Bab Mahkemesi 150 Numaralı Sicil (H. 1143-1144 / M. 1730-1732) cilt: 65, sayfa: 285 Hüküm no: 279 Orijinal metin no: [60a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Hasan Ağa b. Abdurrahman’ın vereselerinin Has odabaşı el-Hâc Halil Ağa aleyhine ev ve bahçe meselesinden dolayı açtıkları davada haksız oldukları
Cerâ el-emru hasbe-mâ havahu nemekahü’l-fakīri ilâ-birri mevlâhu Mustafa el-müvellâ hilâfeten bi-medîneti Kostantıniyye el-mahmiyye.
Mahmiye-i İstanbul’da Ahırkapı kurbünde Akbıyık Mahallesi ahâlîsinden iken bundan akdem vefât eden Hasan Ağa b. Abdurrahman nâm kimesnenin verâseti zevce-i menkûha-i metrûkesi İsmihan bt. Mustafa nâm hatun ile sulbî sagīr oğlu Ebûbekir’e münhasıra ba‘dehû sagīr-i mezbûr Ebûbekir dahi vefât edip verâseti vâlidesi Rukiye b. Abdullah ile li-ebeveyn ammi[si] Mehmed Ağa’nın sulbî kebîr oğulları İsmail Ağa ve İbrahim Ağa ve sagīr oğulları Mustafa Ağa ve Ahmed Ağa’ya münhasıra ba‘dehû mezbûr İsmail Ağa dahi vefât edip verâseti li-ebeveyn kebîr er karındaşı merkūm İbrahim Ağa ile li-ebeveyn sagīr er karındaşları mezbûrân Mustafa ve Ahmed’e münhasıra ve tashîh-i mes’eleleri bi-hükmi’l-münâsahati’ş-şer‘iyye iki yüz seksen sekiz sehmden olup sihâm-ı mezbûreden otuz altı sehmi mezbûre İsmihan Hatun ve seksen dört sehmi mezbûre Rukiye Hatun’a ve elli ikişer sehmi dahi mezbûrûn İbrahim Ağa ve Mustafa Ağa ve Ahmed’den her birine isâbet ve intikāl etmekle verese-i kibâr olan mezbûrûn İsmihan ve Rukiye ve İbrahim Ağa taraflarından husûs-ı âti’z-zikri taleb ve da‘vâ ve ahz u kabza ve bunlar mütevakkıf olduğu umûrun küllîsine vekîl olduğu el-Hâc Hasan Ağa b. Receb ve Ahmed Ağa b. el-Hâc Ali nâm kimesneler şehâdetleriyle mahzar-ı hasm-ı caddede [câhidde] vech-i şer‘î üzere sâbit ve sübût-ı vekâlete hükm-i şer‘î lâhık olan sagīrân-ı mezbûran Mustafa ve Ahmed’in tesviye-i umûrlarına kıbel-i şer‘den bâ-hüccet vasiyy-i mansûbeleri olan Hamide Hatun bt. Ahmed meclis-i şer‘-i hasir-i [hatîr-i] lâzımü’t-tevkīrde hâlâ hâs odabaşı umdetü’l-havâs ve’l-mukarrebîn bâ‘isü hâze’l-kitâb izzetlü el-Hâc Halil Ağa b. Ahmed b. Abdürrezzak taraflarından kezâlik husûs-ı âti’z-zikre vekîl olduğu Abdullah Ağa b. Salih ve el-Hâc Hüseyin Ağa b. Mehmed nâm kimesne şehâdetleriyle sâbit olan umdetü’l-müderrisîni’l-fihâm Abdullah Efendi b. Mehmed Ağa mahzarında bi’l-vesâye ve bi’l-vekâle üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip senede mârru’z-zikr Akbıyık Câmi‘-i şerîfi Vakfı’na otuz akçe mukāta‘a-i kadîmeli lede’l-ahâlî ve’l-cîrân ma‘lûmü’l-hudûd bahçe müteveffâ-i evvel mezbûr Hasan Ağa’nın ile’l-vefât taht-ı tasarrufunda ve içinde magrûs eşcâr-ı müsmire ve gayr-ı müsmire yedinde mülk ve hakkı ve yine mahalle-i mezbûrede bahçe-i merkūmeye muttasıl olup iki tarafdan müvekkil-i müşârun-ileyh