|
Bab Mahkemesi 150 Numaralı Sicil (H. 1143-1144 / M. 1730-1732) cilt: 65, sayfa: 421 Hüküm no: 434 Orijinal metin no: [101a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
İzmir’den İstanbul’a gelen üzüm ve sabun gibi malları sebzehaneye koymadan kendi mahzenlerine koydurmaya çalışanların engellenmesi
Akzâ kuzâti’l-Müslimîn evlâ vülâti’l-muvahhidîn ma‘deni’l-fazl ve’l-yakīn râfi‘û a‘lâmü’ş-şerî‘ati ve’d-dîn <> vârisü ulûmi’l-enbiyâi ve’l-mürselîn el-muhtas bi-mezîd-i inâyeti’l-meliki’l-Mu‘în mevlânâ İstanbul kādısı -zîdet fezâiluhû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki, İzmir tüccârının İzmir’den alıp İstanbul’a getire geldikleri üzüm ve sabun ve sâir emti‘a-i mümteni‘aları Yemiş iskelesine gelip dâhil oldukda içlerinden mehâzin ve dekâkîni olmayan gurebâ tüccâr fürûht edince mukāta‘alarını iskele-i mezbûrede Sebzehâne-i âmireye icâre ile vaz‘ ve senede hâsıl olan icârâyasına [îcâriyesine] tamamında Sebzehâne-i âmire mahsûlü ile rikāb-ı hümâyûnuma teslîm olunagelip âhardan müdâhale olunagelmiş değil iken iskele-i mezbûrede vâki‘ mehâzin ashâbından el-Hâcı Abdullah nâm kimesne ile bazıları îcârâtdan mîrîye âid olagelen îcârâtı kendileri ekl ve bel‘ için ol makūle mahzen ve dekâkîni olmayan gurebâ tüccârın emti‘aları mîrî Sebzehâne’ye konulmayup bizim mahzenlerimize vaz‘ olunsun deyü kadîme mugāyir te‘addîye tasaddî ve mîrîye gadr sevdâsında olmaları fîmâ-ba‘d mezbûrlar ki ol vechile kadîme mugāyir olan te‘addîleri men‘-i tekîd ile men‘ ve def‘ ve kadîmîsi üzere gurebâ tüccârın emti‘aları Sebzehâne-i âmireye vaz‘ ve bundan sonra dahi müdâhale ve te‘addî sadedinde olurlar ise muhkem haklarından gelmek üzere ale’d-devâm mürâ‘at olunup hilâfına bir vechile vaz‘ u hareket olunmamak için sâbıkā hâssa Bostancıbaşı İbrahim -dâme mecdühû- arzı mûcebince vech-i meşrûh üzere amel ve hilâfından gāyetü’l-gāye ittikā ve mücânebetde olunmak bâbında ammim Sultan Ahmed Hân zamânında emr-i şerîf verildiğin bildirip mûcebince tecdîdin ricâ etmeğin hilâfına emr-i âhar sâdır olmuş değil ise vech-i meşrûh üzere amel olunmak emrin olmuşdur. Buyurdum ki emr-i şerîfim vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan fermân-ı celîlü’l-kadrim mûcebince amel edip dahi vech-i meşrûh üzere fîmâ-ba‘d mezbûrların ol vechile kadîme mugāyir olan te‘addîleri men‘-i tekîd ile men‘ ve def‘ ve kadîmîsi üzere gurebâ tüccârın emti‘aları Sebzehâne-i âmireye vaz‘ ve bundan sonra dahi müdâhale ve te‘addî sadedinde olurlar ise muhkem haklarından gelinmek üzere ale’d-devâm mürâ‘at olunup hilâfına bir vechile vaz‘ [u] hareket olunmayıp mazmûn-ı emr-i şerîfimle âmil olasın.
Fî-evâili şehri Şa‘bâni’l-mu‘azzam li-sene selâse ve erba‘în ve mi’e ve elf.
|