.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Rumeli Sadâreti Mahkemesi 161 Numaralı Sicil (H.1115-1116 / M. 1704)
cilt: 59, sayfa: 327
Hüküm no: 300
Orijinal metin no: [76a-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Hocaoğlu Mehmed’in para vakfının tescili

El-hamdülillâhillezî erşede ibâdehü’l-müminîne ve’l-müminât ile’l-a‘mâli’s-sâlihât ve eşâre ile’l-müslimîn ve’l-müslimât bi-ef‘âli’l-hayrât ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ-rasûlihî Muhammedin eşrefi’l-mahlûkāt ve alâ-âlihi ve ashâbihi ellezîne hüm hüdâtü’l-halki ilâ-sebîli’l-hasenât. Ammâ ba‘d işbu kitâb-ı sıhhat nisâbın sâhibi olup mahmiye-i İstanbul’da Karabaş mahâllesinde sâkin tâlibü’l-hayrât ve’l-hasenât ve râgıbü’s-sadakât ve’l-meberrât Hocaoğlu demekle ma‘rûf el-Hâc Mehmed b. el-Hâc Muharrem b. Murad nâm kimesne tarafından husûs-ı âti’l-beyana vekîl olduğu el-Hâc Mehmed b. el-Hâc Ahmed ve Mehmed Efendi b. Ramazan nâm kimesneler şehâdetleriyle sâbite olan es-Seyyid Mehmed Efendi b. Seyyid Hasan Efendi [76b] mahmiye-i mezbûrede meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzımü’t-tevkīrde müvekkil-i mezbûrun zikri âtî vakfına li-ecli’t-tescîl ve li-itmâmi emri’t-tesbîl mütevellî nasb u ta‘yîn eylediği Mustafa Odabaşı b. Habib Efendi mahzarında bi’l-vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm edip müvekkil-i mezbûr el-Hâc Mehmed vaktâki bu dünyâ-yı denînin izzeti zillete ve ni‘meti nikmete karîn olduğuna câzim ve zâd-ı âhiret için hayra âzim olup etyab-ı mal ve enfes-i menâlinden yüz guruş ifrâz ve kemâl-i imtiyâz ile mümtâz kılıp hasbeten lillâhi te‘âlâ vakf ve habsedip şöyle şart eyledi ki:

Meblağ-ı mezbûr onu on bir buçuk hesâbı üzere kefil-i melî, yâhud rehn-i kavî ile alâ-vechi’l-helâl istirbâh olunup hâsıl olan ribh ve nemâsından mahâlle-i mezbûrede vâki‘ Öküz Mehmed Paşa Câmi‘-i şerîfinde mevzû‘ kürsüde sülesâ günü ba‘de’l-asr hâzır olan cemâ‘at-i Müslimîne va‘z u nasîhat eden tarîk şeyhlerinden hâlâ şeyh olan İslâm Efendi yevmî üç akçe vazîfeye mutasarrıf ola ve akīb-i va‘azda <> rûhum için du‘â eyleye ve ondan sonra zikr olunan kürsüde şeyh olanlara meşrûta olup kezâlik yevmî üç akçe vazîfeye mutasarrıf ve akīb-i va‘azda du‘âdan ferâmûş etmeyeler ve yevmî bir akçe dahi cihet-i tevliyet ola ve bir akçe dahi câmi‘-i mezbûrda kayyûm olanlara verile ve vakf-ı mezbûrun tevliyeti mezbûr Mustafa Odabaşı’ya meşrûta ola. Kendiden sonra aslah evlâdına ve evlâd-ı evlâdına ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdına batnen ba‘de-batnin meşrût olup ve ahâlî-i mahâlle-i mezbûre dahi vakf-ı mezbûra hasbî nâzır olalar ve mürûr-ı eyyâm ile şurût-ı mezkûra ri‘âyet müte‘azzire olur ise mutlak fukarâ-yı Müslimîne sarf oluna deyü ta‘yîn-i şurût ve tebyîn-i kuyûd edip meblağ-ı mezbûr yüz guruşu mütevellî-i mezbûra teslîm ol dahi vakfiyet üzere ahz u kabz edip sâir mütevellîler tasarrufu gibi tasarruf eyledi dedikde, gıbbe’t-tasdîki’ş-şer‘î vekîl-i mezbûr inân-ı kelâmını semt-i rücû‘a sarf edip vakf-ı nukūd ve ona müteferri‘ olan şurût ve kuyûd eimme-i bahârîr -aleyhim rahmetullâhi’l-meliki’l-kadîr- katlarında sahîh olmadığından mâ‘adâ İmam-ı A‘zam ve hümâm-ı akdem Ebu Hanife el-Kûfî cûziye hayrü’l-cezâ ve Kûfî hazretleri katında lâzım olmamağın bu vech üzere vakf-ı mezbûr sahîh ve lâzım olmadığına zâhib olan eimme kavilleri üzere rücû‘ meşrû‘ olmağla meblağ-ı mezbûru yine müvekkilimin mülküne red olmasını taleb ederim dedikde mütevellî-i mezbûr dahi mahâlle-i mülâyim cevâba tasaddî edip eğerçi hâl bast olan minvâl üzere olduğu cây-ı işkâl değildir. Lâkin hazret-i İmamı Züfer -aleyhi’r-rahmetü’l-meliki’l-ekberden- İmam Ensârî rivâyeti üzere vakf-ı derâhim sahîh olup ve dahi inde’l-imâmeyni’l-hümâmeyn siyyemâ ba‘de’t-teslîm ile’l-mütevellî sıhhat lüzûmu müstelzimdir deyü meblağ-ı mezbûru redd ü teslîmden imtinâ‘ edip hâkim-i muvakkı‘-ı sadr-ı kitâb tûbâ lehû ve hüsnü-meâb hazretleri huzûrunda müterâfi‘ân ve her biri mübtegāsınca fasl ü hasma tâlibân olduklarında hâkim-i müşârün-ileyh dahi cânib-i vakfa nazar ve mübtıl-i hayr olmakdan hazer edip vakf-ı mezbûrun evvelâ sıhhatine ve sâniyen lüzûmuna alâ-kavli men-yerâh hükm-i sahîh-i şer‘î edip min-ba‘d vakf-ı mezbûr vakf-ı sahîh ve lâzım olup nakz ve nakzına mecâl muhâl oldu. “Fe-men beddelehû ba‘demâ-semi‘ahû fe-innemâ ismühû alellezîne yübeddilûnehû innallâhe semî‘un alîm” ve ecra’l-vâkıfi ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm, cerâ zâlik.

Ve hurrire fi’l-yevmi’l-hâmis aşer min-Rebî‘i’l-âhir li-sene sitte aşere ve mi’e ve elf min-hicreti men-lehü’l-izzü ve’ş-şeref.

Şuhûdü’l-hâl: el-Hâc Mehmed b. Yusuf, Mehmed Beşe b. Hasan, İmam Ahmed Efendi b. Ramazan, Müezzin Mehmed Efendi b. Şaban, Ahmed Mehmed b. Ahmed, Haydar Ağa b. Ahmed, İbrahim Beşe b. Hüdaverdi, Mehmed b. Hüseyin, Mehmed Efendi el-kādı, Emin Mehmed Efendi el-kādı, Ömer Efendi el-kâtib, Veliyüddin Efendi el-kādı, İsmail Efendi kâtib, Osman Efendi el-kâtib, Ali Çelebi b. Abdullah, el-Hâc Yusuf b. Osman.