Bab Mahkemesi 54 Numaralı Sicil (H. 1102 / M. 1691) cilt: 20, sayfa: 412 Hüküm no: 507 Orijinal metin no: [89a-1] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Müderris Musa Efendi b. Mustafa’nın vakfiyesi
El-hamdülillâhi el-vâkıfı alâ külli hâl el-muttali‘ı alâ mâ hâl fi’l-bâl âlimü’l-gayb ve’ş-şehâdeti’l-kebîri’l-müte‘âl ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedini’l-meb‘ûs bi’n-nübüvveti’l-kemâl ve alâ âlihî ve ashâbihî hayru’l-ashâb ve’l-âl. Ammâ ba‘d işbu kitâb-ı sıhhat-nisâbın tahrîr ve inşâsına bâ‘is ve bâdî oldur ki, vilâyet-i Anadolu’da medîne-i Kayseriye muzâfâtından Sahrâ Nâhiyesi’ne tâbi‘ Çırağlan nâm karyede sâkin sâhibü’l-hayrât ve’l-hasenât tâlibü’l-meberrât umdetü’l-müderrisîni’l-fihâm Musa Efendi b. Mustafa meclis-i şer‘-i şerîf-i Ahmedî ve mahfil-i dîn-i münîf-i Muhammedî’de, zikri âtî vakfına mütevellî nasb ve ta‘yîn eylediği Hızır [b.] Bâli nâm kimesne mahzarında ikrâr-ı tâm ve takrîr-i kelâm edip, atyeb-i mâl ve ahsen-i menâlimden yüz guruş ifrâz ve imtiyâz-ı tâm ile mümtâz kılındığından sonra hasbeten lillâhi te‘âlâ vakf-ı sahîh-i mü’ebbed ve habs-i sarîh-i muhalled ile vakf ve habs edip şöyle şart ve ta‘yîn eyledim ki, meblağ-ı mezbûr yed-i mütevellî [ile] rehn-i kavî ve kefîl-i melî ve yâhud ikisinden biri ile senede her on’ı on bir buçuk akçe hesâbınca istirbâh ve istiğlâl olunup, bi fazlillâhi te‘âlâ hâsıla olan rey‘ ve gılâl yed-i mütevellîde hıfz ve karye-i mezbûrenin ber-mûceb-i defter-i sultânî yalnız bir aded avârızhânesi olmağla, her sene zikr olunan bir hâne avârızları bedeli için kābız olanlara edâ ve teslîm oluna ve ziyâde kalırsa asl-ı mâla zam ve i‘mâl olunup nemâsı karye-i mezbûre re‘âyâsının uhdelerine edâsı lâzım gelen zevâ’id ve mesârife sarf oluna ve ben ve ba‘de’l-vefât ile’l-inkırâz evlâdım ve ahâlî-i karye vakf-ı mezbûra hasbî nâzır olup, her sene mütevellînin muhâsebesin görüp, mâl-ı mezbûr izâ‘at ve itlâf olunmamak üzre ihtimâm edeler ve vakf-ı mezbûrun tevliyet-i hasbiyesi yine ahâlî-i karyeden mütedeyyin ve perhîzkâr olanlara meşrûta olarak kürûr-ı eyyâm ile şerâit-i mezkûreye ri‘âyet müte‘azzire olursa, mutlak fukarâ-yı müslimîne vakf ola deyu meblağ-ı mezbûru mütevellî-i mezbûra teslîm, ol dahi kabz ve sâir mütevellîlerin evkāfda olan tasarrufları gibi tasarruf eyledi dedikde, gıbbe’t-tasdîki’ş-şer‘î, vâkıf-ı mûmâ-ileyh semt-i vifâkdan cânib-i şikāka âzim ve husûmet ve nizâ‘a câzim [olup], vakf-ı nukūd inde’l-e’immeti’s-selâseti’n-nehârîr -aleyhim rahmehullâhi’l-meliki’t-tedebbür- mefkūd olmağın vakfımdan rücû‘ eyledim ve meblağ-ı mezbûru mülküme istirdâd ederim dedikde, mütevellî-i mezbûr cevâba mütesaddî olup, eğerçi vakf-ı nukūd inde’l-e’immeti’s-selâse mefkūddur, lâkin hazret-i İmâm-ı Züfer -aleyhi’r-rahmetü’l-meliki’l-ekber-den İmâm Ensârî -radıye anhü Rabbihi’l-bârî- rivâyeti üzre sahîh ve câizdir deyu binâen-aleyh meblağ-ı mezbûru edâ ve teslîmden imtinâ‘ ve husûmet ve nizâ‘ edip, hâkim-i muvakki‘-i sadr-ı kitâb -tûbâ lehû hüsnü me’âb- huzûrunda müterâfi‘ân ve her biri fasl u hasma tâlibân olduklarında, hâkim-i mûmâ-ileyh tarafeynin kelâmında fikr-i dakīk edip imâm-ı müşârün-ileyh hazretlerinin re’y-i münîrleri üzre vakf-ı nukūdun sıhhatine hükm edicek, vâkıf-ı mezbûr semt-i âhardan nizâ‘ edip, eğerçi hükm-i mezbûr ile vakfa sıhhat hâsıla oldu, lâkin inde’l-İmâmi’l-A‘zam ve’l-hümâmi’l-akdem sıhhat müstelzim-i lüzûm olmamağla, benim için bâb-ı rücû‘ meftûh olmağın vakfımdan rücû‘ ve meblağ-ı mezbûru istirdâd ederim dedikde, mezbûr tekrâr cevâb verip, eğerçi imâm-ı müşârün-ileyh katında hâl minvâl-i muharrer üzredir, lâkin mütevellî inde’l-imâmeyn-i hümâmeyn [lâ] siyemâ ba‘de’t-teslîm ile’l-mütevellî sahîh ve sıhhat müstelzim-i lüzûmdur ana binâ’en meblağ-ı mezbûru teslîm etmem deyu imtinâ‘ ve tekrâr müterâfi‘ân ve fasl u hasma tâlibân olduklarında, hâkim-i müterâfi‘un-ileyh dahi tarafeynin kelâmında ba‘de’t-te’emmül âlimen bi’l-hilâf lüzûm-ı vakfa dahi hükm etmeğin, vakf-ı mezbûr sahîh ve lâzım oldu, fe-men beddelehû ba‘demâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’llezîne yübeddilûnehû inna’llâhe semî‘un alîm ve ecru’l-vâkıf ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm.
Cerâ zâlik ve hurrire fî gurre-i Recebi’l-ferd li sene isneteyn ve mi’e ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: es-Seyyid Mahmud Çelebi b. Süleyman, İsâ b. Abdülkerim, Mahmud Efendi b. Ebulhayr, es-Seyyid Mustafa b. es-Seyyid Ali, es-Seyyid Ali b. ( ), Mehmed b. el-Hâc Habil, Hasan Beşe b. Mehmed, Hasan b. Hasan Dede, es-Seyyid Numan b. Himmet ve gayruhüm.
|