suâl müşârün-ileyh Yahya Efendi cevâbında fi’l-hakīka müteveffât-ı mezkûrenin cemî‘ terekesinden mezbûre Safiye’ye ırsen isâbet eden meblağ-ı mezbûr yüz elli sekiz esedî guruşa vaz‘-ı yedini ikrâr lâkin müdde‘î-i mezbûrun vekâletini inkâr edicek müdde‘î-i mezbûrdan vekâlet-i meşrûhasını mübeyyine beyyine taleb olundukda zât-ı mezbûreyi ma‘rifet-i şer‘iye ile ârifân olan umdetü’s-sâdât es-Seyyid Abdülkerim Çelebi b. Salahaddin ve es-Seyyid Salahaddin Çelebi b. es-Seyyid Fethullah li-ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup isre’l-istişhâd fi’l-vâki‘ mezbûre Safiye Hatun bâlâda tafsîl olunan hisse-i irsiyesini mezbûr Yahya Efendi’den taleb ve da‘vâ ve ahz ü kabz ve kendüye îsâle ve ba‘de’l-kabz müteveffiyân-ı mezbûrânın terekelerine müte‘allika âmme-i da‘vâdan ibrâya ve husûs-ı mezbûr mütevakkıf olduğu umûrun cümlesine bizim huzûrumuzda mezbûr Mehmed Efendi b. Ali’yi tarafından vekîl ve nâib-i menâb nasb ve ta‘yîn edip ol dahi vekâlet-i mezbûreyi kabûl eyledi biz bu husûsa bu vech üzre şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyü her biri edâ-i şehâdet-i şer‘iye eylediklerinde gıbbe’t-ta‘dîl ve’t-tezkiye şehâdetleri makbûle olmağın mûcebiyle mezbûr Mehmed Efendi’nin vekâletine ba‘de’l-hükm mezkûr Mehmed Efendi meclis-i şer‘-i şerîfde mûmâ-ileyh Yahya Efendi mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm edip tereke-i müteveffâ-yı mezbûrdan hesâb-ı mezkûr üzre müvekkilem mezbûre Safiye’ye ırsen isâbet eden meblağ-ı mezbûr yüz elli sekiz esedî guruşu vekâlet-i mahkiyem hasebiyle alıp kabz ve tesellüm edip müteveffiyân-ı mezbûrânın terekelerine müte‘allika âmme-i de‘âvîden mezbûr Yahya Efendi’yi ibrâ-i âmm-ı kātı‘u’n-nizâ‘la ibrâ ve ıskāt eyledim ba‘de’l-yevm da‘vâ ve nizâ‘ kalmamışdır dedikde gıbbe’t-tasdîkı’ş-şer‘î mâ-hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olundu.
Fi’l-yevmi’l-âşir min-Saferü’l-hayr li-sene ihdâ ve tis‘în ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: es-Seyyid Es‘ad Efendi b. el-(...), İbrahim Efendi b. Mehmed, es-Seyyid Hüseyin Efendi b. es-Seyyid Es‘ad Efendi, es-Seyyid Mahmud Çelebi b. Hamdizâde, es-Seyyid Ahmed Çelebi b. Birâder-i Küçük Emir, el-Hâc İbrahim Çelebi b. Hüseyin Hamidîzâde.
|