|
Bab Mahkemesi 92 Numaralı Sicil (H. 1120-1121 / M. 1709) cilt: 60, sayfa: 552 Hüküm no: 628 Orijinal metin no: [94a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Samanveren Hoca Sinan Vakfı’na ait bir menzil ile Mektûbî Mustafa Efendi b. Hüseyin Ağa’nın mülk menzilinin istibdali
Mâ-üdrice fî-tayyi hâze’s-sifri’ş-şer‘î ve üdmice fî-matâvî hâze’z-zebri’l-mer‘î min-istibdâli’l-vakfi sahha indî ve hakemtü bi-sıhhati zâlike ve lüzûmihi me’mûran bi’l-emri’s-sultânî alâ-kavli men-yerâhü min-eimmetinâ mürâ‘iyen li-mâ buhıse ri‘âyetühû minhu ve ene’l-fakīru ileyhi sübhânehû İbrahim b. Abdülhay el-Kādı bi-medîneti Kostantıniyye ufiye anhümâ
Elhamdü lillâhi hâlıku’s-semâvâti ve’l-arzı ve mâ-beynehümâ ve mâ-tahte’s-serâ lâ-mübeddile li-kelimâtihî ve lâ-mugayyira li-masnû‘âtihî ve lehû meselü’l-a‘lâ ve’s-salâtü ve’s-selâmu alâ-seyyidinâ Muhammedin hatemi’l-enbiyâ ve seyyidü’l-asfiyâ ve âlihî ve sahbihî ellezîne istebdelû hâzihi’d-dâre’l-fâniyete bi-ma‘mûreti dârü’l-bekā ve alâ-men tebi‘ahüm bi-ihsânin ilâ-yevmi’l-haşri ve’l-cezâ emmâ ba‘d işbu kitâb-ı müstetâbın tahrîrine bâ‘is ü bâdî ve bu hitâb-ı müşgīn-nikābın tastîrine sebeb ve dâ‘î oldur ki Dârü’l-hilâfeti’s-seniyye mahmiye-i Kostantıniyye -humiyet ani’l-âfâti ve’z-zeriyye-de kendi Mahallesi’nde mescid-i şerîfi olan Samanveren Hoca Sinan -rahimehu’llâhü te‘âlâ- evkāfının bi’l-fi‘l mütevellîsi olan umdetü’l-a‘yân ve’l-ekfâ el-Hâc Mustafa Ağa b. Bektaş Ağa nâm kimesne meclis-i şerî‘at-i garrâda takrîr-i kelâm ve tâ‘bir ani’l-merâm edip mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafdan tarîk-i hâs ve bir tarafdan ba‘zan el-Hâc Halil nâm kimesne mülkü ve bir tarafdan Kaliçeci el-Hâc Hasan Vakfı’ndan olan mahzenler ve bir tarafdan Hacı Hasanzâde Mustafa Efendi Vakfı’ndan olan dekâkîni ve bir tarafdan Medîne-i münevvere -alâ-münevvirihâ efdâlü’s-salevâti ve ezke’t-tahiyye- Vakfı’ndan Attâr İbrahim Beşe tasarrufunda olan menzil ile mahdûd tabaka-i ulyâsında nîm sofalı bir kebîr oda ve bir yan sofası ve tabaka-i vustâsında iki oda ve dehlîz ve tabaka-i süflâsında bir matbah ve mahtab ve bir mikdâr havlu ve kenîfi müştemil olan mülk menzilin mâliki olan umdetü’l-emâsil ve’l-emcâd zübdetü erbâbi’l-inşâ ve’l-inşâd sâhibü’l-mefâhirü’l-aliyye hâvi’l-meâsiri’s-seniyye Mektûbî Mustafa Efendi b. Hüseyin Ağa menzil-i memlûk-ı mahdûd-ı mezkûreyi evkāf-ı mezbûreden olup mahalle-i mezkûrede kendileri sâkin oldukları menzile muttasıl olan iki tarafdan müşârun-ileyh Mustafa Efendi mülkü ve bir tarafdan Kâtib Mustafa Çelebi menzili ve bir tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd tahta ve