|
Bab Mahkemesi 92 Numaralı Sicil (H. 1120-1121 / M. 1709) cilt: 60, sayfa: 430 Hüküm no: 487 Orijinal metin no: [67a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Hüseyin Ağa Vakfı ile Ali Çavuş Vakfı’na ait arsa ve binanın Vezir Ali Paşa’nın mülk olan bina ve arsasıyla tebdil edildiği
Elhamdülillâhi’l-meliki’l-müte‘âli’l-münezzehi ani’t-tegayyüri ve’t-tebeddüli ve’z-zevâl ve’s-salâtü ve’s-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedini’l-mevsûfi bi-mekârimi’l-ahlâkı ve ekârimi’l-hısâl ve alâ-âlihî ve ashâbihi’l-men‘ûtîne bi-nu‘ûti’l-kemâl ve alâ-men tebi‘ahüm bi-ihsânin ilâ-yevmi’l-haşri ve’s-suâl. Ammâ ba‘d bu kitâb-ı müşgīn-nikāb ve sıhhat-nisâbın tahrîr ü inşâsına bâdî ve bu elfâz-ı anberîn-kıbâb ve sedâd-intisâbın tertîb ve imlâsına dâ‘î budur ki Dârü’l-hilâfeti’l-aliyye Kostantıniyyeti’l-mahmiye’de vâki‘ Hüseyin Ağa Vakfı’na mütevellî olan Hüseyin Ağa b. Hasan ile merhûm Ali Çavuş Vakfı’na mütevelliye olan Emine bt. el-Hâc Yusuf nâm hatun meclis-i şer‘-i şerîf-i şâmihü’l-imâd ve mahfil-i dîn-i münîf-i râsihü’l-evtâdda hâlâ sadrâzam-ı bedr-i efham müdebbiru umûrü’l-cumhûri bi’l-fikri’s-sâkıb mütemmimü mehâmmi’l-enâmi bi’r-re’yi’s-sâib nâzımü menâzımü’l-ümem nâşirü elviyeti’l-fazli ve’n-ni‘am salâhu’l-milleti ve’d-dîn el-muhtassu bi mezîdi inâyeti’l-Meliki’l-Mu‘în devletlü merhametlü sa‘âdetlü <> Ali Paşa -yesserallâhu te‘âlâ mâ yürîd ve mâ yeşâ- hazretleri taraf-ı bâhirü’ş-şereflerinden husûs-ı âti’l-beyâna vekîl olduğu nehc-i şer‘î ve tarîk-i mer‘î üzere sâbit olup sâbıkā Rumeli Kazaskeri olan a‘lemü’l-ulemâi’l-mütebahhirîn efdâlü’l-fudalâi’l-müteverri‘în yenbû‘ü’l-fezâil ve’l-ma‘âlî metbû‘ü’l-efâzıl ve’l-e‘âlî alemü’l-ilmi ve’l-hüdâ menârü’l-fazli ve’t-tükā <> sa‘âdetlü fazîletlü Mahmud Efendi hazretleri mahzarında her biri takrîr-i kelâm ve tâʻbir ani’l-merâm edip arsası merhûm-ı mezbûr Hüseyin Ağa Vakfı’ndan ve ebniyesi mezbûr Ali Çavuş Vakfı’ndan olup yine mezkûr Hüseyin Ağa mahallesinde Simkeşhâne-i atîk kurbünde vâki‘ bir tarafdan Hoca Dursun odaları ve bir tarafdan Tûbâ Hatun mülkü ve bir tarafdan Simkeşhâne-i atîk bir tarafdan tarîk-i hâs ile mahdûd fevkānî iki oda ve iki sofa ve tahtânî üç oda ve bir sofa ve tahtında bir zîr-i zemîn ve cüdrân-ı erba‘ayı müştemil menzil müşrif-i harâb ve mâil-i türâb olmağla müvekkil-i müşârun-ileyh hazretlerinin mahalle-i mezbûreden hayırlı olup Mahmiye-i <> İstanbul’da Mahmud Paşa Mahallesiʼnde vâki‘ bir tarafdan merhûm Köprülü Mehmed Paşa Vakfı olan odalar ve bir tarafdan el-Hâc Hasan mülkü ve bir tarafdan baʻzan Arabacı menzili ve baʻzan Ümmühani Hatun menzili ve bir tarafdan tarîk-i hâs ile