.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Rumeli Sadâreti Mahkemesi 127 Numaralı Sicil (H. 1090-1091 / M. 1679-1680)
cilt: 55, sayfa: 313
Hüküm no: 281
Orijinal metin no: [87a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Vefat eden Şa‘ban b. Abdullah’ın varislerinin merhûmun beraber ziraat yaptığı Ali Beşe b. Abdullah ile, samanla ilgili alacak davasında sulh oldukları

Medîne-i Ebî Eyyûbi’l-Ensârî’de Topçular mahallâtından Süleyman Subaşı Mahallesi sükkânından iken bundan akdem vefât eden Şa‘ban b. Abdullah nâm kimesnenin verâseti zevce-i metrûkesi Âişe bt. Murad nâm hatun ile li-ebeveyn er karındaşı Durmuş nâm kimesneye münhasıra olduğu şer‘an zâhir ve müte‘ayyin oldukdan sonra mezbûrân Durmuş ve Âişe taraflarından husûs-ı âti’z-zikri taleb ve da‘vâ ve ahz ü kabza ve lede’l-iktizâ sulh ve ibrâya vekîl olup mezbûre Âişe’nin zâtını ma‘rifet-i şer‘iye ile ârifân olan Abdülkadir Efendi b. Osman ve Mustafa b. Abdullah şehâdetleriyle şer‘an vekâleti sâbite olan Ali Hoca b. Mehmed meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde Ali Beşe b. Abdullah mahzarında bi’l-vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm edip medîne-i mezkûreye tâbi‘ Terkos nâhiyesinde Müderris nâm karye sınırı dâhilinde vâki‘ bir tarafdan merhûm Minkārîzâde Efendi veresesi tarlası ve iki tarafdan merhûm Ebussuûdzâde Efendi veresesi tarlası ve bir tarafdan tarîk-ı âm ile mahdûd Karaağaç Tarlası demekle ma‘rûf tarlayı zirâ‘at ve hırâset edip tohum ve öküz ve amel mezbûr Ali Beşe’nin ve arz müteveffâ-yı mezbûrun olmak üzre mezbûr Ali Beşe müteveffâ-yı mezbûr Şa‘ban’a hayatında tohum için yirmi altı keyl buğday ve öküz iştirâsı için yirmi esedî guruş ve amel için on esedî guruş verip zikrolunan tarlada hâsıl olan mahsûlün ba‘de’l-harc ve’l-masraf nısfı mezbûr Şa‘ban’ın ve nısf-ı âharı mezbûr Ali Beşe’nin olmak üzre beynlerinde akd-i müzâra‘a eylediklerinden sonra mârrü’z-zikr tarlada yüz yetmiş keyl buğday iki yüz altmış kantar saman hâsıl olup mezbûr Şa‘ban vefât etdikde zikri mürûr eden yüz yetmiş keyl buğdayı ve iki yüz altmış kantar samanı mezbûr Ali Beşe kabz ve semen-i misillerinden noksana âhara bey‘ ve semenlerini kendi mesârifine sarfla istihlâk etmekle târih-i kitâbdan iki gün mukaddem hâkim-i muvakki‘-i sadr-ı kitâb -tûbâ-lehû ve hüsnü-meâb- huzûrlarında ancak mârrü’z-zikr buğdayın hîn-i bey‘de semen-i mislinden ba‘de’l-harc ve’l-masraf müvekkilân-ı mezbûrâna bi’l-irsi’ş-şer‘î isâbet ve intikāl eden nısf hisse-i şer‘iyelerini mezbûr Ali Beşe yedinden bi’l-vekâle alıp kabz edip ancak mârrü’z-zikr buğdaya ve harc ve masrafına müte‘allika âmme-i da‘vâdan ben mezbûr Ali Beşe’nin zimmetini ol dahi müvekkilân-ı mezbûrânın zimmetlerini ibrâ ve ıskāt edip işbu hüccet-i şer‘iye dahi tahrîr olunmuşidi hâlâ mârrü’z-zikr iki yüz altmış kantar samanın hîn-i bey‘de semen-i mislinden müvekkilân-ı mezbûrâna isâbet eden nısf hisse-i şer‘iyelerini dahi mezbûr Ali Beşe’den bi’l-vekâle taleb ve da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında mârrü’z-zikr tarlada ancak yüz kantar saman hâsıl olup mezbûr Şa‘ban vefât eyledikde mârrü’z-zikr samanı ben kabz ve müvekkil-i mezbûr Durmuş’un izniyle mecmû‘unu üç bin sekiz yüz akçeye âhara bey‘ ve kabz-ı semen eyledim demekle beynimizde münâza‘ât-ı kesîre ve muhâsamât-ı şedîde vâkı‘a olmuşidi el-hâletü hâzihî beynimize muslihûn [87b] tavassut edip da‘vâ-yı mezkûremden mezbûr Ali Beşe ile beni üç bin dört yüz akçe üzerine inşâ-i akd-i sulh eylediklerinde ben-dahi bi’l-vekâle sulh-i mezbûru kabûl ve bedel-i sulh olan meblağ-ı mezbûr üç bin dört yüz akçeyi mezbûr Ali Beşe yedinden alıp kabz edip fîmâ-ba‘d mârrü’z-zikr samana ve bi’l-cümle zikri mürûr eden Karaağaç tarlasında hâsıl olan mahsûle ve harc ve masrafına müte‘allika âmme-i de‘âvî ve muhâsamât ve eymân ve mutâlebâtdan ben mezbûr Ali Beşe’nin zimmetini vekâletim hasebiyle ibrâ-i âmm-ı kātı‘u’n-nizâ‘la ibrâ ve ıskāt edip ol dahi bede[l]-i sulh deyü medfû‘u olan meblağ-ı mezbûra ve bi’l-cümle zikri mürûr eden Karaağaç tarlasında hâsıl olan mahsûle ve harc ve masrafına müte‘allika âmme-i de‘âvî ve muhâsamât ve eymân ve mutâlebâtdan müvekkilân-ı mezbûrânın zimmetlerini ibrâ-i <> âmm-ı kātı‘u’n-nizâ‘la ibrâ ve ıskāt eyledi dedikde gıbbe’t-tasdîkı’ş-şer‘î mâ-hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olundu.

Fi’l-yevmi’l-hâmis min-şehri Rebî‘i’l-evvel li-sene ihdâ ve tis‘în ve elf.

Şuhûdü’l-hâl: Mehmed Efendi b. Osman, Mustafa b. Ömer, el-Hâc Ali Haffâf, Hamza b. Hüseyin.