kerpiçden mebnî fevkānî bir köhne oda ve bir sofa ve tahtânî bir kenîf ve bir mikdâr havluyu müştemil olan menzil ile rey‘ ve rağbet ve vüs‘at ve kıymet cihetlerinden menzil-i mevkūf-ı mezbûrdan ekser ve evferdir deyü istibdâle râgıb olmağın cânib-i şer‘-i şerîf-i enverden üzerlerine varılıp keşf ve nazar olunup menzil-i memlûk-ı merkūm menzil-i mevkūf-ı mersûmdan min-haysü’l-cihâti’l-mezkûre ekser ve evfer çıkıp istibdâl cânib-i evkāf-ı mezbûreye enfa‘ ve evlâ olur ise benim dahi istibdâl bi’t-tevliye murâdımdır dedikde savb-ı şer‘-i celîl-i lâzımü’t-tecellîden [tebcîlden] Mevlânâ Ömer Efendi b. İsmail irsâl olunup ol dahi hâssa mi‘mârlardan Üstâd Mustafa Halîfe b. Ali ve Üstâd Receb Halîfe b. Veli ve ebniye ve sukūf ahvâline ıttılâ‘-ı tâm ve kemâl-i vukūf ve şu‘ûru olan udûl-i Müslimîn ve sikāt-ı muvahhidînden zeyl-i sütûrda isimleri mastûre olan kimesne ile evvelen menzil-i vakf-ı mahdûdun üzerine varıp ba‘de’l-mu‘âyene mi‘mârân-ı mezbûrân mütevellî-i mezbûr el-Hâc Mustafa Ağa mahzarında keşf ve mesâha eylediklerinde binâlı ve binâsız mecmû‘-ı arsası tûlen ve arzan bi-hesâb-ı terbî‘î iki yüz seksen beş buçuk zirâ‘ olup her zirâ‘ı yüz yirmişer akçeden otuz dört bin iki yüz altmış akçe ve köhne ebniye-i mezkûresi ber-vech-i tahmîn altı bin yedi yüz üç akçe min-haysü’l-mecmû‘ kırk bin dokuz yüz altmış üç akçeye müsâvî ve icâre-i müeccele-i misli ayda seksen beşer akçe idiği mütebeyyin ve bâhir oldukdan sonra bi-ecmâ‘ihim menzil-i memlûk-ı mastûrun üzerine varıp ba‘de’l-müşâhede mi‘mârân-ı mezbûrân mütevellî-i merkūm ile mâlik-i müşârun-ileyh Mustafa Efendi taraf-ı bâhirü’ş-şerefinden husûs-ı câi’l-beyâna nehc-i şer‘î ve tarîk-i mer‘î üzere sâbitü’l-vekâle vekîli olan umdetü’l-akrân ve’l-ekfâ Hüseyin Ağa b. Yusuf Ağa mahzarında keşf ve mesâha eylediklerinde kezâlik binâlı ve binâsız mecmû‘-ı arsası bi-hesâb-ı mezkûr üç yüz yirmi buçuk zirâ‘ olup her zirâ‘ı yine yüz yirmişer akçeden otuz sekiz bin dört yüz altmış akçe ve yüz elli altı zirâ‘ üzerinde vâkı‘a ebniye-i mezkûresinin kıymeti dahi zirâ‘ı ikişer yüz akçeden otuz bir bin iki yüz akçe min-haysü’l-mecmû‘ altmış dokuz bin altı yüz altmış akçeye mu‘âdil ve icâre-i müeccele-i misli ayda yüzer akçe olduğu müte‘ayyin ve zâhir olup mülk olan menzil-i mesfûrun arsası vakıf olan menzil-i mezkûrun arsasından bi-hesâb-ı mezkûr otuz beş zirâ‘ ve kıymeti dahi vakıf olan menzil-i mastûrun kıymetinden yirmi sekiz bin altı yüz doksan yedi akçe ve icâre-i müeccele-i misli dahi vakıf olan menzil-i mesfûrun icâre-i müeccele-i mislinden ayda on beşer akçe ezyed olmağla istibdâl cânib-i evkāf-ı mezbûreye