mahdûd olup hâriciyede iki bâb fevkānî oda <> ve bir dehlîz ve tahtânî bir kenîf ve mahtab ve bir ahırı ve dâhiliyesinde tabaka-i ulyâda iki bâb oda ve bir tahta-bend ve dehlîz ve tabaka-i vustâda bir bâb oda ve dehlîz ve kenîf ve mağsel ve tabaka-i süflâda bir bi’r-i mâ ve bir kârgîr mahzen ve üzerinde bir matbah ve havlu ve kenîfi müştemil mülk menzili ile ikimiz dahi istibdâle tâlib olmamız ile cânib-i şer‘-i enverden üzerlerine varılıp keşf ve mesâha ve takvîm olunup menzil-i memlûk-ı mezkûr vüs‘at ve rey‘ ve kıymet cihetlerinden menzil-i mevkūf-ı mezbûrdan evfer ve ezyed çıkıp istibdâl <> taraf-ı vakfa min-külli’l-vücûh enfa‘ ve evlâ ise istibdâle bize izin verilmek matlûbumuzdur dediklerinde savb-ı şer‘-i şerîf-i enverden başkâtib olan fahrü’l-müderrisîni’l-kirâm Müftîzâde Mehmed Efendi b. Mehmed Efendi irsâl olunup ol dahi Ser-mi‘mârân-ı hâssa Mehmed Efendi b. Halil ve hâssa mi‘mârlarından Mehmed Efendi b. Mustafa ve Mehmed Halîfe b. Ali ve Hüseyin b. Ali ve ebniye ve sukūf ahvâline vukūf ve şu‘ûru olup zeyl-i kitâbda muharrerü’l-esâmî <> Müslimîn ile evvelen vakıf olan menzil-i mezkûrun üzerine varılıp baʻde’l-müşâhede mârru’z--zikr mi‘mârlar vekîl-i mezbûr ile mütevellîyân-ı mezbûrân mahzarlarında keşf ve mesâha eylediklerinde tûlen ve arzen bi-hesâb-ı terbî‘î dört yüz zirâ‘ olup zirâ‘ı yüz ellişer akçeden altmış bin akçeye müsâvî ve zikr olunan köhne ebniyesinin kıymet-i misliyyesi dahi on altı bin dört yüz seksen akçeye bâliğ olduğunu nâtık hüccet olup ve arsasının ecr-i misli el-yevm on akçe olduğu zâhir oldukdan sonra bi-ecmâ‘ihim mülk olan menzil-i mezkûrun üzerine varıp kezâlik Müslimîn ve vekîl-i merkūm ve mütevellîyân-ı mezbûrân mahzarlarında sâlifü’z-zikr mi‘mârlar keşf ve mesâha eylediklerinde dâhiliye ve hâriciyede bi-hesâb-ı mezkûr binâlı ve binâsız mecmû‘-ı arsası dört yüz on sekiz zirâ‘ olup zirâ‘ı üçer yüz akçeden bir yük yirmi beş bin dört yüz akçe ve dâhiliyede tahtânî kârgîr demir kapılı terbî‘î yirmi dört zirâ‘ mahzenin zirâ‘ı üçer yüz yirmi beşer akçeden yedi bin altı yüz seksen akçeye bâliğ ve terbî‘î üç yüz altmış altı zirâ‘ arsa üzerinde olan ebniye-i mezkûrenin zirâ‘ı ikişer yüz ellişer akçeden bir yük yirmi sekiz bin yüz akçeye müsâvî ve ebniye ve arsasının ecr-i misli yevmî yirmi akçe olup mülk olan arsasının vüs‘ati vakıf olan arsanın vüs‘atinden on sekiz zirâ‘ ve mülk olan arsanın kıymeti vakıf olan arsanın kıymetinden altmış dört bin beş yüz <> akçe ve mülk olan menzilin arsa ve ebniyesinin ecr-i misli vakıf olan menzilin arsa ve ebniyesinin ecr-i mislinden on akçe ezyed olup ve’l-hâsıl istibdâl cânib-i vakfa min-külli’l-vücûh