|
Bab Mahkemesi 151 Numaralı Sicil (H. 1143-1144 / M. 1731) cilt: 66, sayfa: 253 Hüküm no: 255 Orijinal metin no: [62b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
İstanbul Şeyh Ebulvefâ mahallesinden Çankırılı Şeyh Kasım Efendi’nin para ve akar vakfiyesi
Mâ-fîhi min-vakfi’l-akār ve’n-nukūdi ve’ş-şurût ve’l-kuyûd cerâ hasbemâ hurrire fi’l-kitâbi hâricen alâ-menheci’s-savâb zeberehu’l-fakīr ileyhi te‘âlâ şânuhu Mehmed Pîrîzâde el-kādî bi-medîneti Kostantıniyyeti’l-mahmiye -gufira leh.-
Hamd-i mevfûr ve şükr-i nâ-mahsûr ol vâkıf-ı umûr ve kâşif-i esrâr-ı cumhûr hazretlerine maksûrdur ki dâr-ı cihânı a‘mâl-ı hasenât erbâbına lutf ve i‘tâ eyledi ve sad hezâr-ı salavât-ı zâkiyât ve teslîmât-ı gayr-ı mütenâhiyât ol sahib-i havz-ı ma‘dûd ve makām-ı mahmûd ve ekrem-i mevcûd melce-i ümmet ve kıble-i himmet hazretlerinin rûh-ı pür-fütûhlarına îsâr olunur ki ashâb-ı âsâm ve me‘âsî “yevme yu’hazü bi’n-nevâsî”de mazhar-ı şefâ‘at-ı kübrâ olsa gerekdir. Dâr-ı dünyâ me’vâ-yı belâyâ ve mesvâ-yı zerâyâ olup merd-i kâmil cihân-ı fânîyi kalîlü’l-i‘tinâ bilip “ellezine yünfikūne emvâlehüm bi’l-leyli ve’n-nehâri sırren ve aleniyeten felehüm ecruhüm inde rabbihî ve lâ-havfe aleyhim ve lâ-hüm yahzenûn” mazmûn-ı münîfi üzere tahsîl-i umûr-ı mevfûreye bezl-i makdûr eyleyeler. Bâ-husûs rızâ-i rabb-i gafûru gāyet merâm bilip “izâ mâte ehadüküm inkıtâ‘a amelühû illâ an-selâsin ilmin yüntefe‘ü bihî veledin sâlihin yed‘û lehû ve sadakatin câriyetin” hadîs-i şerîfi mazmûnu üzere bu kitâb-ı sıhhat-nisâbın tahrîr ve inşâsına bâ‘is ve bâdî oldur ki; fi’l-asl kasaba-i Kangırı [Çankırı] sâkinlerinden olup müsâferet vechi üzere mahmiye-i İstanbul’da Şeyh Ebulvefâ mahallesinde sâkin umdetü’l-vârisîn zahru’l-vâsılîn eş-Şeyh Kasım Efendi b. Ebûbekir b. el-Hâc Kasım meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzımü’t-tevkīrde vakf-ı âti’z-zikre li-ecli’t-tescîl ve’l-itmâm emrü’t-tesbîl mütevellî nasb ve ta‘yîn eylediği kasaba-i mezbûrede sâkin el-Hâc Abdullah b. el-Hâc Ali mahzarında takrîr-i kelâm ve ta‘bîr ani’l-merâm edip atyeb-i mâl ve enfes-i menâlinden hasbeten lillâhi te‘âlâ ve haseneten li-rûhi rasûlihi’l-mu‘allâ yalnız iki yüz yirmi iki kıt‘a guruşu ba‘de’l-ifrâz ve’l-imtiyâz silk-i mülkümde münselik olup kasaba-i mezbûrede Haffâflar sûkunda vâki‘ bir birine muttasıl etrâf-ı erba‘ası bir tarafdan el-Hâc Hasan b. Ebûbekir ve Usta Ali ve Demirci Mahmud mülkü ile mahdûd üç bâb dekâkîni vakf-ı müebbed ve habs-i muhalled ile vakf ve habs edip şöyle ta‘yîn-i şürût ve tebyîn-i kuyûd eyledim ki mütevellî-yi mezbûr meblağ-ı merkūmu vech-i meşrûh üzere istirbâh edip hâsıl olan nemâsından kasaba-i mezbûrede Taşmescid mahallesinde vâki‘ tahsîl-i rızâ-i rabb-i Kerîm için müceddeden binâ ve ihdâs eylediğim câmi‘-i şerîfde imâm olana senede dokuz guruş ve müezzin olana senede dokuz guruş ve hatîb olana senede altı guruş ve yevm-i cum‘ada tilâvet-i Kur’ân-ı azîmü’ş-şân eden devirhânlara üç guruş ve câmi‘-i mezkûr için şem‘ ve îkādiçin bir buçuk guruş ve suyoluna bir buçuk guruş beher sene verile ve dekâkîn-i mezbûr dahi mütevellî-yi merkūm yediyle icâre-i vâhide ile îcâr olunup bir dükkân icâresini imâma ve bir dükkân icâresini müezzine ve bir dükkân icâresini câmi‘-i mezbûrda seccâde-nişîn-i zâviye olana verile ve dahi câmi‘-i mezbûru tarîkat-ı Kādiriye üzere zikr ve tesbih olunmağla meşîhati ben libâs-ı hayatı lâbis ve mesned-i âfiyetde câlis olduğumda