Anadolu Sadareti Mahkemesi 1 Numaralı Sicil (H. 1247-1250/ M. 1831-1834) cilt: 93, sayfa: 43 Hüküm no: 6 Orijinal metin no: [2b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Yoros’un Kalfallu köyündeki arazinin Korna köyü yakınındaki Sofular denen mahalde bulunan cami hatiplerine vakfedilmiş olduğu
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen işbu arzuhâl ve derkenâra ba‘de’n-nazar Rumelihisarı yerli hamîrecilerinden olup Kocaeli sancağında Yoros nâhiyesinde vâki‘ Kalfallu nâm karye ve gayriden 1.200 akçe yazılı tımara bâ-berât-ı âlî mutasarrıf olan sahib-i arzuhâl Mehmed Ağa b. Abdullah İslâmbol’da du‘âhânemizde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde medîne-i Üsküdar’a muzâfe Yoros nâhiyesine tâbi‘ Korna nâm karye kurbünde Sofular demekle ma‘rûf mahâlde kâin ancak cum‘a ve îdeyn edâ olunur câmi‘-i şerîfde zikri âtî arâzîye mutasarrıf olmak üzere bâ-berât-ı âlî hatîb olup arâzî-i mezkûreye vaz‘-ı yedi mütehakkık olan Mehmed Ârif Halîfe b. Mehmed muvâcehesinde zîr-i arzuhâlde mastûr Üsküdar Mahkemesi sicilinden muhrec i‘lâm kaydında tafsîl ve beyân olunduğu üzere sâlifü’l-beyân Kalfallu tımarı arâzîsi ittisâlinde kâin etrâf-ı erba‘ası Yörük pınarı tarafında Çakal yuvaları ve Genceli toprağı sınırı ve köprü altında dere geçidi ve Yörükoğlu tarlası tarafında olan tarîk-ı âmm ile mahdûd ve mu‘ayyen arâzî benim tımarım arâzîsinden olup Defter-i hâkānîde vakfiyetine dâir kayıd yoğiken hatîb-i merkūm hitâbete meşrûta vakıfdır deyü zabt ve vaz‘-ı yed etmekle suâl olunup keff-i yedine tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında bin yüz kırk altı senesi câmi‘-i mezkûrda bâ-berât-ı âlîşân hatîb olan Ali Efendi bâ-işâret-i aliyye-i hazret-i şeyhülislâmî sâdır olan fermân-ı âlî mûcebince ol târihde Anadolu kādıaskeri bulunan merhûm Pîrîzâde Mehmed Efendi huzûrunda câmi‘-i mezkûr vakfına bi’l-fi‘il mütevellî olan Cafer nâm kimesne muvâcehesinde lede’t-terâfu‘ câmi‘-i mezkûr vakfiyesi ve vâkıfı ma‘rûf olmayıp ancak câmi‘-i mezkûr kurbünde vâki‘ arâzî-i ma‘lûmetü’l-hudûdu istishâb-ı hâl ile olduğundan yüz seneden mütecâviz zamân-ı kadîmden ilâ-hâze’l-ân câmi‘-i mezkûrda hatîb olanlar ber-vech-i meşrûta zabtedegelip ben dahi elli seneden berü bilâ-münâza‘a minvâl-i meşrûh üzere arâzî-i mezkûreyi hizmet-i hitâbet mukābelesinde zabt ve tasarruf eder iken mütevellî-i mezbûr Cafer mücerred senin beratında iki akçe vazîfe mukayyed olmağla arâzî-i mezkûre mahsûlünden ancak iki akçemi alıp mâ‘adâyı bana teslîm eyle deyü bî-vech müdâhale eder suâl olunup yedimde olan fetvâ-yı şerîfeye nazar ve hilâf-ı şer‘-i şerîf müdâhalesi men‘ olunmak matlûbumdur dedikde gıbbe’s-suâl ve inkâr müdde‘î-i merkūm ber-vech-i muharrer müdde‘âsını kazâ-i mezbûr ahâlîsinden mazbûtü’l-esâmî beş cemm-i gafîr Müslimîn şehâdetleriyle isbât etmeğin mûcebince hatîb-ı mezbûr Ali Efendi’nin hitâbet hizmeti mukābelesinde kadîmden tasarruf edegeldiği arâzî-i mahdûde-i mezkûre mahlûlüne mütevellî-i merkūm bî-vech müdâhale etmemek üzere