Bab Mahkemesi 150 Numaralı Sicil (H. 1143-1144 / M. 1730-1732) cilt: 65, sayfa: 270 Hüküm no: 257 Orijinal metin no: [55b-2] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Ferah bt. Abdullah’ın hür olduğunu şahitlerle ispat ettiği
Sâbıkā rıkka inkıyâdını mu‘terife olmağla ber-vech-i âtî da‘vâya kıbel-i şer‘den me’zûn olan orta boylu, açık kaşlı, elâ gözlü Gürciyetü’l-asl bâ‘isetü hâzihi’l-vesîka Ferah bt. Abdullah meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde kendiye rık olmak üzere vâzı‘u’l-yed olan Ali b. Hasan ve Mahmud b. Sâdık nâm kimesneler mahzarında üzerlerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip mahmiye-i İstanbul’da Nahilbend Mahallesi’nde sâkin iken bundan akdem vefât eden es-Seyyid Ahmed Ağa b. Mahmud b. Süleyman’ın yedinde câriye-i memlûkesi iken vefâtından altı ay mukaddem mâlından beni tahrîr ve ıtâk edip ben sâir harâir-i asliyyât gibi hürre olmuş iken hâlâ mezbûrân Ali ve Mahmud bana rık olmak üzere bi-gayr-ı hakkın vaz‘-ı yed ederler suâl olunup kasr-ı yedlerine tenbîh ve sebîlim tahliyye olunması murâdımdır dedikde gıbbe’s-suâl mezbûrân Ali ve Mahmud cevâblarında mevsûfe-i mezbûreyi târih-i kitâbdan on beş gün mukaddem mahmiye-i mezbûrede hâssa beytülmâl emîni olan gāib ani’l-meclis ( ) nâm kimesneden doksan bir guruş semen-i medfû‘ ve makbûza iştirâ edip mülk-i müşterâmız olmağla bi-hakkın vaz‘-ı yed ederiz mevsûfe-i mezbûrenin ber-vech-i muharrer müteveffâ-i mezbûrun atâk edip hürre olduğu ma‘lûmumuz değildir deyicek mevsûfe-i mezbûreden ber-vech-i [56a] meşrûh müdde‘âsına mutâbık beyyine taleb olundukda udûl-i ahrâr-ı ricâl-i Müslimînden olup mahmiye-i mezbûrede Avratpazarı kurbünde sâkin Kahveci İbrahim Çelebi b. Osman ve İsmail Kapudan b. Mustafa nâm kimesneler li-ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup isre’l-istişhâd fi’l-hakīka mahmiye-i mezbûrede mârru’z-zikr Nahilbend Mahallesi’nde sâkin iken bundan akdem vefât eden es-Seyyid Ahmed Ağa b. Mahmud b. Süleyman işbu mevsûfe-i mezbûre Ferah müteveffâ-i mezbûrun yedinde câriye-i memlûkesi olduğu fevtinden altı ay mukaddem bizim huzûrumuzda mâlından tahrîr ve ıtâk edip mevsûfe-i mezbûre sâir harâir-i asliyyât gibi hür[re] olmuşdur. Biz bu husûsa bu vech üzere şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyü her biri edâ-yı şehâdet-i şer‘iyye eylediklerinde ba‘de’t-ta‘dîl ve’t-tezkiye şehâdetleri makbûle olmağın mûcebince mezbûrânın kasr-ı yedlerine tenbîh ve mevsûfe-i mezbûrenin ıtkına ba‘de’l-hükm sebîli tahliyye olunmağın mâ-vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu.
Fi’l-yevmi’s-sâbi‘ ve’l-ışrîn min-Cumâdelâhire li-sene selâse ve erba‘în ve mi’e ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Abdullah Çelebi b. Muharrem, el-Hâc Osman b. Hasan, İsmail b. Abdullah, Dâmâd İbrahim Çelebi b. ( ), Kādızâde İbrahim b. Mustafa ve gayruhum.
|