Anadolu Sadareti Mahkemesi 1 Numaralı Sicil (H. 1247-1250/ M. 1831-1834) cilt: 93, sayfa: 53 Hüküm no: 16 Orijinal metin no: [5a-3] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Mengen kazasında bulunan mezraaların tasarruf hakkının vakfiye şartlarına uygun olarak Mehmed Tahir Efendi ve Mehmed Said Efendi’de olması gerektiği
Ma‘rûz,
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen vilâyet-i Anadolu’da Mengen kazâsı ahâlîsinden sahib-i arzuhâl Çıkrıkçı Ali b. Mehmed nâm kimesne İslâmbol’da du‘âhânemizde ma‘kūd meclis-i şer‘-i enverde derûn-ı arzuhâlde isimleri mezkûr olup kendi nefsinden asîl ve li-ebeveyn er karındaşı Mehmed Said Ağa tarafından husûs-ı âtîde tasdîka vekîl-i şer‘îsi Anadolu kuzâtından Mehmed Tahir Efendi b. Mehmed nâm kimesne muvâcehesinde zahr-ı arzuhâlde mastûr askerî rûznâmçesi derkenârı nâtıka olduğu üzere sâlifü’z-zikr Mengen kazâsında Güncü Dîvânı’nda vâki‘ İmâm Mehmed ve Timurtaş ve Tekmiş müezzin ve Hacıyeri ve Mahmudyeri ve Koparanyeri ve İlyasyeri ve Orduyeri Bâyezid nâm mezrâ‘aları kadîmden berü vâkıfın evlâd-ı evlâd-ı zükûru evlâdiyet [ve] meşrûtiyet üzere zabt ve tasarruf edegelip asla evlâd-ı inâsa tevcîh sebk de etmemiş ve hatta mezâri‘-i mezkûreye evlâdiyet ve meşrûtiyet üzere mutasarrıflar olan Ahmed ve Mehmed nâm karındaşlar iki yüz yirmi iki senesi hilâlinde fevt olduklarında mezbûr Ahmed’in kızları Şerife ve Âişe ve Hafize nâm hatunlar mevcûd iken veled-i zükûru olmadığından ve bu âna kadar evlâd-ı inâsa tevcîh olmadığından ber-mûceb-i te‘âmül-i kadîm nısfları mezbûr Mehmed’in oğulları merkūmân Mehmed Tahir Efendi ve Mehmed Said Ağa’ya babaları mahlûlünden ve nısf-ı âharları dahi ammisi merkūmun bilâ-veled-i zükûr mahlûlünden tevcîh ve berat olunmuş idiğin berat kaydında evlâdiyet ve meşrûtiyet üzere ta‘bîri yazılması mutlaka evlâd demek olur mezbûre Şerife benim zevcem olduğundan gerek zevcem mezbûre ve gerek karındaşları mezbûretân Âişe ve Hafize [5b] hatunlar dahi evlâddan ve beni tevkîl etmeleriyle öyle olunmak benim gerek da‘vâ ve gerek vekâletime şâhidlerim yoğise de kavl-i mücerredimle amel olunup mezâri‘-i mezkûrenin nısfları babaları mahlûlünden olmak üzere mezbûrân Mehmed Tahir ve Mehmed Said’in ref‘lerinden mezbûrân Şerife ve Âişe ve Hafize hatunlara tevcîh olunmak murâdımdır dedikde istikşâf-ı hâl için asîl [ve] vekîl merkūm efendi istintâk olundukda cevâbında mezâri‘-i mezkûre kadîmden berü müdde‘î-i mezbûrun takrîr-i meşrûhu üzere vâkıf-ı mûmâ-ileyhin evlâd-ı zükûruna meşrût olmak üzere zabt ve tasarruf olunagelip amel-i kadîm bu vechile cârî olageldiği ve ber-minvâl-i muharrer ammim merkūmun hîn-i