ba‘de’t-tenbîh zikrolunan hitâbet merkūm Ali Halîfe’ye vech-i muharrer üzere vazîfe-i mu‘ayyenesiyle tevcîh ve ibkā ve müceddeden Küçük Evkāf Muhâsebesi’ne kaydolunup yedine berat-ı âlîşân verilmek emr-i savâb idiğin kādıasker-i müşârün-ileyh i‘lâm etmeleriyle i‘lâmları mûcebince târih-i mezkûr ile müverrah sâdır olan ruûs-ı hümâyûn mûcebince hitâbet-i mezkûre ber-minvâl-i muharrer merkūm Ali Efendi’ye müceddeden kayd ile tevcîh olunup berat-ı âlîşân verildikden sonra vakf-ı mezbûrdan almak üzere vazîfe-i mu‘ayyene ile ber-vech-i meşrûta arâzîye mutasarrıf olmak üzere câmi‘-i mezbûrda hatîb olan mezbûr Ali Efendi hitâbet-i mezkûreyi sulbî oğlu Süleyman Halîfe’ye kasr-ı yed eylediği Rumeli kādıaskeri merhûm Sahib Mehmed Efendi i‘lâm etmekle hitâbet-i mezkûre pâye-i serîr-i a‘lâya telhîs olundakda sâdır olan hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn mûcebince bin yüz elli senesi Şa‘bân’ından tevcîh ve berat olunup ba‘dehû vech-i meşrûh üzere ber-vech-i meşrûta arâzîye mutasarrıf olmak üzere hatîb olan mezbûr Süleyman’ın adem-i ehliyetini kazâ-i mezbûr ahâlîleri huzûr-ı şer‘de ihbâr etmeleriyle mezbûrun ref‘inden muhtâr-ı cemâ‘at olan Mehmed Halîfe’ye tevcîhi Yoros nâibi Abdülbaki Efendi arz ve şer‘iyâtî-i sadr-ı Rumeli es-Seyyid Ebûbekir Efendi i‘lâm etmeleriyle pâye-i serîr-i a‘lâya telhîs olundukda sâdır olan hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn mûcebince bin yüz doksan dört senesinde mezbûr Süleyman’ın ref‘inden merkūm Mehmed Halîfe’ye tevcîh ve berat olunup ba‘dehû ref‘ olunan merkūm Süleyman mezbûr Mehmed Halîfe ile huzûr-ı şer‘de lede’l-mürâfa‘a sahib-i evvel olduğuna binâen iddi‘â ve merkūm mağdûr olduğundan mezbûr Mehmed Halîfe tatyîb ol dahi fâriğ olup kat‘-ı nizâ‘ eylediklerini şer‘iyâtî-i mûmâ-ileyh i‘lâm etmekle i‘lâmı mûcebince bin yüz doksan senesi Muharrem’i gurresinden mezbûr Mehmed Halîfe’ye ibkā ile istihkâmen berat verilip ba‘dehû vakf-ı mezbûrun arâzîsine ber-vech-i meşrûta mutasarrıf olmak üzere câmi‘-i mezkûrda hatîb olan mezbûr Mehmed Halîfe fevt olup ben sulbî oğlu olmamla mahlûlünden bana tevcîh buyurulmasını Yoros nâibi Mehmed Nurullah Efendi arz eylediği pâye-i serîr-i a‘lâya telhîs olu[n]dukda sâdır olan hatt-ı hümâyûn-ı inâyet-makrûn mûcebince bin iki yüz on senesi Ramazanı’nda bana tevcîh ve ba‘dehû yirmi üç senesi vâki‘ olan cülûs-ı mes‘adet-me’nûs-ı hilâfet-penâhîde tecdîd-i berat olunup ol vechile iki yüz [3a] seneden berü arâzî-i mezkûre câmi‘-i mezkûrda hatîb olanlara meşrût olmak üzere tımar-ı mezkûrun sâbık ve lâhık mutasarrıfları muvâcehelerinde bilâ-nizâ‘ zabt ve tasarruf olunageldiğinden mâ‘adâ sipâhi-yi merkūm sene-i sâbıkā husûs-ı mezkûru benden yine bu vech üzere da‘vâya tesâddî ve ba‘dehû mürâfa‘a olmaksızın civârında kâin kurâ ahâlîlerinin müsin ve ihtiyâr ve mevsûku’l-kelim kimesnelerden li-ecli’t-tahkīk suâl eyledikde arâzîyi kadîmü’l-eyyâmdan berü ber-minvâl-i muharrer vakf ve meşrût olduğunu herbiri ihbâr eylediklerinden husûs-ı mezkûra ilmi lâhık olmağla