enfa‘ olduğuna mârru’z--zikr mi‘mârlar ile Müslimîn-i mezkûrîn icmâ‘ ve ittifâk eylediklerini mevlânâ-yı mezbûr mahallinde tahrîr ve ba‘dehû ma‘an irsâl olunan Mehmed Efendi b. Mustafa ve Sarrac Mehmed Beşe b. Hüseyin ile meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîr eylediklerinden sonra husûs-ı mezkûr atebe-i aliyye-i şehriyârîye arz olundukda izn-i hümâyûn-ı sultânîyi nâtık emr-i âlî-şân vârid olmağın hâkim-i muvakki‘-ı sadr-ı kitâb tûbâ-lehû ve hüsnü-meâb hazretleri istibdâl-i vakfı tecvîz eden meşâyih-i kirâm -aleyhim rahmeti’l-Meliki’l-Allâm- kavl-i şerîfleri üzere mütevellî-i mezbûr Hüseyin Ağa arsa-yı mevkūfe-i mezbûreyi arsa-yı memlûke-i merkūme ile mübâdele ve vakıf olan arsa-yı mezbûreyi vekîl-i müşârun-ileyh hazretlerine teslîm ol dahi mülkiyet üzere bi’l-vekâle tesellüm ve mütevelliye-i mezbûre Emine Hatun ebniye-i mevkūfe-i mersûmeyi ebniye-i memlûke-i mesfûre ile mübâdele ve vekîl-i mezbûra teslîm ol dahi mülkiyet üzere bi’l-vekâle kabz ve tesellüm ve vekîl-i mezbûr dahi mülk olan arsayı mütevellî-i mezbûr Hüseyin Ağa’ya ve mülk olan ebniyeyi mütevelliye-i mezbûre Emine’ye bi’l-vekâle teslîm onlar dahi her biri vakıf olmak üzere kabz ve tesellüm edip tarafeynden vech-i muharrer üzere kabz ve tesellüm olundukdan sonra vekîl-i mûmâ-ileyh hazretleri istibdâle nâdim ve akd-i istibdâlden rücû‘a âzim olup Hülâsa’da Kitâbü’l-vakf’ın dördüncü faslının evâhirinde ve’ş-Şeyhü’l-İmâm Zahîrüddîn kâne yüftî bi-cevâzi’l-istibdâli sümme race‘a anhu deyü tasrîh olunmağla bi’l-vekâle müvekkil-i müşârun-ileyh hazretlerinin mülküne red murâd ederim dedikde mütevellîyân-ı mezbûrândan her biri cevâb-ı sedîde mütesaddî olup eğerçi hâl <> nesc olunan minvâl üzeredir lâkin Fetâvâ-yı Kadıhân’da Kitâbü’l-vakf’ın faslün fî-vakfi’l-müşâ‘ında ecma‘û alâ enne’l-vâkıfe izâ şarata’l-istibdâle li-nefsihî fî-asli’l-vakfi yesıhhu’ş-şartu ve’l-vakfu ve yemlikü’l-istibdâle emmâ bi-dûni’ş-şarti eşâra fi’s-Siyeri’l-Kebîr illâ ennehû lem yemlikü’l-istibdâle ille’l-kādı izâ ra’a’l-maslahate fî-zâlike mes’elesi muktezâsınca ihbâr-ı ahyâr ile istibdâl-i mezkûrda cânib-i vakfa menfa‘at-i azîme ve maslahat-ı cesîme olduğu lede’ş-şer‘i’l-mutahhar sâbit ve mukarrer olmağın hâkim-i mûmâ-ileyh -lâ-zâle müşâran bi’l-benâni ileyh- hazretleri istibdâle bizi vekîl etmeğin [67b] istibdâl-i mezkûr sahîh olmuşdur bu vech üzere akd olunan istibdâli ibtâle mecâl muhâldir deyü redd ü teslîmden imtinâ‘ ve ibâ ve sıhhatine hüküm ve kazâ ricâ eyledikde hâkim-i mûmâ-ileyh -esbağa’llâhü sicâle eltâfihî aleyh- hazretleri tarafeynden sâdır olan kelâma nazar ve mübtil-i hayr olmakdan hazer edip cânib-i