el-Hâc Halil Ağa menzili ve bir tarafdan Mumcu İsmail Bey menzili ve bir tarafdan tarîk-i hâs ile mahdûd ve mecmû‘u iki yüz yirmi zirâ‘ arsa sulehâya meşrûta olmağla arsa-yı mezbûre tevcîh ve hâkimü’ş-şer‘le kezâlik tasarrufunda ve üzerine mebnî ve mevcûde olan tabaka-i ulyâda bir bâb oda ve bir sofa ve vustâda bir bâb oda ve dehlîz ve tahtında mahtab ve kenîf ve bi’r-i mâ ve etrâf-ı erba‘adan taş duvar ber-mûceb-i hüccet-i keşf yedinde mülk ve hakkı olmağla ba‘de’l-vefât tashîh-i merkūm üzere mülk olan ebniye-i mezbûre ile mârru’z-zikr mukāta‘alı bahçe vasîleri olduğum sagīrân-ı mezbûrân ve müvekkilelerim merkūmûna isâbet ve intikāl eyledikden sonra mârru’z-zikr sulehâya meşrûta olan iki yüz yirmi zirâ‘ arsa-yı mevkūfe-i mezbûre bundan akdem kıbel-i şer‘-i mutahhardan Ahmed Efendi nâm kimesneye tevcîh olunmağla ve mezbûr Ahmed Efendi kasr-ı yedinden dahi arsa-yı mevkūfe-i mezbûre müvekkil-i müşârun-ileyh el-Hâc Halil Ağa’ya tevcîh olunduğuna binâen müvekkil-i müşârun-ileyh arsa-yı mevkūfe-i mezbûre üzerinde mevcûde ebniye-i memlûke-i mezkûre ile ve içinde magrûs eşcâr mülk olup arsası mukāta‘alı olan mârru’z-zikr bahçeyi dahi fuzûlî ve bi-gayr-ı hakkın zabt ve tasarruf etmekle hâlâ vekîl-i mezbûra suâl olunup bi’l-cümle ebniye-i mezkûre ile bahçe-i merkūmeden kasr-ı yed ve bana teslîme tenbîh olunmak bi’l-vesâye ve bi’l-vekâle murâdımdır dedikde gıbbe’s-suâl vekîl-i mûmâ-ileyh Abdullah Efendi cevâbında verese-i kibârdan müteveffâ-i sâlis mezbûr İsmail Ağa hâl-i hayât ve kemâl-i sıhhatinde bin yüz kırk bir senesi Saferi’l-hayrın onuncu günü kendi nefsinden asâleten ve verese-i kibâr olan mezbûrûn İsmihan ve Rukiye ve İbrahim Ağa taraflarından bey‘-i âti’z-zikre vekîl olduğu mahzar-ı hasm[-ı câhidde] sâbit ve sübût-ı vekâletine hükm-i şer‘î lâhık olmağla vekâleten ve sagīrân-ı mezbûrânın dahi tesviye-i umûrlarına kıbel-i şer‘den bâ-hüccet vasiyy-i mansûbeleri olmağla kıbel-i şer‘den yedine verilen izin hücceti mantûkunca gerek ebniye-i mezbûre ve gerek mukāta‘alı bahçeyi beş yüz guruşa ve bahçe-i merkūmenin arsasını dahi ma‘rifet-i mütevellî ile meccânen târih-i mezbûr[d]a İstanbul kādısı olup hâlâ bi’l-fi‘il nakībü’l-eşrâf olan umdetü’l-ulemâi’l-mütehakkıkīn efdâlü’l-fudelâ’i’l-müteverri‘în fazîletlü sa‘âdetlü es-Seyyid Zeynelâbidin Efendi hazretleri huzûrunda müvekkil-i müşârun-ileyh el-Hâc Halil Ağa için vekîl-i şer‘îsi olan el-Hâc Mustafa Ağa’ya bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ve bi’l-vesâye bey‘ ve temlîk ve tefvîz <> eyledikde vekîl-i mezbûr el-Hâc Mustafa Ağa dahi müvekkil-i müşârun-ileyh için bi’l-vekâle iştirâ ve temellük ve tefevvüz ve kabûl eyledikden sonra semeni olan meblağ-ı mezbûr beş yüz guruşu müvekkil-i müşârun-ileyhin mâlından olmak üzere [60b] vekîl-i mezbûr yedinden