.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Bab Mahkemesi 54 Numaralı Sicil (H. 1102 / M. 1691)
cilt: 20, sayfa: 413
Hüküm no: 508
Orijinal metin no: [89b-1]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Said b. Mesud’un vakfiyesi

El-hamdülillâhi el-vâkıfı alâ külli hâl el-muttali‘ı alâ mâ hâl fi’l-bâl âlimü’l-gayb ve’ş-şehâdeti’l-kebîri’l-müte‘âl ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedini’l-meb‘ûs bi’n-nübüvveti’l-kemâl ve alâ âlihî ve sahbihî hayra’l-ashâb ve’l-âl. Ammâ ba‘d işbu kitâb-ı sıhhat-nisâbın tahrîr ve inşâsına bâ‘is ve bâdî oldur ki, diyâr-ı Mağrib’de nefs-i cezîre-i Cerbe’de sâkin sâhibü’l-hayrât ve’l-hasenât Said b. Mesud meclis-i şer‘-i şerîf-i enver ve mahfil-i dîn-i münîf-i ezherde, vakf-ı âti’l-beyâna li ecli’t-tescîl ve’t-tekmîl mütevellî ta‘yîn eylediği Şeyh Âşur mahzarında ikrâr-ı tâm ve takrîr-i kelâm edip, babam mezbûr Mesud’un hâl-i hayâtında yedinde mülk ve hakkı olup, ber-mûceb-i hüccet-i şer‘iyye bana hibe ve temlîk ve teslîm edip, ol vechile mülküm olup cezîre-i mezbûrede vâki‘ kıbleten tarîk-i âm ve şimâlen veled-i Baloş ve cenûben el-mürcî? ve garben tarîk-i âm ile mahdûd üzüm ve incir ve sâir eşcâr müştemil bahçe ve yine kurbunda vâki‘ kıbleten el-mürcî? ve şimâlen tarîk ve cenûben Cirvi? bahçesi ile mahdûd ineb ve tîn bahçesi ve yine el-mürcî? ve şimâlen ashâbı bahçesi ve garben ve cenûben tarîk-i âm ile mahdûd üzüm ve incir bahçesi ve yine kıbleten ve garben Melak yedinde olan bahçe kürûmu ve tarîk-i âm ile mahdûd üzüm ve incir ve hurma ve zeytin eşcârını müştemil bahçemi ve yine kıbleten ve lede’l-muhâsara ve şarkan tarîk ve garben ve cenûben tarîk-i âm ile mahdûd [üzüm] ve incir bahçemi ve yine kıbleten vâkıf ve garben el-muîz ve şarkan ve cenûben tarîk-i âm ile mahdûd üzüm ve incir bahçesi ve yine bir tarafı merdik? ve bir tarafı bahr ve bir tarafı Ramazan ve bir tarafı tarîk-i âm ile mahdûd hurma ve zeytin eşcârı bahçemi ve yine kıbleten tarîk ve garben Eski Ahmed ve şarkan ve cenûben veled-i Garil? ile mahdûd hurma bahçemi ve yine kıbleten Odabaşı ve garben tarîk-i âm ve şarkan yine Odabaşı ve cenûben tarîk ile mahdûd zeytin ve hurma bahçesi ve yanında bir aded zeytin ağacı ve menzil-i Rum kurbunda bir aded üzüm ve incir bahçesi ve yine etrâf-ı erba‘ası Melak tasarruflarında olan bahçe ve tarîk-i âm üzüm ve incir bahçemi ve yine kıbleten Abdullah ve şarkan el-Hâc Ali ve cenûben mekābir-i müslimîn ve garben tarîk ile mahdûd hurma ve incir ve zeytin ve üzüm bahçesi ve yine kıbleten el-Hâc Mesud ve şarkan benim âhar mülküm ve garben Şeyh Mehmed ve cenûben yine mezbûr el-Hâc Mesud mülkü ile mahdûd hurma ve incir ve zeytin ve üzüm bahçemi ve bi’l-cümle babam mezbûrun bana hibe ve temlîk