fevtinde berat kaydında imâ kılındığı vechile veled-i zükûru olmadığından bize tevcîh buyurulmuş iken kezâlik derkenârda tasrîh olunduğu üzere beratlarımız bir takrîb zâyi‘ oldukda mezbûr Ali’nin yedine geçip kendi oğulları Süleyman ve Ömer nâm kimesneler için müteveffâ-yı mezbûr Ahmed’in sulbî oğlu ve gûyâ bizim ammizâdemizdir diyerek mezâri‘-i mezkûrenin nısflarını bi’r-rızâ kasr-ı yed eylediler deyü hilâ[f]-ı vâki‘ inhâ ile bir takrîb kendi oğulları merkūmân üzerlerine berat ettirdiği mesmû‘umuz oldukda Der-aliyye’ye gelip Babıali’ye arzuhâl takdîmiyle lede’l-istid‘â husûs-ı mezkûr Anadolu kādıasker-i esbak Meşrebzâde semâhatlü Abdurrahman Efendi hazretlerine havâle olundukda bizim hisse-i mezkûreyi ber-vech-i muharrer mezbûrâna kasr-ı yedimizin aslı olmayıp ve ilimlerimiz dahi lâhık değil iken mücerred hilâf-ı inhâ ile mağdûriyetlerimiz vâki‘ idiğini kazâ-i mezbûr ahâlîsinden cemm-i gafîr kimesnelerden tahkīk ve huzûr-ı âlîye i‘lâm ettikde i‘lâmları mûcebince nısf hisse-i mezkûreler mezbûrân ref‘lerinden bâ-fermân-ı âlî bize ibkā ve yedimize müceddeden berat-ı âlî i‘tâ buyurulmuş idi deyip evvelâ mezbûr Ali’nin takrîri üzere kaydında evlâda meşrûta olduğuna dâir bir lafz-ı mezkûr olmayıp fakat münderic olan evlâdiyet ve meşrûtiyetle üzere ta‘bîrinin bir tarafa şümûlü olduğunu mütevellî-i vakf evlâd-ı zükûrdan olsa yâhûd evlâd-ı inâsdan bulunsa yâhûd zükûr inâs müsâvî olsalar yine bu ta‘bîr yazılmak usûl-i sebkden olduğundan yalnız bu ibâre mutlaka evlâda meşrûtiyeti mutazammın olmadığı ve ma‘a hâzâ mezbûrun iddi‘âsı mahz şurût-ı vâkıfda tesâmu‘ ile şehâdet makbûle olmayıp lisân-ı vâkıfdan istimâ‘ ile tescîlini ısbâta muhtâc ve vakf-ı mezkûrlar evkāf-ı kadîmeden olduğuna nazaran tescîlini isbât müte‘ayyen ve makbûle tescîli sâbit olmayan evkāf-ı kadîmde şer‘an amel-i kadîm mu‘teber olup o misillü kavl-i mücerred ve ihtimâlât-ı zanniye ile medâr-ı hükm-i şer‘î olmadığından onunla amel-i kadîmi bi-gayr-ı câiz olduğu ve vakf-ı mezkûrlarda müdde‘î-i mezbûrun takrîr ve ihbârı ve derkenârlar nâtık olduğu üzere evlâd-ı inâsın tasarrufu vâki‘ olmayıp evlâd-ı zükûr mutasarrıf olmak üzere te‘âmül-i kadîm cârî olagelmiş idiği emr-i âşikâr olduğundan mâ‘adâ henüz bilâ-sübûti’l-vekâle hasm-ı şer‘î olamayıp mezbûrâna suâl dahi teveccüh etmediği mezbûr Ali’ye tefhîm ve bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘ olunmak mûcebince mezrâ‘a-i mezkûreler kemâ-kân mezbûrân Mehmed Tahir Efendi ve Mehmed Said Efendi’nin zabt ve tasarrufları iktizâ eylediği huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî 11 M sene [12]48
Fî 14 R sene [12]58 kaydı ihrâc olunmuşdur.
|