asâleten ve vekâleten tamamen ahz u kabz eyledikden [sonra] meclis-i mezbûrda mârru’z-zikr sulehâya meşrûta olan iki yüz yirmi zirâ‘ arsaya tevcîh-i hâkimü’ş-şer‘le mutasarrıf olan mezbûr Ahmed Efendi arsa-yı mezkûreden kasr-ı yed ettiğinde hâkim-i mûmâ-ileyh es-Seyyid Zeynelâbidin Efendi hazretleri dahi müvekkil-i müşârun-ileyh sulehâdan olmağla arsa-yı mezkûreyi müvekkil-i müşârun-ileyh el-Hâc Halil Ağa’ya tevcîh buyurduklarına binâen müvekkil-i müşârun-ileyh el-Hâc Halil Ağa ebniye-i memlûke-i mezbûreye şirâen ve bahçe-i merkūmeye ma‘rifet-i mütevellî ve sulehâya meşrûta arsaya tevcîh-i hâkimü’ş-şer‘le bi-hakkın mutasarrıfdır ve bu mazmûnu min-külli’l-vücûh vekîl-i mûmâ-ileyhin takrîr-i meşrûhuna mutâbık mûmâ-ileyh Zeynelâbidin Efendi hazretleri imzâsıyla mümzâ ve hatmiyle mahtûm tevcîhi mütezammın bir kıt‘a mübâya‘a hücceti ve mütevellî temessükü ibrâz ile da‘vâyı def‘ edicek gıbbe’l-istintak ve’l-inkâr vekîl-i mûmâ-ileyh es-Seyyid Abdullah Efendi’den def‘-i mezkûruna mutâbık beyyine taleb olundukda udûl-i ahrâr ve ricâl-i Müslimînden olup mahalle-i mezbûre ahâlîsinden İmâm Ahmed Efendi b. eş-Şeyh Mehmed ve Mustafa Efendi b. Mustafa ve Mustafa Efendi b. Ramazan [ve] el-Hâc Hüseyin b. Mehmed [ve] el-Hâc Ahmed b. Mehmed [ve] el-Hâc Abdullah Efendi b. Salih [ve] el-Hâc Hasan b. Receb nâm kimesneler li-ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzirûn olup istişhâd olundukarında fi’l-hakīka senede mârru’z-zikr Akbıyık Câmi‘-i şerîfi Vakfı’na otuz akçe mukāta‘a-i kadîmeli lede’l-ahâlî ma‘lûmü’l-hudûd bahçe müteveffâ-i evvel mezbûr Hasan Ağa’nın ile’l-vefât tasarrufunda ve içinde magrûs eşcâr-ı müsmire ve gayr-ı müsmiresi mülk ve hakkı ve yine mahalle-i mezbûrede bahçe-i merkūmeye muttasıl olup iki tarafdan mûmâ-ileyh el-Hâc Halil Ağa menzili ve bir tarafdan Mumcu İsmail Bey menzili ve bir tarafdan tarîk-i hâs ile mahdûd ve mecmû‘u iki yüz yirmi zirâ‘ arsa sulehâya meşrûta olmağla arsa-yı mezbûre tevcîh-i hâkimü’ş-şer‘le kezâlik tasarrufunda [ve] üzerinde mevcûde olup tabaka-i ulyâda iki bâb oda ve bir sofa ve vustâda bir bâb oda ve dehlîz ve tahtında bir kenîf ve mahtab ve etrâf-ı erba‘adan taş duvar ve bi’r-i mâ ve kenîf ber-mûceb-i hüccet-i keşf yedinde mülk ve hakkı olmağla ba‘de’l-vefât tashîh-i merkūm üzere mülk olan ebniye-i mezkû[r] ile mârru’z-zikr bahçe verese-i mezbûreye intikāl eyledikden sonra mârru’z-zikr sulehâya meşrûta olan iki yüz yirmi zirâ‘ arsa-yı mezbûre müteveffâ-i mezbûrun mahlûlünden Ahmed Efendi nâm kimesneye kıbel-i şer‘den tevcîh olunmağla mezbûr Ahmed Efendi kasr-ı yedinden dahi arsa-yı mezkûre müvekkil-i müşârun-ileyh el-Hâc Halil Ağa’ya tevcîh olundukdan sonra müteveffâ-i sâlis mezkûr İsmail Ağa hayâtında kendi nefsinden asâleten ve verese-i kibâr olan mezbûrûn İsmihan