eylediği emlâkini mâl ve mülkümden ifrâz edip, hasbeten lillâhi te‘âlâ vakf-ı sahîh-i şer‘î ve habs-i sarîh-i mer‘î ile vakıf ve habs edip şöyle şart ve ta‘yîn eyledim ki, mâdem ki ben hayâtda olam mârru’l-beyân bahçelerde hâsıl olan mahsûlâta kendim mutasarrıf olam, emr-i rabbânî birle vedâ‘-ı âlem-i fânî eylediğimde evkāf-ı mezkûremden hâsıla olan mahsûlât üç sehim olup, bir sehimi cezîrede vâki‘ Mehmed Bey Medresesi’nde olan tâlib-i ilm fukarâsına verilip ve bir sehmi beytullahü’l-harâm ve bir sehmi Medîne-i Münevvere -sallallâhu te‘âlâ alâ münevverihâ- fukarâsına beher sene irsâl oluna ve zikr olunan medresede tâlib-i ilm bulunmazsa hisse-i mezbûre dahi Haremeynü’ş-şerîfeyn fukarâsına irsâl oluna ve şürût-ı eyyâm ile şerâit-i mezkûreye ri‘âyet müte‘azzire olursa, mutlak fukarâ-yı müslimîne vakf ola deyu akārât-ı mezkûreyi mütevellî-i mezbûra teslîm, ol dahi mahallinde kabz ve tesellüm ve sâir mütevellîlerin evkāfda olan tasarrufları gibi tasarruf eyledi dedikde, gıbbe’t-tasdîki’l-mu‘teberi’l-vicâhî vâkıf-ı mezbûr semt-i vifâkdan cânib-i şikāka âzim olup, vakf-ı akār muhtâr-ı eimme-i ahyâr olan İmâm-ı A‘zam ve hümâm-ı efhâm Ebû Hanife Numan b. Sâbit el-Kûfî -cûziye bi’l-hayr ve kûfiye- katında sahîh, lâkin [sıhhat] sebeb-i lüzûm olmayıp ve vâkıf menâfi‘-i vakfını kendi nefsine şart eylese İmâm Muhammed b. el-Hasan eş-Şeybanî ve Hilâl-i Basrî katlarında mubtıl-ı vakf olmağın, vakf-ı mezbûrdan rücû‘ eyledim akārât-ı mezkûreyi mülküme istirdâd ederim dedikde, mütevellî-i mezbûr cevâb-ı bâ-savâba mütesaddî olup, eğerçi hâlâ bâlâda şerh ve beyân olunan minvâl üzredir, lâkin İmâm Ebû Yusuf hazretleri katında şart-ı mezkûra müsâdif olursa da vâkıfın vakaftü kavliyle ve İmâm Muhammed hazretleri katında teslîm ile’l-mütevellî etmekle vakıf sahîh ve sıhhat müstelzim-i lüzûmdur deyu redd ü teslîmden imtinâ‘ ve husûmet ve nizâ‘ edip, hâkim-i muvakki‘-i sadr-ı kitâb -tûbâ lehû hüsnü me’âb- efendi huzûrunda müterâfi‘ân [ve] mübteğāsınca fasl u hasma tâlibân olduklarında, hâkim-i mûmâ-ileyh -en‘amallâhu te‘âlâ ni‘amehû aleyh- tarafeynin kelâmında fikr-i dakīk ve müte’emmil-i enîk edip, âlimen bi’l-hilâf vakf-ı mezbûrun sıhhatine ve lüzûmuna hükmetmeğin, vakf-ı mezbûr sahîh ve lâzım oldu. Fe-men beddelehû ba‘demâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’llezîne yübeddilûnehû inna’llâhe semî‘un alîm ve ecru’l-vâkıf ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm.


Cerâ zâlik ve hurrire fî gurre-i şehr-i Recebi’l-ferd li sene isneteyn ve mi’e ve elf.


Şuhûdü’l-hâl: Şâtır b. Ali Reis, el-Hâc Ahmed b. Mehmed, İbrahim Çelebi b. Mehmed, Diğer İbrahim Çelebi b. Mehmed, Ebûbekir b. Hasan, el-Hâc Osman, el-Hâc Ali, Abdurrahman b. ( ), Süleyman b. ( ).