vakfa menfa‘at-i azîme ve maslahat-ı cesîme oldukda kādı için istibdâli tecvîz eden fukahâ kavl <>leri üzere sıhhat-i <> ibdâl ve istibdâle hükmeyledikde vekîl-i müşârun-ileyh inân-ı kelâmını semt-i âhara sarf edip fi’l-vâki‘ baʻzı meşâyih-i kibâr aleyhim rahmeti’l-Meliki’s-Settâr kavl-i şerîfleri üzere cânib-i vakfa menfa‘at-i azîme oldukda kādı istibdâle kādir olup hükm-i hâkim ile istibdâl sahîh olur lâkin İmâm-ı A‘zam hümâm-ı efham Ebû Hanîfe-i Kûfî -cûziye hayru’l-cezâ ve kûfiye- hazretleri katında sıhhat lüzûmu müstelzim değildir binâen alâ-zâlik benim için bâb-ı rücû‘ ve istirdâd münsed olmamağla bi’l-vekâle arsa-yı mevkūfe-i mezkûreye bedel verdiğim arsa-yı memlûke-i mezkûre ve ebniye-i mevkūfe-i mezkûreye bedel verdiğim ebniye-i memlûke-i mezkûre ke’l-evvel sadrâzam-ı müşârun-ileyh -esbağa’llâhü sicâle ni‘amâihî aleyh- hazretlerinin mülküne reddolunmak taleb ederim dedikde mütevellîyân-ı mezbûrândan her biri tekrar cevâb-ı bâ-savâba tasaddî edip fi’l-hakīka İmâm-ı A‘zam-ı mûmâ-ileyh -rahmetullâhi te‘âlâ aleyh- hazretleri katında sıhhat lüzûmu müstelzem değildir lâkin imâmeyn-i hümâmeyn hazretleri katlarında sıhhat ve lüzûm tev’emân olup mufârikān olmayıp mütelâzimân olmağın redd ü teslîmden imtinâ‘ ederiz deyü istibdâl-i mezkûrun lüzûmuna dahi hüküm ve kazâ iltimâsıyla sâniyen hâkim-i mûmâ-ileyh lâ-zâle’l-hakk câriyen beyne yedeyhi hazretleri huzûr-ı lâmi‘u’n-nûrlarında müterâfi‘ân ve her biri mübteğāsınca fasl u hasma tâlibân olduklarında hâkim-i müşârun-ileyh <> -en‘ama’llâhü te‘âlâ fi’d-dâreyni aleyh- hazretleri kavl-i imâmeyn-i hümâmeyn hazretlerine binâen istibdâl-i mezkûrun lüzûmuna dahi hüküm ve kazâ ve hükm-i sâbıkını ihkâm etmeğin baʻde’l-yevm evvelen tahdîd olunan arsa-yı mevkūfe ve ebniye-i mevkūfe vezîr-i müşârun-ileyh hazretlerinin mülkü ve sâniyen tahdîd olunan arsa-yı memlûke ve ebniye-i memlûke onun bedeline vakıf oldu ve alâ-hâzâ vaka‘a’l-işhâdü ve’t-tahrîr.
Fi’l-yevmi’t-tâsi‘ min-Recebi’l-mürecceb li-sene ihdâ ve işrîn ve miʼete ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Mefharü’l-meşâyihü’l-kirâm İbrahim Efendi b. ( ), Fahrü’l-müderrisîni’l-kirâm Mehmed Efendi b. ( ), Hüseyin Ağa b. Hasan, Mehmed Efendi b. Mustafa, Mehmed Çelebi b. Ali, Hüseyin Çelebi b. Ali, Mehmed Çelebi b. Hüseyin, Hüseyin Çelebi b. Ali, Abdi b. Mustafa, Abdurrahman Efendi b. ( ), el-Hâc Abdullah Efendi b. Mustafa, Ahmed Çelebi b. Ahmed, Hüseyin Efendi b. Ali, Mehmed Çelebi b. ( ), Süleyman Efendi el-Kādı, İbrahim Efendi b. Hasan, Ali Çelebi b. Mehmed, Mahmud Efendi b. Mehmed, Ömer Çelebi b. Abdullah, Ebussuûd Çelebi b. ( ) ve gayruhum mine’l-huzzâr.
|