ve Rukiye ve İbrahim Ağa taraflarından vekîl olduğu mahzar-ı hasm-ı caddede [câhidde] sâbit ve sübût-ı vekâletine hükm-i şer‘î lâhık olmağla vekâleten ve sagīrân-ı mezbûrân Mustafa ve Ahmed’in dahi tesviye-i umûrlarına kıbel-i şer‘den mansûb bâ-hüccet vasiyy-i mansûbu olmağla kıbel-i şer‘den yedine verilen izin hücceti mantûkunca vesâyeten gerek ebniye-i mezkûre ve gerek bahçe-i merkūmeyi beş yüz guruşa ve bahçe-i merkūmenin arsa-yı mezkûresini bâ-ma‘rifet-i mütevellî meccânen bin yüz kırk bir senesi Saferi’l-hayrı’nın onuncu günü İstanbul kādısı olup hâlâ nakībü’l-eşrâf olan umdetü’l-ulemâi’l-mütehakkıkīn efdâlü’l-fudelâ’i’l-müteverri‘în fazîletlü sa‘âdetlü es-Seyyid Zeynelâbidin Efendi hazretleri huzûrunda bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ve bi’l-vesâye müvekkil-i müşârun-ileyh el-Hâc Halil Ağa için vekîl-i şer‘îsi el-Hâc Mustafa Ağa’ya bizim huzûrumuzda beş yüz guruşa bey‘ ve temlîk ve tefvîz ve ol dahi ber-vech-i muharrer bi’l-vekâle iştirâ ve temellük ve tefevvüz ve kabûl eyledikden sonra semeni olan meblağ-ı mezbûr beş yüz guruşu müvekkil-i müşârun-ileyhin mâlından olmak üzere vekîl-i mezbûr yedinden müteveffâ-i sâlis mezbûr İsmail Ağa asâleten ve vekâleten ve vesâyeten tamamen ahz u kabz eyledikden sonra meclis-i mezkûrda mârru’z-zikr sulehâya meşrûta olan arsa-yı mezkûreye tevcîh-i hâkimü’ş-şer‘le mutasarrıf olan mezbûr Ahmed Efendi arsa-yı mezkûreden kasr-ı yed etmekle hâkim-i mûmâ-ileyh hazretleri dahi arsa-yı mezkûreyi müşârun-ileyh el-Hâc Halil Ağa sulehâdan olmağla kendiye tevcîh edip işbu hüccet-i mezbûre[yi] tahrîr etmişidi biz bu husûsa bu vech üzere şâhidleriz ve şehâdet dahi ederiz deyü her biri edâ-yı şehâdet-i şer‘iyye ettikde gıbbe’t-ta‘dîl ve’t-tezkiye şehâdetleri makbûle [olmağın] mûcebince ba‘de’l-hükm ve’t-tenbîh müdde‘iyye-i mezbûre bî-vech mu‘ârazadan men‘ olundukdan sonra müdde‘iyye-i mezbûre Hamide Hatun meclis-i şer‘de vekîl-i mûmâ-ileyh Abdullah Efendi mahzarında ikrâr-ı tâm ve takrîr-i kelâm edip müvekkil-i müşârun-ileyh el-Hâc Halil Ağa mâlından olmak üzere vasîleri olduğum sagīrân-ı mezbûrân için vekîl-i mûmâ-ileyh Abdullah teberru‘an bana yirmi guruş def‘ ve teslîm ben dahi yedinden ba‘de’l-kabz husûsa müte‘allika âmme-i da‘vâdan bi’l-vekâle müvekkil-i müşârun-ileyh el-Hâc Halil Ağa’yı ibrâ-i âm ile ibrâ ve iskāt eyledim dedikde gıbbe’t-tasdîkı’ş-şer‘î mâ-vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu.
Fi’l-yevmi’s-sâbi‘ ve’l-ışrîn min-Saferi’l-hayr li-sene selâse ve erba‘în ve mi’e ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: İmâm Ahmed Efendi b. eş-Şeyh Mehmed, Mustafa Efendi b. Mustafa, Hatâyî Mustafa Efendi b. Ramazan, Mehmed Ağa b. Mehmed, Mehmed Çelebi b. Abdullah, İbrahim b. Mustafa, Ahmed b. Hasan ve gayruhum mine’l-huzzâr.
|