.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Rumeli Sadâreti Mahkemesi 127 Numaralı Sicil (H. 1090-1091 / M. 1679-1680)
cilt: 55, sayfa: 308
Hüküm no: 276
Orijinal metin no: [84b-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Hadîce Hatun’un babasından kalan evden kendisine isabet eden hisseyi Damad Abdurrahman Efendi vakfının mütevellisine sattığı

Mahmiye-i İstanbul’da Zeyrek kurbünde Hızır Bey Mahallesi’nde sâkin iken bundan akdem vefât eden Sarı Mumcu demekle ma‘rûf Mehmed Beşe b. Ali’nin verâseti sulbî sagīr oğlu Mustafa ile sulbiye kebîre kızları Hadîce ve Fâtıma nâm hatunlara münhasıra olduğu şer‘an sâbit ve zâhir oldukdan sonra mezbûre Hadice’nin zevci [tara]fından husûs-ı âti’l-beyâna ber-vech-i âtî i[ddi]‘â-yı vekâlet eden Abdullah b. Abdülvehhab nâm kimesne meclis-i şer‘de merhûm Dâmad Abdurrahman Efendi’nin nukūd-ı mevkūfesine meşrûtiyet üzre bi’l-fi‘il mütevellî olan işbu bâ‘isü’l-kitâb Ali Ağa b. Oruç nâm kimesne mahzarında bi’l-vekâle üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip zevcem mezbûre Hadice’nin babası müteveffâ-yı mezbûr Mehmed Beşe’nin terekesinden olup mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafdan Ali nâm kimesne mülkü ve bir tarafdan Güleşciler Tekyesi demekle ma‘rûf arsa-i hâliye ve bir tarafdan Harpo [Hrito] nâm zimmî tasarrufunda olan değirmen ve bir tarafdan tarîk-ı âm ile mahdûd olup tahtânî dört bâb odayı ve bir su kuyusunu ve kenîfi ve havluyu ve bahçeyi müştemil olan mülk menzilinden dört sehimden mezbûre Fâtıma’ya isâbet eden bir sehmi mezbûre Fâtıma asâleten ve sagīr-i mezbûra isâbet eden iki sehmi sagīr-i mezbûrun zarûreten nafakası için bilâ-izn-i şer‘î sagīr-i mezbûrun vâlidesi ve tesviye-i emrine kıbel-i şer‘den mansûbe vasîsi olan Belkıs bt. Abdullah nâm hatun asâleten bundan akdem mütevellî-i mezbûr Ali Ağa’ya dört yüz otuz beş guruşa bey‘ ve teslîm ol dahi vakf için iştirâ ve tesellüm edip menzil-i mezbûrun ber-vech-i muharrer üç sehmi vakf-ı mezbûrun olmağla sihâm-ı mezbûreden zevcem mezbûre Hadîce kendiye isâbet eden bir sehmi bey‘ ve kabz-ı semene ve semenini kendüye îsâle ve kabz ve îsâl mütevakkıf olduğu umûrun küllîsine tarafından beni vekîl ve nâib-i menâb nasb ve ta‘yîn edip ben-dahi ba‘de-kabûlü’l-vekâle zevcem mezbûre Hadice’nin hissesi olan bir sehmi dahi cümle tevâbi‘iyle tarafeynden îcâb ve kabûlü hâvî bey‘-ı kat‘î ile yüz doksan buçuk esedî guruşa mütevellî-i mezbûr Ali Ağa’ya bi’l-vekâle bey‘ ve teslîm ol dahi vakf-ı mezbûr için iştirâ ve tesellüm eylediğinden sonra semeni olan meblağ-ı mezbûr yüz doksan buçuk guruşu mütevellî-i mezbûr Ali Ağa’dan taleb eylediğimde bana edâ ve teslîmden imtinâ‘ eder suâl olunup zikrolunan bir sehmi zabt ve tasarrufa ve semeni olan meblağ-ı mezbûr yüz doksan buçuk esedî guruşu bana edâ ve teslîme tenbîh olunmak matlûbumdur dedikde gıbbe’s-suâl mütevellî-i mezbûr Ali Ağa cevâbında ber-vech-i muharrer menzil-i mezbûrdan dört sehimden mezbûre Hadice’nin hissesi olan bir sehmi zevci mezbûr Abdullah’dan semen-i mezbûr yüz doksan buçuk guruşa iştirâ eylediğini ikrâr lâkin vech-i muharrer üzre vekâletini inkâr edicek müdde‘î-i mezbûr Abdullah’dan müdde‘âsını mübeyyine beyyine taleb olundukda udûl-i Müslimînden olup mahalle-i mezbûre[de] sâkin olup mezbûre Hadice’nin zâtını ma‘rifet-i şer‘iye ile ârifûn İbrahim Çelebi b. Osman ve Ahmed b. Mustafa ve el-Hâc Mehmed b. Ali nâm kimesneler li-ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırûn olup isre’l-istişhâd fi’l-hakīka mezbûre Hadîce menzil-i mezbûrdan dört sehimden kendüye isâbet eden bir sehim hissesini bey‘e ve kabz-ı semene ve semenini kendüye îsâle ve kabz ve îsâl mütevakkıf olduğu umûrun küllîsine tarafından mezbûr Abdullah’ı vekîl ve nâib-i menâb nasb ve ta‘yîn eyledi biz bu husûsa bu vech üzre şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyü her biri edâ-yı şehâdet-i şer‘iye eylediklerinde ba‘de’t-ta‘dîl ve’t-tezkiye şehâdetleri makbûle olup müdde‘î-i mezbûrun ber-vech-i muharrer vekâletine ba‘de’l-hükm zikrolunan bir sehmi zabt ve tasarrufa ve semeni olan meblağ-ı mezbûr yüz doksan buçuk esedî guruşu vekîl-i mezbûra edâ ve teslîme mütevellî-i mezbûra tenbîh olundukdan sonra vekîl-i mezbûr Abdullah mütevellî-i mezbûr Ali Ağa mahzarında i‘âde-i kelâm edip edâsına tenbîh olunan semen-i mezbûr yüz doksan buçuk guruşu mütevellî-i mezbûr Ali Ağa yedinden tamamen ahz ü kabz edip min-ba‘d menzil-i mahdûd-ı mezbûrda zevcem müvekkile-i mezbûrenin kat‘a alâka ve medhali kalmayıp menzil-i mezbûrun cümlesi vakf-ı mezbûrun olmuşdur dedikde gıbbe’t-tasdîkı’ş-şer‘î mâ-hüve’l-vâki‘ [Defterin ciltlenmesindeki hata sebebiyle bu hükmün devamı varak 86a’dadır.] [86a] bi’t-taleb ketb olundu.

Fi’l-yevmi’l-hâdî aşer min-şehri Rebî‘i’l-evvel li-sene ihdâ ve tis‘în ve elf.

Şuhûdü’l-hâl: Mustafa Efendi el-Hatîb, Ali Çelebi b. Mustafa, Mustafa b. Kemâl, Ali b. Abdullah, İvaz Beşe b. Abdullah, el-Hâc Ali Odabaşı, Ali Efendi b. Mehmed el-imâm.