.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Bab Mahkemesi 54 Numaralı Sicil (H. 1102 / M. 1691)
cilt: 20, sayfa: 367
Hüküm no: 447
Orijinal metin no: [77b-1]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


İvaz b. Abdullah’ın ortağının kârını gizlediği iddiasının reddi

Mahmiye-i İstanbul’da Âbid Çelebi mahallesinde sâkin işbu hâzır bi’l-meclis el-Hâc Ahmed b. Bekir’in mu‘takı olan İvaz b. Abdullah meclis-i şer‘-i şerîfde, mahmiye-i mezbûrede Kilidhanı’nda sâkin işbu bâ‘isü’l-kitâb Mustafa Beşe b. Mehmed mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip, târih-i kitâbdan bir sene mukaddem mezbûr Mustafa Beşe ile ve hakk-ı îcârında şerîk olduğumuzda mu‘takım mezbûr el-Hâc Ahmed sermâye için bana teslîm eylediği altı yüz otuz altı guruşu mezbûr Mustafa Beşe’nin sermâyesi olan iki yüz kırk guruşa ba‘de’l-halt mecmû‘uyla mezbûr el-Hâc Ahmed âhardan [78a] bize iştirâ ediverdiği bin yüz altı vakıyye kahveyi mezbûr Mustafa Beşe kabz ve medîne-i Filibe’ye gönderdip bir müddet bey‘ u şirâ ve yüz guruş rıbh hâsıl ettikden mahrûse-i Edirne’ye gelip, benimle fesh-i akd ve sermâyem olan meblağ-ı mezbûr altı yüz otuz altı guruşun iki yüz on altı guruşunu bana teslîm ve dört yüz yirmi guruşu için poliçe tarîkiyle beni Kara Mustafa nâm kimesne üzerine havâle edip, ba‘dehû havâle olunan meblağ-ı mezbûrun altmış guruşunu nakid ve üç yüz altmış guruşu mukābelesinde üç re’s gulâm-ı memlûkları mezbûre Kara Mustafa’dan ahz u kabz ve iştirâ ve kabûl etmemle, sermâye-i mezkûremi istîfâ ve kabz etmişidim. Lâkin rıbh-ı mezbûrûn nısf hissem olan elli guruşun ancak iki guruşunu şerîk-i merkūm bana teslîm mâ‘adâsını ketm ü ihfâ etmeğin, hâlâ suâl olunup rıbh-ı mezbûrdan nısf hissemi bana tekmîl üzre tenbîh olunmak matlûbumdur dedikde, gıbbe’s-suâl mezbûr Mustafa Beşe cevâbında ancak dört guruş fâidemiz olmağla nısfını i‘tirâfı üzre müdde‘î-i mezbûre def‘ ve teslîm etmişidim deyu dört guruşdan ziyâde fâide ve rıbh ettiğini inkâr edicek, müdde‘î-i mezbûrdan ziyâde rıbh da‘vâsına beyyine taleb olundukda, ityân-ı beyyineden izhâr-ı acz edip istihlâf etmeğin, fi’l-hakīka vech-i meşrûh üzre dört guruşdan ziyâde rıbh hâsıl olmayıp ve kendi bir nesne ketm ü ihfâ etmeyip ve ol vechile üzerinde müdde‘î-i mezbûrun hakkı olmadığına şerîk-i merkūm Mustafa Beşe’ye yemîn teklîf olundukda, ol dahi vefki’l-mes’ûl yemîn billâhi’l-aliyyi’l-a‘lâ etmeğin, mûcebince müdde‘î-i mezbûr bilâ-beyân [beyyine] mu‘ârazadan men‘ olunup, mâ vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu. Fi’l-yevmi’s-sânî ve’l-ışrîn min Cumâdelâhire sene 1102.


Şuhûdü’l-hâl: İbrahim Çelebi b. Ahmed, Hüseyin Çelebi b. Mehmed, Osman Çelebi b. Hasan, Ali Efendi b. Hüseyin, Mustafa b. Şaban.