bi’r-rızâ da‘vâsından fâriğ olup ref‘-i münâza‘a eylediğini Üsküdar Mahkemesi’nde huzûr-ı şer‘de takrîr etmekle takrîki i‘lâm olunmuş idi deyü ibrâz eylediği kelimât-ı meşrûhasını derkenârlar mukayyed olduğundan merkūm Mehmed sipâhi istintâk olundukda te‘âmül-i kadîmî mahkeme-i mezbûrede vech-i meşrûh üzere takrîrini i‘tirâf edip lâkin mücerred Defter-i hâkānîde sarâhaten tahrîri mahalli bulunmadığına ve bu makūle arâzî-i mîrîyenin taraf-ı eşref-i hazret-i cihândârîden bâ-mülknâme-i hümâyûn temlîk ve ihsân buyurulmadıkça ve kabzı sahîh olmadığına binâen arâzî-i mezkûreyi tımarım arâzîsinden olarak zabtederim deyü vâkı‘a arâzî-i mîrîyenin aslı beytü’l-mâl için mevzû‘ olduğundan emirü’l-mü’minîn sultânü’l-Müslimîn Halîfetullâhi fî-arzeyn ...? hallâlü mu‘dileti alâ mefârikı’l-muvahhidîn pâdişâhımız ve veliyyü’n-ni‘metimiz efendimiz hazretleri temlîke ve bir hizmet mukābelesinde bir kimesneye tevcîh ve tahsîse şer‘an kādir olduğuna binâen bâlâda beyân olunduğu üzere hatîb ve mütevellî merkūmân kādıasker-i müşârün-ileyh huzûrunda lede’l-mürâfa‘a hitâbet hizmeti mukābili hatîb-i mezbûrun arâzî-i mezkûreyi zabtına bi’l-isbât tenbîh-i şer‘î lâhık ve i‘lâm-ı şer‘î lâhık ve i‘lâm-ı şer‘î olunarak müceddeden kayd ve berat olunmuş ve ba‘dehû dört def‘a hitâbet-i mezkûr pâye-i serîr-i a‘lâya telhîs olundukça ber-vech-i meşrûta arâzîye mutasarrıf olmak üzere telhîs ve ol bâbda hutût-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn-ı zıllullâhî sahîfe-pirâ-yı sudûr etmiş olmağın bu sûretde dört def‘a sudûr eden hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn-ı cenâb-ı mülkdârî arâzî-i mezkûreyi hatîbe hizmet mukābili ta‘yîn ve vakfiyeti te’yîd ma‘nâsını mutazammın ve aklâm-ı pâdişâhîde Küçük Evkāf Muhâsebesi’nde mukayyed ve berat-ı pâdişâhî münderic ise de sarâhaten temlîk ve Defterhâne-i âmire Kalemi’nde mukayyed olmadığından husûs-ı mezkûrun kat‘ı mutlaka emr-i veliyyü’l-emre muhtâc olduğu ma‘lûm-ı devletleri buyruldu[kda] câmi‘-i mezkûrun bu arâzîden gayri asla vakıf ve îrâdı olmadığından arâzî-i mezkûre hatîbin yedinden nez‘ olunduğu takdîrce câmi‘-i mezkûrda edâ-i salât-ı mefrûza olunmayıp mesdûd ve mu‘attal kalacağına ve mukaddemâ huzûr-ı şer‘de mürâfa‘a ve hizmet mukābili zabtına hükm-i şer‘î lâhık olarak iki yüz seneden berü hutebânın sipâhiler muvâcehelerinde bilâ-nizâ‘ zabt ve tasarruf edegeldiklerine ve dört def‘a sudûr eden hatt-ı hümâyûn-ı şâhâne tahsîs ma‘nâsını mutazammın olduğuna nazaran kemâ-kân kadîmî vechile ibkāsı husûsuna irâde-i seniyyeleri ta‘alluk eder ise kaydı bâlâsına şerh ve iktizâ eden mahallere ilmühaberleri ve hatîb-i mezbûr yedine dahi sûret-i makāl derciyle istihkâmen berat i‘tâsı <> yâhûd temlîk-i sarîh ve Defter-i hâkānîde kaydı bulunmadığına binâen kalem-i mezbûra kaydına berat-ı âlîşân mefâdına i‘tibâr olunmayarak vakfiyeti tenfîz olunmayıp sipâhi-i merhûmun tımarına ilâve buyurulur ise îcâbı vechile iktizâsının icrâsı bâbında emrü [ü] fermân hazret-i men-lehu’l-emrindir.
Fî 26 Z sene [12]47
|