min-cemî‘i’l-cihâti’l-mezkûre enfa‘ ve evlâ olduğuna mi‘mârân-ı mezbûrân ile Müslimîn-i mezkûrîn icmâ‘ ve ittifâk ve bu kavl üzerine ittihâd ü vifâk ettiklerini mevlânâ-yı mezbûr mahallinde tahrîr ba‘dehû Müslimîn-i mezkûrîn ile meclis-i şer‘-i hatîre gelip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîr eylediklerinde husûs-ı mezkûre atebe-i aliyye-i sultânî -dâme merci‘an li-erbâbi’l-emânî-ye arz olundukda izn-i hümâyûn-ı şehriyârîyi nâtık emr-i şerîf-i celîlü’l-kadr vârid olmağın hâkim-i muvakki‘-ı sadr-ı kitâb bi-tevfîkıhi’ş-şerîfi’l-müstetâb tûbâ-lehû ve hüsnü-meâb hazretleri fukahâ-yı uli’l-elbâbdan istibdâl-i vakfı tecvîz eden meşâyih-i izâm -aleyhim rahmeti’l-Meliki’l-Allâm- kavl-i şerîfleri üzere istibdâle mütevellî-i mezbûra izin verip mütevellî-i mezbûru taraf-ı bâhirü’ş-şereflerinden istibdâle tevkîl etmekle mütevellî-i merkūm menzil-i mevkūf-ı mezkûru mülk olan menzil-i mastûr ile vekîl-i mersûm Hüseyin Ağa ile istibdâl edip mütevellî-i merkūm vakıf olan menzil-i mezbûru cemî‘ tevâbi‘ ve levâhıkı ve âmme-i hukūk ve merâfıkı ile vekîl-i mersûma teslîm ol dahi mülkiyet üzere müvekkili için kabz ve teslîm [tesellüm] ve vekîl-i [93b] mezbûr dahi mülk olan menzil-i mezkûru dahi kezâlik cemî‘ tevâbi‘ ve levâhıkı ve âmme-i hukūk ve merâfıkı ile mütevellî-i merkūma teslîm edip ol dahi vakfiyet üzere kabz ve tesellüm eyleyip mülk olan menzil-i mezbûr vakıf ve vakıf olan menzil-i mezkûr mülk olmak üzere tarafeynden kabz ve tesellüm olundukdan sonra vekîl-i mezbûr istibdâle nâdim ve akd-i istibdâlden rücû‘a âzim olup vâkıf vakfiyesinde istibdâli şart etmedikçe İmâm Ebû Yusuf Ya‘kub b. İbrahim -aleyhi’r-rahme- mezheb-i şerîfinde bir rivâyetde ve İmâm Muhammed b. el-Hasen eş-Şeybânî mezheb-i münîfinde mutlakā istibdâl sahîh olmadığına binâen <> mütevellî-i mezbûr ile beynlerinde cârî olan ibdâl ve istibdâlden rücû‘ edip menzil-i mevkūf-ı mezbûra bedel verdiği menzil-i memlûk-ı mezkûr ke’l-evvel müvekkilinin mülküne reddolunmasın murâd eyledikde mütevellî-i reşid cevâb-ı sedîde mütesaddî olup eğerçi hâl-i istibdâl şerh ve serd olunan minvâl üzeredir lâkin fetâvâ-yı Kadıhân’da inne’l-vâkıfe izâ şarata’l-istibdâle li-nefsihî fî-asli vakfihî yesıhhu’l-vakfu ve’ş-şartu emmâ bi-dûni’ş-şarti fekad eşâra mine’s-Siyeri’l-Kebîr ilâ-ennehû lem yemlikü’l-istibdâle ille’l-kādı izâ ra’â fîhi maslahaten mes’elesi muktezâsınca ihbâr-ı ahyâr-ı Müslimîn ile ibdâl ve istibdâlde cânib-i vakfa menfa‘at-i azîme ve maslahat-ı cesîme olduğu lede’ş-şer‘i’l-mutahhar sâbit ve mukarrer olmağın hâkim-i mûmâ-ileyh -en‘ama’llâhü te‘âlâ fi’d-dâreyni aleyh- hazretleri