bana meşrûta ola ve ben emr-i Rabbânî ve fermân-ı Samadânî ile terk-i âlem-i fânî eylediğimde evlâdıma ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdıma batnen ba‘de batnin meşrûta ola ve ba‘de’l-inkırâz hulefâ-i Kādiriye’den ta‘bîr ve ve tesellîye kādir bir kimesne meşîhat-ı mezbûreye mutasarrıf ola ve câmi‘-i mezbûrun tevliyeti kasaba-i mezbûrede vâki‘ İbrahim Paşa tevliyetine mütevellî olanlara meşrûta olup ve İbrahim Paşa tevliyeti nâzırı dahi nâzır olup beher sene hesâbı görüle deyü tebyîn-i kuyûd ve ta‘yîn-i şürût edip meblağ-ı mezbûr iki yüz yirmi iki guruşu ve dükkân-ı mezbûru fâriğan ani’ş-şevâgil mütevellî-yi merkūma teslîm eylediğimde ol dahi kabz ve tesellüm ve tasarruf etmişidi dedikde gıbbe’t-tasdîkı’ş-şer‘î mezbûr eş-Şeyh Kasım Efendi inân-ı kelâmını semt-i âhara tevcîh edip vakf-ı nukūd ve ona mübeyyine olan şürût ve kuyûd inde’l-eimmeti’s-selâsi’n-nahârîr câiz olmayıp vakf-ı akār İmâm-ı Azam Ebû Hanife hazretleri katında sahîh olup lâkin lâzım olmamağla vakf-ı mezbûrdan rücû‘ ettim. Meblağ-ı mezbûr ile dekâkîn-i merkūmeden üç ayda hâsıl olan nemâyı bana def‘ ve teslîm etmek üzere mütevellî-yi mezbûra tenbîh olunmak matlûbumdur dedikde mütevellî-yi mezbûr dahi cevâbında eğerçi vakf-ı nukūd inde’l-eimmeti’s-selâse câiz olmayıp ve lâkin [63a] imâm-ı mu‘teber ve hümâm-ı cennet-makarr İmâm Züfer rahmeti Rabbihî ve gafer hazretleri katında vakf-ı nukūd ve ona mübeyyine olan şürût ve kuyûdun sıhhatini dâric-i medâric-i rahmet-i hazret-i İmâm Muhammed b. Abdullah el-Ensârî rivâyet buyurup ve vakf-ı akār gerçi İmâm-ı Azam hazretleri katında gayr-ı lâzımdır. Lâkin İmâm Yusuf mezheb-i hatîrlerinde vâkıfın mücerred “vakaftü” kavliyle ve râfi‘-i râyât-ı dîn kavl-i şerîfleri üzere mütevellîye teslîm ve zikr-i te’bîd ile ifâde-i lüzûm ettiği meczûmdur deyü meblağ-ı mezbûr ile akār-ı mezbûru teslîmden imtinâ‘ edip beynlerinden münâza‘a olmağla sadr-ı kitâbî tevkî‘-i müstetâbî ile sıhhat-meâb olan hâkim-i ma‘delet-iktisâb huzûrunda ba‘de’l-mürâfa‘a hâkim-i mûmâ-ileyh temhîd-i kavâ‘id-i hayrı evlâ görüp vakf-ı nukūdun sıhhatine ve akār-ı mezbûrum lüzûmuna ve mütevellî-yi mezbûrun akār-ı mezbûrdan ahz eylediği icâreden berâet-i zimmetine hükmeyledikden sonra vâkıf-ı mezbûr tekrar cânib-i şikāka âzim olup eğerçi vakf-ı akār hükm-i mezbûr ile sahîh ve lâzım olur lâkin vakf-ı nukūdun ancak sıhhati taht-ı hükümde dâhil olup vakf ise İmâm-ı Azam mezheb-i hatîrlerinde ifâde-i lüzûm etmediği mukarrerdir bu takdîrce vakf-ı nukūddan rücû‘ meşrû‘dur deyü meblağ-ı mezbûru mütevellî-yi merkūmdan istirdâd murâd edicek mütevellî-yi mezbûr dahi cevâbında eğerçi hâl ber-minvâl-i muharrerdir lâkin İmâm-ı sânî Ebû Yusuf katında vâkıf kavliyle ve İmâm Muhammed hazretleri indinde “teslîm ile’l-mütevellî ve zikr-i te’bîd ile ber-vech-i meşrûh vakf-ı mezbûr min-külli’l-vücûh lâzım olur deyü teslîmden imtinâ‘ edip hâkim-i mûmâ-ileyh hazretleri dahi bu bâbda ba‘de’t-teemmül nukūd-ı mezbûre vakfının dahi lüzûmuna hükmetmekle hükm-i sâbıkını ahkâm buyurup mâ-vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu.
Hurrire fi’l-yevmi’l-hâmis aşer min-Zilhicceti’ş-şerîfe li-sene selâse ve erba‘în ve mie ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Fahrü’l-emâsil Feyzullah Efendi, İbrahim Bey b. Halil Efendi, es-Seyyid Mustafa b. Osman, Derviş Mehmed sarrâc, Mehmed Efendi b. Ali, Molla Mehmed b. Abdurrahman, eş-Şeyh Mahmud-ı Vefâî.
|