taraf-ı bâhirü’ş-şereflerinden istibdâle beni tevkîl etmeğin istibdâl-i mezbûr sahîh olmuşdur deyü redd ü teslîmden ibâ vü imtinâ‘ edip hâkim-i müşârun-ileyh -lâ-zâlet ni‘amu’llâhi te‘âlâ mütevâliyeten aleyh- hazretlerinin huzûr-ı fâizü’n-nûrlarında müterâfi‘ân ve fasl ü hasma tâlibân olduklarında hâkim-i mûmâ-ileyh -esbağa’llâhü te‘âlâ ni‘amehû fi’d-dâreyni aleyh- hazretleri tarafeynden sâdıra olan kelimâta nazar ve mübtil-i hayr olmakdan hazer edip cânib-i vakfa menfa‘at-i azîme oldukda kādı için istibdâl-i vakfı tecvîz eden fukahâ -rahimehumu’llâhü te‘âlâ- kavl-i şerîfleri üzere cânib-i vakfa menfa‘at-i azîme oldukda kādı istibdâle mâlik olup hükm-i hâkim ile ibdâl ve istibdâl sahîh olur lâkin İmâm-ı A‘zam hümâm-ı akdem Ebû Hanîfe-i Kûfî -cûziye hayrü’l-cezâ ve kûfiye- hazretleri katında sıhhat lüzûmu müstelzime değildir binâen alâ-zâlik bâb-ı rücû‘ ve istirdâd münsed olmamağın menzil-i mevkūf-ı mezbûra bedel verdiğim menzil-i memlûk-ı mesfûr ke’l-evvel müvekkilimin mülküne reddolunmak matlûbumdur dedikde mütevellî-i mezbûr yine mütesaddî-i cevâb-ı bâ-savâb olup fi’l-vâki‘ İmâm-ı A‘zam-ı mûmâ-ileyh -rahmetullâhi te‘âlâ aleyh- hazretleri katında sıhhat lüzûmu müstelzime değildir lâkin imâmeyn-i hümâmeyn-i sadreyn-i kamkameyn İmâm Ebû Yusuf ve İmâm Muhammed el-Hasen eş-Şeybânî -aleyhimâ rahmeti’l-meliki’l-Kayyûm katlarında sıhhat müstelzime-i lüzûmdur deyüp redd ü teslîmden yine imtinâ‘ ve ibâ edip hâkim-i müşârun-ileyh -ecra’llâhü te‘âlâ yenâbî‘a’l-hakkı beyne yedeyhi- hazretlerinin huzûr-ı lâmi‘u’n-nûrlarında mükerreren müterâfi‘ân ve her biri mübteğāsınca fasl ü hasma tâlibân olduklarında hâkim-i hâsim-i mûmâ-ileyh -lâ-zâle’l-hakku câriyen beyne yedeyhi- hazretleri imâmeyn-i mûmâ-ileyhimâ -rahmetullâhi te‘âlâ aleyhimâ- kavl-i şerîfleri üzere istibdâl-i mezkûrun lüzûmuna dahi hüküm ve hükm-i sâbıkını ihkâm etmeğin ba‘de’l-yevm sâniyen zikr ve tahdîd olunan menzil-i mevkūf müvekkil-i mûmâ-ileyh Mustafa Efendi’nin mülkü olup evvelen zikr ve tahdîd olunan menzil-i memlûkü onun bedeline vakıf oldu ve alâ-hâzâ vaka‘a’l-işhâdü ve’t-tahrîr ve kefâ bi'llâhi şehîden.
Fî evâhiri Cumâdelâhire li-sene tis‘în ve elf min-hicreti men lehü’l-izzü ve’l-mecdü ve’l-bahâü ve’ş-şeref
Şuhûdü’l-hâl: Umdetü’l-müderrisîni’l-kirâm İbrahim Efendi b. Davud, Umdetü’l-ulemâ Dersi‘âm Mes‘ûd Efendi b. Ahmed, Umdetü’l-a‘yân Hüseyin Ağa b. Halil mütevellî-i evkāf-ı Ebu’l-feth Sultan Mehmed Hân, Ahmed Efendi b. İbrahim, Mustafa Çelebi b. Mehmed, Abdurrahman Ağa b. Mustafa, Mustafa Çelebi b. Osman, Kasım Ağa b. Ali, Ali Bey b. Abdulkādir ve gayruhum mine’l-huzzâr.
|